Tiroid Kanseri

21.03.2024

TİROİD KANSERİ TANI VE TEDAVİSİ

Tiroid kanseri, tiroid bezinde başlayan bir kanser türüdür. Tiroid bezi, boyun ön kısmında bulunan, kelebek şeklinde bir bezdir ve metabolizmayı düzenleyen hormonlar üretir. Tiroid kanseri genellikle yavaş büyüyen bir kanser türüdür ve erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilir. Ancak, bazı tiroid kanseri türleri daha agresif olabilir ve hızla yayılabilir. Bu kanser türünün önemi erken teşhis ve tedavi ile kontrol altına alınabilmesindedir. Erken evrelerde fark edildiğinde, cerrahi ve diğer tedavi yöntemleriyle başarılı sonuçlar alınabilir. Bu nedenle, tiroid bezinde herhangi bir değişiklik veya düzensizlik hissedildiğinde vakit kaybetmeden doktora başvurmak önemlidir. Tiroid kanseri, özellikle kadınlarda daha yaygındır ve genellikle 30-60 yaş arasında teşhis edilir. Erken teşhis ve doğru tedavi ile birçok kişi bu hastalığı yenebilir ve normal yaşamlarına devam edebilirler.

RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

Tiroid kanserinin gelişimine katkıda bulunabilecek çeşitli risk faktörleri bulunmaktadır. Bu faktörler herkesin tiroid kanserine yakalanacağı anlamına gelmez, ancak bu faktörlerin varlığı, hastalığa yakalanma riskini artırabilir. Tiroid kanseri risk faktörleri şunları içerir:

Cinsiyet ve Yaş: Tiroid kanseri kadınlarda daha yaygındır. Ayrıca çoğu tiroid kanseri vakası 30 ile 60 yaşları arasında teşhis edilir.

Aile Öyküsü ve Genetik Durumlar: Tiroid kanseri ailesel geçiş gösterebilir. Çoklu endokrin neoplazi tip 2 (MEN 2) gibi bazı genetik durumlar tiroid kanseri riskini artırabilir.

Radyasyona Maruz Kalma: Çocukluk döneminde baş veya boyun bölgesine yönelik radyasyon tedavisi, tiroid kanseri riskini artırabilir.

Tiroid Hastalıkları: Bazı tiroid hastalıkları özellikle tiroid nodülleri veya tiroid bezinin anormal büyümesi (guatr) kanser riskini artırabilir.

İyot Eksikliği: Diyetle yeterince iyot alınmaması, tiroid hastalıkları ve dolayısıyla tiroid kanseri riskini artırabilir.

Beslenme ve Yaşam Tarzı: Yetersiz veya dengesiz beslenme ve genel yaşam tarzı faktörleri de tiroid sağlığını etkileyebilir.

Cinsiyet Hormonları ve Üreme Öyküsü: Kadın hormonları ve üreme öyküsü, özellikle erken adet görmek veya menopoza geç girmek, tiroid kanseri riskini etkileyebilir.

Bu faktörlerin her biri tiroid kanseri riskini farklı derecelerde artırabilir. Ancak risk faktörlerinin varlığı, bir kişinin mutlaka tiroid kanserine yakalanacağı anlamına gelmez. Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek ve düzenli sağlık kontrolleri, riski azaltmada önemli rol oynayabilir.

Resim 1. Tiroid kanseri tanısı ultrason eşliğinde yapılan tiroid biyopsisi ile konulmaktadır.

NASIL OLUŞUR ?

