Meme Kanseri
21.03.2024
MEME KANSERİ TANI VE TEDAVİSİ
Meme kanseri memedeki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyüyüp çoğalarak bir tümör oluşturması durumudur. Dünya çapında kadınlar arasında en yaygın görülen kanser türlerinden biri olup erkeklerde de nadiren rastlanır. Erken teşhisin hayati önemi vardır; çünkü erken evrede tespit edildiğinde tedavi şansı önemli ölçüde artar. Meme kanserinin belirtileri arasında memede ele gelen kitle, meme şeklinde değişiklik, ciltte çekinti veya renk değişikliği, meme başında akıntı veya içe çökme gibi değişiklikler sayılabilir. Düzenli meme muayenesi ve mamografi taramaları bu hastalığın erken teşhisinde kritik rol oynar. Meme kanseri farkındalığının artırılması ve erken teşhisin önemi, hastalığın tedavisinde ve hayatta kalma oranlarının artırılmasında anahtar faktörlerdir.
Resim 1. 20 yaşından sonra her kadının meme kanseri ile ilgili farkındalığının gelişmesi ve kendi kendine meme muayenesi yapmayı öğrenmesi önerilmektedir.
RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?
Meme kanseri risk faktörleri hastalığın gelişim olasılığını etkileyen çeşitli etmenlerdir. Bu risk faktörleri arasında bazıları değiştirilebilirken bazıları değiştirilemez.
Değiştirilemeyen Risk Faktörleri
Cinsiyet: Meme kanseri kadınlarda erkeklere göre çok daha yaygındır.
Yaş: Yaş ilerledikçe meme kanseri riski artar. Çoğu meme kanseri vakası 50 yaş üzerindeki kadınlarda görülür.
Genetik ve Aile Öyküsü: Meme kanseri genetik risk faktörlerinin ve ailesel geçişin etkili olduğu kompleks bir hastalıktır. En bilinen genetik risk faktörleri BRCA1 ve BRCA2 gen mutasyonlarıdır, bu mutasyonlar yüksek meme ve yumurtalık kanseri riski ile ilişkilendirilmiştir. Diğer genetik mutasyonlar (PALB2, TP53, PTEN, CDH1 ve STK11 gibi) meme kanseri riskini artırabilir. Aile öyküsünde meme kanseri olan bireyler, özellikle birden fazla aile üyesi etkilendiğinde veya kanser erken yaşta görüldüğünde, daha yüksek riske sahiptir. Genetik mutasyonlar genellikle otozomal dominant yolla geçer bu da sadece bir ebeveynden alınan tek bir mutasyonun bile riski artırabileceği anlamına gelir. Bu bağlamda aile öyküsü yüksek olan bireyler için genetik danışmanlık ve test yapılması, risk değerlendirmesine ve uygun tarama stratejilerinin belirlenmesine yardımcı olabilir. Meme kanserinde genetik faktörlerin rolü hastalığın erken teşhis ve yönetiminde önemli bir yer tutar.
Kanser Öyküsü: Daha önce meme kanseri veya bazı tür meme hücre anormallikleri (örneğin atipik hiperplazi) geçirmiş olan kadınlar tekrar kanser geliştirme riski altındadır.
Menstrüasyon ve Menopoz Başlangıcı: Erken yaşta adet görmeye başlamak (12 yaşından önce) veya geç menopoza kalmak (55 yaşından sonra) riski artırır.
Yoğun Meme Dokusu: Yoğun meme dokusu, kanserin mamografide tespit edilmesini zorlaştırabilir ve aynı zamanda meme kanseri riskini artırabilir.
Değiştirilebilir Risk Faktörleri
Hormon Terapisi: Menopoz sonrası östrojen ve progesteron hormon tedavileri uzun süre kullanıldığında meme kanseri riskini artırabilir.
Obezite ve Diyet: Menopoz sonrası dönemde obezite ve yüksek yağ içerikli diyetler riski artırabilir.