Tiroid kanserinin gelişim mekanizmaları karmaşık ve çeşitlidir. Temelde tiroid hücrelerindeki DNA'da meydana gelen mutasyonlar veya genetik değişiklikler, hücrelerin kontrolsüz ve anormal bir şekilde büyümesine ve çoğalmasına yol açar. Bu mutasyonlar hücrelerin ölümünü önleyen, hücre bölünmesini hızlandıran veya hücrelerin tiroid bezinin dışına yayılmasını sağlayan onkogenlerin veya tümör baskılayıcı genlerin aktivitesini değiştirebilir. Radyasyon maruziyeti, özellikle genç yaşlarda, DNA hasarına ve bu tür mutasyonlara yol açabilir, bu da tiroid kanserinin en bilinen tetikleyicilerinden biridir. Ayrıca bazı genetik sendromlar ve aile öyküsü gibi kalıtsal faktörler de tiroid kanseri gelişimine katkıda bulunabilir. Tüm tiroid kanser vakalarında mutasyonların veya genetik değişikliklerin kesin nedeni her zaman açık değildir. Tiroid kanseri hücrelerin farklılaşma derecesine ve genetik değişikliklerin türüne göre çeşitli alt tiplere ayrılabilir, bu da tedavi yaklaşımlarının ve prognozun çeşitlenmesine neden olur.

BELİRTİLERİ NELERDİR ?

Tiroid kanserinin belirtileri ve bulguları bazen belirgin olmayabilir, ancak bazı yaygın işaretler şunlardır:

Boyun Bölgesinde Şişlik veya Kitle: Tiroid bezinde veya boyun bölgesinde fark edilen herhangi bir şişlik, düğüm veya kitle, en yaygın tiroid kanseri belirtisidir.

Ses Kısıklığı ve Konuşma Değişiklikleri: Tiroid kanseri, ses tellerine yakın olduğu için ses kısıklığına veya konuşmada değişikliklere neden olabilir.

Yutma Güçlüğü: Boyunda büyüyen bir kitle yutma zorluğuna yol açabilir.

Nefes Alma Zorluğu: Büyük bir kitle solunum yollarına baskı yapabilir, bu da nefes alma güçlüğüne neden olabilir.

Boğaz Ağrısı: Sürekli veya tekrarlayan boğaz ağrısı, tiroid kanserinin bir işareti olabilir.

Öksürük: Sürekli bir öksürük, özellikle kanlı balgamla birlikteyse, dikkate alınması gereken bir belirtidir.

Bu belirtiler her zaman tiroid kanserini göstermez ve başka sağlık koşulları tarafından da oluşturulabilir. Ancak bu belirtilerden herhangi biri varsa, özellikle de birkaç haftadan uzun sürüyorsa, bir doktora danışmak önemlidir. Erken teşhis, tiroid kanserinin tedavi edilebilirliği açısından kritik öneme sahiptir.

TANISI NASIL KONULUR?

Tiroid kanserinin tanısı, bir dizi test ve filmlerle konulur. İlk adım genellikle boyunda hissedilen bir kitle veya diğer belirtiler nedeniyle fiziksel muayenedir. Doktor, boyun bölgesindeki tiroid bezi ve lenf düğümlerini inceleyerek herhangi bir anormallik arar. Eğer şüphe uyandıran bir durum varsa, ultrasonografi gibi görüntüleme testleri kullanılır. Ultrason, tiroid bezindeki nodüllerin veya kitlelerin boyutunu, yapısını ve çevre dokularla olan ilişkisini değerlendirmek için etkilidir. Daha detaylı bilgi için ince iğne aspirasyon biyopsisi yapılabilir; bu işlemde, ince bir iğne kullanılarak kitleden hücre örnekleri alınır ve mikroskop altında incelenir. Ayrıca, kan testleri ile tiroid fonksiyonları değerlendirilir. Gerektiğinde bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonans görüntüleme (MRG) gibi daha ileri görüntüleme testleri de kullanılabilir. Bu testlerin kombinasyonu tiroid kanserinin varlığını ve evresini belirlemek için önemlidir ve uygun tedavi planının oluşturulmasına yardımcı olur.

PATOLOJİK TİPLERİ NELERDİR?

Tiroid kanseri, farklı hücre türlerinden kaynaklanabilen ve her biri kendine özgü özellikler ve tedavi yaklaşımlarına sahip olan birkaç patolojik tipe ayrılır.

En yaygın tiroid kanseri türleri şunlardır:

Papiller Tiroid Kanseri: Tiroid kanseri vakalarının yaklaşık %80'ini oluşturur. Genellikle yavaş büyüyen bir kanser türüdür ve genellikle iyi prognoza sahiptir. Genellikle lenf düğümlerine yayılır.