Fiziksel Aktivite Eksikliği: Düzenli egzersiz yapmamak (hareketsiz yaşam) meme kanseri riskini artırabilir.
Alkol Tüketimi: Artan miktarlarda alkol tüketimi meme kanseri riskini artırır.
Doğum ve Emzirme Geçmişi: Geç yaşta ilk doğum yapmak veya hiç doğum yapmamak ayrıca emzirmemek de riski artırabilir.
Radyasyona Maruz Kalma: Genç yaşta göğüs bölgesine yapılan radyasyon tedavileri (örneğin Hodgkin lenfoma için) riski artırabilir.
Her ne kadar bu risk faktörlerinin varlığı meme kanseri gelişimi anlamına gelmese de var olan riskleri anlamak ve düzenli sağlık kontrolleri ile erken teşhis imkanlarını artırmak önemlidir.
Resim 2. Meme kanseri şüphesi olan kişilerde meme cerrahları tarafından meme muayenesi, meme ultrasonu ve mamografi ile ön değerledirme yapılmalıdır.
NASIL OLUŞUR ?
Meme kanseri gelişim mekanizmaları karmaşık ve çeşitli biyolojik süreçleri içerir. Temelde meme dokusunun hücrelerinde DNA hasarı veya genetik mutasyonlar meydana gelir ve bu durum hücrelerin normal kontrol mekanizmalarının bozulmasına yol açar. Özellikle hücrelerin büyüme ve çoğalma sürecini kontrol eden genlerdeki (onkogenler ve tümör baskılayıcı genler) bozulmalar önemlidir. Örneğin, BRCA1 ve BRCA2 gen mutasyonları hücre hasarının onarımında kritik rol oynar ve bunların işlev bozuklukları kanserli hücrelerin kontrolsüz çoğalmasına neden olabilir. Ayrıca hormonlar da meme kanseri gelişiminde önemli bir faktördür; östrojen ve progesteron gibi hormonlar, meme hücrelerinin büyümesini ve çoğalmasını teşvik edebilir. Çevresel faktörler yaşam tarzı seçimleri ve genetik yatkınlık gibi etmenler de meme kanseri gelişiminde rol oynar. Bu etmenlerin birleşimi, hücrelerin anormal bir şekilde büyümesine ve sonuçta meme kanserinin oluşmasına yol açar.
BELİRTİLER NELERDİR ?
Meme kanseri çeşitli belirtilerle kendini gösterebilir. Bu belirtiler herkeste farklılık gösterebilir ancak en yaygın bulgular şunlardır:
Memedeki Kitle veya Sertlik: Meme kanserinin en yaygın belirtisi, memede ele gelen kitle veya sertliktir. Bu kitle genellikle ağrısızdır ancak her zaman olmayabilir.
Meme Şeklinde Değişiklik: Meme şeklinde veya boyutunda değişiklikler olabilir. Bunlar genellikle bir memede diğerine göre farklılık gösterir.
Cilt Değişiklikleri: Meme cildinde çekinti, ödem (portakal kabuğu görünümü), kızarıklık veya pütürlü bir dokunuş hissi olabilir.
Meme Başında Değişiklik: Meme başında içe çökme veya şekil değişikliği, meme başı etrafında ciltte kabuklanma veya pullanma görülebilir.
Meme Başından Akıntı: Normal olmayan bazen kanlı meme başı akıntısı olabilir.
Koltuk Altında Kitle veya Şişlik: Meme kanseri bazen koltuk altında lenf nodlarında şişlik veya kitle ile kendini gösterir.
Bu belirtilerden herhangi birini fark ederseniz bir sağlık kuruluşuna başvurmanız önemlidir. Belirtiler her zaman kanser anlamına gelmese de erken teşhis ve müdahale için değerlendirmeleri gerekir.
Resim 3. Meme kanseri şüphesi olan kişilerden tanıyı netleştirmek için biyopsi yapılması ve patolojik inceleme yapılması gereklidir.