Foliküler Tiroid Kanseri: Papiller tiroid kanserinden sonra en yaygın ikinci türdür. Genellikle orta yaşlı ve yaşlı bireylerde görülür. Foliküler kanser, papiller kanserden biraz daha hızlı büyüyebilir ve bazen kan yoluyla uzak organlara, özellikle akciğerlere ve kemiklere yayılabilir.

Medüller Tiroid Kanseri: Tiroid kanserlerinin yaklaşık %2-4'ünü oluşturur. Genellikle tiroidin parafoliküler C hücrelerinden kaynaklanır. Bu kanser türü, MEN 2 (Çoklu Endokrin Neoplazi tip 2) sendromu ile ilişkili olabilir ve genetik bir bileşen içerebilir.

Anaplastik Tiroid Kanseri: En agresif ve en ölümcül tiroid kanseri türüdür, ancak aynı zamanda en nadir görülenidir. Hızla büyür ve hızla yayılır, genellikle yaşlılarda görülür. Anaplastik tiroid kanseri genellikle tedaviye dirençlidir.

Her tiroid kanseri türü, mikroskop altında farklı görünür ve farklı genetik ve moleküler özelliklere sahiptir. Bu özellikler kanserin nasıl tedavi edileceğini belirlemede önemli rol oynar. Tanı genellikle ince iğne aspirasyon biyopsisi ve sonrasında patolojik inceleme ile konur. Bu inceleme kanserin türünü ve gerektiğinde genetik testlerle birlikte genetik özelliklerini belirlemeye yardımcı olur. Tiroid kanseri tedavisinde ve hastalığın seyrinin belirlenmesinde, bazı reseptörler ve moleküler hedefler kritik öneme sahiptir. Öncelikle papiller ve medüller tiroid kanserleri için tirozin kinaz inhibitörleri (TKI) önemli bir tedavi hedefidir. Bu reseptörler hücre büyümesi ve yayılmasını düzenleyen temel sinyal yolları üzerinde etkilidir. RET ve BRAF gen mutasyonları da özellikle önem taşır; RET mutasyonları medüller tiroid kanserinde, BRAF mutasyonları ise papiller tiroid kanserinde sıkça görülür ve bu mutasyonlar kanserin agresifliği ve tedaviye yanıtı üzerinde belirleyici olabilir. Medüller tiroid kanserinde, hastalığın takibi ve tedaviye yanıtın değerlendirilmesinde kalsitonin ve karsinoembriyonik antijen (CEA) seviyeleri göz önünde bulundurulur. Ayrıca, bazı tiroid kanserlerinde östrojen ve progesteron reseptörlerinin varlığı ve etkisi, özellikle kadın hastalar açısından araştırılmaktadır. Bu moleküler hedefler ve reseptörlerin tanımlanması, genetik ve moleküler testlerle yapılır, bu da kanserin türüne ve hastanın bireysel genetik özelliklerine göre kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesini sağlar. Bu yaklaşımlar, tedavi seçeneklerini optimize ederek hastalar için daha etkin sonuçlar elde edilmesine olanak tanır.

Resim 2. Tiroid kanserinde esas tedavi cerrahidir. Tiroid bezinin tamamı veya tamamına yakını alınabilir.

TÜMÖR EVRELEMESİ NASIL YAPILIR ?

Tiroid kanserinde tümör evrelemesi, kanserin yayılma derecesini ve hastanın prognozunu belirlemek için kullanılan bir sistemdir. Bu evreleme genellikle aşağıdaki kriterlere dayanır:

Tümörün Boyutu ve Yerleşimi (T): Tümörün tiroid bezindeki boyutu ve yerleşimi değerlendirilir. T1, T2, T3 ve T4 olmak üzere dört kategoriye ayrılır, burada T1 en küçük, T4 ise en büyük veya en invaziv tümörleri temsil eder.

Lenf Düğümlerine Yayılım (N): Kanserin boyun bölgesindeki lenf düğümlerine yayılıp yayılmadığı incelenir. N0, lenf düğümü yayılımının olmadığını; N1, lenf düğümlerine yayılım olduğunu gösterir.

Uzak Metastaz (M): Kanserin vücudun diğer bölümlerine, örneğin akciğerlere veya kemiklere yayılıp yayılmadığı belirlenir. M0, uzak metastazın olmadığını; M1, metastazın varlığını gösterir.

Evreleme sistemi genellikle Amerikan Kanser Derneği tarafından önerilen TNM sistemi kullanılarak yapılır. Bu sistemde, T, N ve M kategorileri bir araya getirilerek kanserin genel evresi belirlenir. Tiroid kanseri dört ana evreye ayrılır:

Evre I ve II: Genellikle daha küçük tümörler ve sınırlı yayılımı temsil eder. Bu evrelerde hastalık gidişatı genellikle iyi olur.

Evre III: Daha büyük tümörler veya bölgesel yayılım gösteren durumları içerir.

Evre IV: Uzak metastazın olduğu veya çok agresif tümörleri temsil eder ve prognoz daha az olumludur.

Tiroid kanseri evrelemesi, hastanın yaşı, tümörün histolojik tipi ve diğer faktörlere bağlı olarak da değişiklik gösterebilir. Evreleme tedavi planlaması ve prognoz tahmininde önemli bir rol oynar.

EVRELERE GÖRE TEDAVİ NASIL YAPILIR?

Tiroid kanserinde evrelere göre tedavi, kanserin tipi, evresi, hastanın genel sağlık durumu ve tercihleri göz önünde bulundurularak belirlenir. Farklı evrelerde farklı tedavi yaklaşımları uygulanabilir:

Evre I ve II (Erken Evre):

Cerrahi: Tiroid bezinin kısmen (lobektomi) veya tamamen (total tiroidectomy) çıkarılması en yaygın tedavi yöntemidir.

Radyoaktif İyot Tedavisi (RAI): Cerrahi sonrası kalan tiroid hücrelerini yok etmek ve mikroskopik kanser hücrelerini temizlemek için kullanılabilir.

Tiroit Hormon Tedavisi: Tiroid hormon replasman tedavisi, tiroid hormon seviyelerini normalde tutmak ve TSH'nin (Tiroid Stimüle Edici Hormon) düşük tutulmasını sağlamak için kullanılır, bu da kanser hücrelerinin büyümesini engelleyebilir.

Evre III (Yerel İleri Evre):

Cerrahi: Çoğu durumda, total tiroidektomi ve etkilenen lenf düğümlerinin çıkarılması önerilir.

Radyoaktif İyot Tedavisi: Lokal olarak ileri hastalıkta yaygın olarak kullanılır.

Radyasyon Tedavisi: Lokal kontrol için bazı durumlarda gerekebilir.

Tiroit Hormon Tedavisi: Cerrahi ve RAI tedavisinden sonra uygulanır.

Evre IV (Metastatik Evre):

Cerrahi: Seçilmiş vakalarda yaşam kalitesini artırmak ve semptomları azaltmak için yapılabilir.

Radyoaktif İyot Tedavisi: Metastatik hastalıkta etkili olabilir ancak tüm vakalarda etkili olmayabilir.

Radyasyon Tedavisi: Metastazların kontrol altına alınmasında yardımcı olabilir.

Tirozin Kinaz İnhibitörleri (TKI): Özellikle RAI'ye dirençli veya ilerlemiş hastalıkta kullanılır.

Hedefe Yönelik Tedavi ve İmmünoterapi: Genetik mutasyonlara veya diğer moleküler hedeflere bağlı olarak uygulanabilir.

Tiroid kanserinin her evresinde, multidisipliner bir yaklaşım genellikle en etkili tedavi planını oluşturmak için tercih edilir. Multidisipliner çalışma endokrinologlar, onkologlar, radyasyon onkologları ve cerrahların birlikte çalışmasını içerir. Hastanın tedavi sürecinde aktif olarak rol alması ve düzenli takiplerin yapılması da tedavinin başarısı için önemlidir.