TANISI NASIL KONULUR?
Meme kanseri tanısı kapsamlı bir tıbbi değerlendirme süreciyle konulur. İlk adım genellikle hastanın fiziksel muayenesidir. Doktor memelerde kitle, cilt değişiklikleri veya meme başında anormallikler gibi belirtileri arar. Ardından mamografi gibi görüntüleme testleri uygulanır; mamografi, memede anormal doku veya kitleleri tespit etmede anahtar bir rol oynar. Şüpheli bir kitle bulunursa, kesin tanı koymak için biyopsi yapılır; bu işlem sırasında kitleden doku örneği alınarak mikroskop altında incelenir. Biyopsiden elde edilen doku örnekleri kanser hücrelerinin varlığını, kanserin türünü ve diğer önemli özelliklerini (örn:, hormon reseptör durumunu) belirlemek için patolojik olarak değerlendirilir. Gerektiğinde hastalığın yayılımını anlamak için ek görüntüleme testleri ve genetik testler de yapılabilir. Bu çok aşamalı süreç meme kanseri tanısının doğru ve kesin bir şekilde konulmasını sağlar.
PATOLOJİK TİPLERİ NELERDİR?
Meme kanseri histopatolojik özelliklerine göre çeşitli tip ve alt tiplere ayrılır. Bu patolojik tipler kanserin mikroskop altında görünen hücresel özelliklerine ve meme dokusunda nasıl büyüdüğüne dayanır.
Meme kanserinin patolojik tipleri:
Duktal Karsinoma İn Situ (DKIS): Erken evre bir meme kanseri türü olup, kanser hücreleri süt kanalları içinde sınırlıdır ve çevre dokulara yayılmamıştır.
Lobüler Karsinoma İn Situ (LKIS): LKIS, meme kanseri olarak kabul edilmez ancak meme kanseri gelişme riskini artıran bir durumdur. Kanser hücreleri lobüller içinde sınırlıdır ve çevre dokulara yayılmaz.
İnvaziv Duktal Karsinom (IDK): Meme kanserlerinin en yaygın türüdür. Bu kanser tipi süt kanallarından başlayıp çevre meme dokusuna yayılır.
İnvaziv Lobüler Karsinom (ILK): Bu tür, meme lobüllerinden (süt üreten bezler) başlar ve çevre dokulara yayılabilir. IDK'den sonra en yaygın ikinci türdür.
Medüller Karsinom: Bu tür nadir görülen bir invaziv karsinom tipidir ve genellikle iyi huylu bir seyir gösterir.
Müsinöz (Mukoid) Karsinom: Bu da nadir görülen bir tür olup tümör hücreleri mukus içerir.
Tübüler Karsinom: Küçük, tüp benzeri yapılar oluşturan bir karsinom türüdür ve genellikle iyi prognoza sahiptir.
Papiller Karsinom: Bu tip papiller (parmak benzeri) yapılar içerir ve nadiren görülür.
Kribriform Karsinom: Gözenekli süzgeç benzeri yapılar oluşturan nadir bir karsinom türüdür.
Metaplastik Karsinom: Bu tip meme kanserinin nadir ve çeşitli bir biçimidir; tümör hem glandüler (bez) hem de non-glandüler bileşenler içerebilir.
Bu patolojik tipler kanserin biyolojik davranışını, tedaviye yanıtını ve prognozunu anlamada önemlidir. Kanserin patolojik değerlendirmesi, uygun tedavi stratejisinin belirlenmesinde kritik bir rol oynar. Patolojik tiplerin yanı sıra hormonal reseptör durumu, HER2 durumu ve diğer moleküler özellikler de tedavi planlamasında dikkate alınır.
Resim 4. Erken evre meme kanseri tedavisinde esas tedavi cerrahidir. Meme koruyucu cerrahi yöntemi ile memenin tamamen çıkarılmasına gerek olmayabilir.
PATOLOJİK ÖZELLİKLERİ NELERDİR ?
Meme kanserinde, patolojik değerlendirme sırasında dikkate alınması gereken birkaç önemli reseptör ve protein bulunur. Bu reseptörler kanserin biyolojik özelliklerini belirler ve tedavi seçeneklerinin belirlenmesinde kritik rol oynarlar.
En önemli reseptörler:
Östrojen Reseptörü (ER): Meme kanseri hücrelerinin yüzeyinde bulunan östrojen reseptörünün varlığı, kanserin büyümesinin östrojen hormonu tarafından desteklendiğini gösterir. ER pozitif kanserler, hormon tedavisine yanıt verebilir.
Progesteron Reseptörü (PR): Progesteron reseptörü de benzer şekilde, kanser hücrelerinin büyümesinin progesteron hormonu tarafından etkilendiğini gösterir. PR pozitif kanserler de genellikle hormon tedavisine iyi yanıt verir.
HER2/neu Reseptörü: HER2 (human epidermal growth factor receptor 2) meme kanseri hücrelerinde saptanabilir ve kanserin daha agresif bir şekilde büyümesine neden olabilir. HER2 pozitif kanserler, hedefe yönelik tedavilerle (örn: trastuzumab) tedavi edilebilir.
Ki-67: Bir tümörün ne kadar hızlı büyüdüğünün bir göstergesi olan bir proliferasyon belirtecidir. Yüksek Ki-67 seviyeleri hızlı bölünen hücreleri ve daha agresif kanseri gösterebilir.
Bu reseptörlerin ve proteinlerin varlığı ve seviyeleri, immunohistokimyasal boyama ve diğer laboratuvar testleri kullanılarak belirlenir. Bu bilgiler kanserin nasıl tedavi edileceği hakkında önemli ipuçları sağlar. Örneğin ER ve PR pozitif kanserlerde hormon tedavisi etkili olabilirken, HER2 pozitif kanserlerde hedefe yönelik tedaviler tercih edilir. Bu nedenle meme kanseri teşhisi konulan hastaların patolojik değerlendirmeleri tedavi planlamasında temel bir rol oynar.
MEME KANSERİNDE EVRELEME NASIL YAPILIR ?
Meme kanserinde evreleme, kanserin vücutta ne kadar yayıldığını belirlemek için kullanılan bir sistemdir. Evreleme tedavi planlaması ve prognoz tahmini için kritik öneme sahiptir.
Tümör Boyutu (T): Evreleme tümörün boyutunu veya memede kanser hücrelerinin ne kadar yayıldığını değerlendirir. Tümörler mikroskobik (çok küçük, görüntüleme testleriyle tespit edilemeyen) boyutlardan büyük tümörlere kadar sınıflandırılır.
Lenf Nodlarına Yayılım (N): Lenf nodlarına yayılım, kanser hücrelerinin yakındaki lenf nodlarına ulaşıp ulaşmadığını belirler. Bölgesel lenf nodlarında kanser hücrelerinin varlığı, hastalığın vücudun diğer bölgelerine yayılma riskini artırır.
Uzak Metastazlar (M): Kanserin vücudun diğer bölgelerine (örneğin, kemikler, akciğerler, karaciğer veya beyin) yayılıp yayılmadığı incelenir. Uzak metastazlar hastalığın daha ileri bir aşamada olduğunu gösterir.
Bu üç bileşen (T, N, M), TNM sınıflandırma sistemi olarak bilinir ve kanserin evresini belirlemek için birlikte değerlendirilir. Meme kanseri genellikle 0'dan IV'e kadar olan evrelerde sınıflandırılır:
Evre 0: İn situ kanseri temsil eder, yani kanser hücreleri orijinal dokuda sınırlıdır ve çevre dokulara yayılmamıştır.