Resim 3. Son evre tiroid kanserli bireylerde cerrahi sonrası tiroid hormon tedavisi ayarlanması ve akıllı ilaç tedavileri kullanılması gerekebilir.

TEDAVİDE KULLANILAN İLAÇLAR NELERDİR?

Tiroid kanserinde kullanılan tedavi seçenekleri, kanserin türüne ve evresine göre değişiklik gösterir. Kullanılan ana tedavi yöntemleri şunlardır:

Kemoterapiler: Kemoterapi, tiroid kanseri tedavisinde sıklıkla kullanılmaz, ancak bazı ileri veya tedaviye dirençli vakalarda kullanılabilir. Kemoterapik ajanlar arasında doksorubisin ve sisplatin bulunabilir.

Hormonal İlaçlar: Levotiroksin (T4): Tiroid hormon replasman tedavisi için kullanılır. Total tiroidektomi sonrası TSH seviyelerini düşürmek ve böylece kanser hücrelerinin büyümesini engellemek için kullanılır.

Akıllı İlaç Tedavileri (Hedefe Yönelik Tedaviler): Tirozin Kinaz İnhibitörleri (TKI): Papiller ve medüller tiroid kanserlerinde kullanılır. Bu ilaçlar, kanser hücrelerinin büyümesine ve yayılmasına yardımcı olan spesifik moleküler hedeflere saldırır. Örnekler arasında sorafenib, lenvatinib ve vandetanib bulunur. RET İnhibitörleri medüller tiroid kanserinde RET mutasyonlarına yönelik ilaçlardır.. Örneğin, selpercatinib ve pralsetinib.

İmmünoterapiler: İmmünoterapiler özellikle ileri veya metastatik tiroid kanserinde umut verici tedavi seçenekleri arasındadır. Bu tedaviler, bağışıklık sistemini kanser hücrelerine karşı daha etkili hale getirmek için tasarlanmıştır. Pembrolizumab gibi PD-1 inhibitörleri bu grupta yer alır.

Her bir tedavi seçeneği, kanserin türüne, hastanın genel sağlık durumuna, tedaviye daha önce verilen yanıtlara ve diğer faktörlere bağlı olarak kişiselleştirilir. Tedavi planlaması, multidisipliner bir ekip tarafından, hastanın ihtiyaçları ve tedavinin potansiyel faydaları ve riskleri göz önünde bulundurularak yapılmalıdır.

İYİLEŞME SONRASI TAKIP NASIL YAPILMALIDIR ?

Tiroid kanserinde iyileşme sonrası takip, hastalığın nüksetmesini erken saptamak ve uzun vadeli sağlık durumunu izlemek için kritik önem taşır. Takip genellikle, tiroid hormon replasman tedavisinin düzenli olarak ayarlanması ve tiroid fonksiyon testleri ile başlar. Bu testler, Tiroid Stimüle Edici Hormon (TSH) ve tiroksin (T4) seviyelerini izler. Ayrıca düzenli fiziksel muayeneler ve boyun ultrasonografisi, boyun bölgesinde herhangi bir anormaliteyi veya yeniden ortaya çıkan bir kitleyi saptamak için yapılır. Bazı durumlarda özellikle yüksek riskli hastalarda, düzenli aralıklarla tüm vücut radyoaktif iyot taraması veya PET/CT taraması gibi daha ileri görüntüleme testleri gerekebilir. Ayrıca medüller tiroid kanseri olan hastalar için kalsitonin ve karsinoembriyonik antijen (CEA) seviyelerinin izlenmesi önerilir. Hastaların kendileri de herhangi bir yeni semptom veya değişiklikleri doktorlarına bildirmelidir. Bu takip planı hasta bazında kişiselleştirilmeli ve hastanın yaşına, kanserin evresine ve tedavi türüne göre ayarlanmalıdır. Özellikle ilk beş yıl boyunca daha sık takip yapılması önerilir, çünkü bu süre zarfında nüks riski daha yüksektir.