Evre I - II: Erken evre meme kanseri; tümör genellikle küçüktür ve sınırlı sayıda lenf noduna yayılmış olabilir.
Evre III: İleri lokal meme kanseri; daha büyük tümörler veya geniş lenf nodu tutulumu mevcuttur.
Evre IV: Metastatik meme kanseri; kanser vücudun diğer bölgelerine yayılmıştır.
Evreleme, ayrıca tümörün hormon reseptör durumunu ve HER2/neu gen ekspresyonunu da içerebilir. Bu faktörler tedavi seçeneklerinin belirlenmesinde ve prognozun tahmin edilmesinde önemlidir. Evreleme; tıbbi görüntüleme, biyopsi ve fiziksel muayene bulgularına dayanarak yapılır.
Resim 5. Meme kanserinde tedavi başarısında; risk faktörlerinin azaltılması, düzenli tarama yapılması ve erken teşhis ile tedaviye başlanması son derece önemlidir.
MEME KANSERİNDE EVRELERE GÖRE TEDAVİ NASIL YAPILIR?
Meme kanseri tedavisi kanserin evresine bağlı olarak değişir ve genellikle birden fazla tedavi yöntemini içerir. İşte meme kanserinin farklı evrelerine göre genel tedavi yaklaşımları:
Evre 0 (In Situ Kanser)
Cerrahi: Lumpektomi (kanserli dokunun ve çevresindeki bir miktar sağlıklı doku alınması) veya mastektomi (meme dokusunun tamamının çıkarılması).
Radyoterapi: Kanser hücrelerinin bölgede yeniden oluşmasını önlemek için lumpektomi sonrası bazen uygulanır.
Hormon Tedavisi: Hormon reseptör pozitif kanserlerde kanserin geri dönme riskini azaltmak için kullanılabilir.
Erken Evre Meme Kanseri (Evre I ve II)
Cerrahi: Lumpektomi veya mastektomi yapılabilir. Lenf nodlarına da müdahale edilebilir (sentinel lenf nodu biyopsisi veya aksiller lenf nodu diseksiyonu).
Radyoterapi: Kanserin bölgesel olarak tekrarlamasını önlemek için cerrahi sonrası lumpektomi yapıldıysa yapılabilir.
Kemoterapi: Yayılma riski yüksek vakalarda, cerrahi öncesi (neoadjuvan) veya sonrası (adjuvan) olarak uygulanabilir.
Hormon Tedavisi ve Hedefe Yönelik Tedaviler: Hormon reseptörü pozitif veya HER2 pozitif kanserlerde tercih edilir.
Lokal İleri Meme Kanseri (Evre III)
Neoadjuvan Tedavi: Kemoterapi veya hedefe yönelik tedaviler cerrahi öncesi tümörü küçültmek için kullanılabilir.
Cerrahi: Mastektomi veya lumpektomi yapılabilir. Geniş lenf nodu diseksiyonu yapılabilir.
Radyoterapi: Cerrahi sonrasında özellikle lenf nodları etkilenmişse yapılabilir.
Adjuvan Tedavi: Kemoterapi, hormon tedavisi veya hedefe yönelik tedaviler, cerrahi sonrası kanserin geri dönme riskini azaltmak için uygulanabilir.
Metastatik Meme Kanseri (Evre IV)
Sistemik Tedaviler: Kemoterapi, hormon tedavisi, hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapi gibi tedaviler, kanseri kontrol altında tutmak ve semptomları hafifletmek için kullanılır.
Palyatif Bakım: Hastanın yaşam kalitesini artırmak ve semptomları hafifletmek için destekleyici tedaviler uygulanabilir.
Lokal Tedaviler: Bazı durumlarda cerrahi veya radyoterapi, belirli alanlardaki kanseri kontrol altına almak veya semptomları azaltmak için uygulanabilir.
Her hasta için tedavi planı kanserin biyolojik özellikleri, genel sağlık durumu, kişisel tercihler ve tedaviye yanıt gibi faktörlere göre kişiselleştirilir. Tedavi multidisipliner bir yaklaşımla onkologlar, cerrahlar, radyasyon onkologları ve diğer sağlık profesyonelleri tarafından yönetilir.
TEDAVİDE KULLANILAN SİSTEMİK İLAÇ GRUPLARI
Meme kanseri tedavisinde kullanılan ilaçlar geniş bir yelpazeye yayılır ve kemoterapiler, hormonal tedaviler, hedefe yönelik (akıllı) ilaçlar ve immünoterapileri içerir. Her bir tedavi türü kanserin özelliklerine ve hastanın ihtiyaçlarına göre özelleştirilir.
Bu tedavilerin bazı örnekleri:
Kemoterapiler
Kemoterapi, kanser hücrelerinin büyümesini ve yayılmasını engellemek için kullanılır.
Yaygın kemoterapiler:
Antrasiklinler (örn. Doksorubisin, Epirubisin)
Taksanlar (örn. Paklitaksel, Dosetaksel)
Alkilleyici Ajanlar (örn. Siklofosfamid)
Floropirimidinler (örn. 5-Fluorouracil)
Platin Bazlı Ajanlar (örn. Sisplatin, karboplatin)
Hormonal Tedaviler
Hormon reseptörü pozitif meme kanserlerinde kullanılır. Bu tedaviler östrojenin kanser hücreleri üzerindeki etkilerini bloke eder veya azaltır:
Tamoksifen
Aromataz İnhibitörleri (örn. Anastrozol, Letrozol, Eksemestan)
Selective Estrogen Receptor Downregulators (SERDs), örn. Fulvestrant
Hedefe Yönelik (Akıllı) İlaçlar
Bu ilaçlar, kanser hücrelerindeki belirli moleküler hedeflere yönelik olarak tasarlanmıştır:
Trastuzumab HER2 pozitif meme kanserlerinde kullanılır.
Pertuzumab HER2 pozitif kanserler için genellikle Trastuzumab ile birlikte kullanılır.
Lapatinib HER2 pozitif kanserlerde kullanılır.
CDK4/6 İnhibitörleri (örn. Palbosiklib, Ribosiklib, Abemasiklib), hormon reseptörü pozitif, HER2 negatif ileri meme kanserinde kullanılır.
PI3K İnhibitörleri (örn. Alpelisib), PIK3CA mutasyonu olan, hormon reseptörü pozitif, HER2 negatif ileri meme kanserlerinde kullanılır.
İmmünoterapiler
İmmünoterapi, bağışıklık sistemini kanserle mücadele etmek için güçlendirmeyi amaçlar: Pembrolizumab ve Atezolizumab belirli durumlarda, özellikle PD-L1 pozitif meme kanserinde kullanılır.
Bu tedavilerin seçimi ve kombinasyonu kanserin biyolojik özelliklerine, hastanın genel sağlık durumuna, tedaviye verilen yanıta ve tedavinin yan etkilerine bağlı olarak doktorlar tarafından özelleştirilir. Tedavi sürecinde hastanın yaşam kalitesini ve tedavi yan etkilerini yönetmek için destekleyici bakım da önemli bir yer tutar.
MEME KANSERİNDE YAŞAM BEKLENTİSİ NEDİR?
Meme kanseri teşhisi konulan kişilerin yaşam beklentisi, birçok faktöre bağlı olarak değişebilir ve bu alandaki gelişmeler sayesinde son yıllarda önemli oranda iyileşme göstermiştir. Yaşam beklentisini etkileyen temel faktörler arasında kanserin evresi, tümörün biyolojik özellikleri (örneğin hormon reseptör durumu ve HER2 durumu), genel sağlık durumu, tedaviye verilen yanıt ve erken teşhis yer alır. Erken evrede tespit edilen meme kanserleri genellikle daha iyi prognoza sahiptir; çünkü bu evrede kanser daha tedaviye duyarlı olup, yayılmamıştır ve tedavi seçenekleri daha geniştir. İleri evre meme kanserleri ise daha karmaşık tedavi yaklaşımlarını gerektirir ve prognoz genellikle daha zordur. Ancak modern tıbbın sunduğu ileri tedavi yöntemleri ve bireyselleştirilmiş tedavi planları sayesinde, birçok hasta daha uzun ve kaliteli bir yaşam sürdürebilmektedir. Ayrıca, sürekli gelişen tıbbi araştırmalar ve yeni tedavi stratejileri, meme kanseriyle mücadelede umut verici gelişmeler sunmaktadır. Özetle meme kanseriyle ilgili yaşam beklentisi kişiye özgü olup, çeşitli tedavi yaklaşımları ve sürekli gelişen tıbbi bakım sayesinde sürekli olarak iyileşmektedir.
MEME KANSERİNDE İYİLEŞME SONRASI TAKİP NASIL YAPILMALIDIR ?
Meme kanserinden iyileşme sonrası takip hastalığın nüksünü erken tespit etmek ve uzun vadeli sağlık yönetimini sağlamak için hayati önem taşır. Bu takip süreci genellikle düzenli fiziksel muayeneler, meme muayeneleri ve mamografileri içerir. Doktorlar genellikle ilk birkaç yıl boyunca her 3-6 ayda bir fiziksel muayene ve yıllık mamografi önerirler. Hastaların ayrıca kendi kendine meme muayenesi yapmaları, herhangi bir değişiklik, kitle, ağrı veya diğer anormallikleri fark etmeleri halinde derhal doktorlarına başvurmaları teşvik edilir. Hormon reseptörü pozitif kanserlerde, hormon tedavisi genellikle 5 ila 10 yıl arasında sürdürülür. Ayrıca, yaşam tarzı değişiklikleri, dengeli beslenme ve düzenli egzersiz gibi destekleyici sağlık stratejileri de hastaların genel iyilik halini artırmaya yardımcı olur. Bu süreçte, hastaların duygusal ve psikolojik destek alması da iyileşme sürecinin önemli bir parçasıdır. Genel olarak meme kanserinden iyileşme sonrası takip, multidisipliner bir yaklaşım gerektirir ve hasta, onkolog, radyolog ve diğer sağlık profesyonellerinin sürekli iletişimiyle yürütülür.
AİLE BİREYLERİ İÇİN TARAMA TESTLERİ NELERDİR ?
Meme kanserinde erken tanı, hastalığın başarılı bir şekilde tedavi edilebilmesi için kritik öneme sahiptir ve çeşitli tarama testleri bu sürecin merkezinde yer alır. En yaygın ve etkili tarama yöntemi, mamografidir; düşük doz X-ışınları kullanılarak memedeki anormal doku ve kitlelerin tespit edilmesini sağlar. Mamografi, özellikle 40 yaş ve üzeri kadınlar için önerilir ve genellikle her yıl veya iki yılda bir yapılır. Yüksek risk taşıyan bireyler için genellikle daha erken yaşta ve daha sık mamografi taramaları önerilir. Ultrason özellikle yoğun meme dokusu olan kadınlar için mamografiye ek olarak kullanılabilir, bu da daha küçük lezyonların tespit edilmesine yardımcı olur. Bazı durumlarda, özellikle yüksek riskli bireylerde, meme manyetik rezonans görüntüleme (MRI) önerilebilir. MRI mamografi ve ultrasonun tespit edemediği lezyonları gösterebilir. Ayrıca aile öyküsü veya genetik faktörler nedeniyle yüksek risk altında olan bireyler için genetik danışmanlık ve BRCA1/BRCA2 gibi genetik testler de önerilebilir. Bu tarama testleri düzenli olarak uygulandığında, meme kanserinin erken aşamalarda tespit edilmesine ve daha etkili tedavi seçeneklerinin kullanılmasına olanak tanır.