Primeri Bilinmeyen Kanserler
PRİMERİ BİLİNMEYEN KANSERLER TANI VE TEDAVİSİ
21.03.2024
Primeri bilinmeyen kanser (PBK) vücudun bir veya birden fazla yerinde kanser hücrelerinin varlığı tespit edildiğinde, bu hücrelerin başlangıçta nereden kaynaklandığının belirlenememesi durumudur. Genellikle kanser metastaz yapmış olup, primer tümör yani kanserin başladığı ana kaynak tespit edilemez. Bu durum, kanserin gelişimi ve yayılması hakkında daha az bilgi sahibi olunduğu anlamına gelir ve bu da tanı ve tedavi süreçlerini zorlaştırabilir. PBK kanser tedavisinde önemli bir zorluk oluşturur çünkü kanserin kaynağını ve tipini belirlemek, en etkili tedavi yöntemlerinin seçilmesinde kritik önem taşır. Bu durumda, doktorlar genellikle hastalığın yayılma derecesini, hücre tipini ve kanserin moleküler ve genetik özelliklerini analiz ederek en uygun tedavi planını oluşturmak için geniş çaplı testler yaparlar. PBK vakaları kanser tanı ve tedavisindeki gelişmeler nedeniyle zamanla daha iyi anlaşılmaya ve yönetilmeye başlanmış olsa da, bu tür kanserler hala yüksek mortalite oranlarına ve tedaviye zor yanıt veren özelliklere sahip olabilmektedir. Bu nedenle, primeri bilinmeyen kanser vakaları, kanser araştırmalarında ve tedavi yaklaşımlarında önemli bir odak noktası oluşturmaya devam etmektedir.
RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?
Primeri bilinmeyen kanser (PBK) vakalarında, kanserin başlangıç noktasının belirlenememesi nedeniyle risk faktörleri genellikle spesifik değildir ve genel kanser risk faktörleri ile benzerlik gösterir. Ancak, bazı faktörler PBK gelişme riskini artırabilir:
Yaş: PBK vakalarının çoğu, özellikle 60 yaş ve üzeri yetişkinlerde görülür. Yaş arttıkça, genel kanser riski de artar.
Sigara Kullanımı: Sigara içmek, birçok kanser türü için önemli bir risk faktörüdür ve PBK riskini de artırabilir.
Alkol Tüketimi: Aşırı alkol tüketimi, bazı kanser türleri için risk faktörüdür ve PBK gelişme riskini de artırabilir.
Geçmişte Kanser Tedavisi Görmek: Daha önce kanser tedavisi görmüş kişilerde, yeni bir primeri bilinmeyen kanser gelişme riski artabilir.
Ailede Kanser Öyküsü: Ailede özellikle belirli kanser türlerinin görülmesi, genetik yatkınlık açısından PBK riskini artırabilir.
Bazı Viral Enfeksiyonlar: İnsan papillomavirüsü (HPV) ve Hepatit B ve C gibi bazı viral enfeksiyonlar, kanser gelişim riskini artırır ve bu durum PBK için de geçerli olabilir.
Çevresel Faktörler: Radyasyona maruz kalmak, bazı kimyasallar ve toksinlere maruziyet gibi çevresel faktörler, kanser riskini artırabilir.
Yaşam Tarzı Faktörleri: Yetersiz fiziksel aktivite, sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve obezite gibi yaşam tarzı faktörleri, genel kanser riskini artırır ve dolayısıyla PBK riskini de etkileyebilir.
Bu risk faktörlerinin her biri PBK gelişimi üzerinde farklı derecelerde etkiye sahip olabilir ve birçok PBK vakası, bu risk faktörlerinden herhangi biri olmaksızın gelişebilir. PBK vakalarında, başlangıç noktası belirsiz olduğundan, genellikle geniş kapsamlı tıbbi değerlendirmeler ve testler yapılması gereklidir. Erken teşhis ve uygun tedavi planlaması, bu tür vakaların yönetiminde önemli rol oynar.
Resim 1. Kanserin tedavisi köken aldığı organa göre değişmektedir.
NASIL OLUŞUR ?
Primeri bilinmeyen kanser (PBK) kanserin orijinal başlangıç noktasının tespit edilemediği karmaşık bir durumdur ve bu kanserlerin gelişim mekanizmaları henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Genel olarak, PBK'un gelişimi, kanser hücrelerinin genetik ve epigenetik değişikliklerle karakterize edilen anormal bir şekilde bölünmesi ve çoğalması ile başlar. Bu değişiklikler, hücrelerin kontrolsüz büyümesine, apoptoz (programlanmış hücre ölümü) mekanizmalarının bozulmasına ve hücrelerin normal işlevlerinin kaybına neden olur. PBK vakalarında, primer tümörün küçük boyutlu olması veya vücut tarafından tamamen yok edilmesi nedeniyle tespit edilememe ihtimali vardır. Bu durum, metastatik hücrelerin vücudun diğer bölgelerine yayılarak sekonder tümörler oluşturmasıyla sonuçlanır. Ayrıca PBK hücrelerinin moleküler ve biyolojik özellikleri, onların hızlı yayılma ve mevcut tanı yöntemleriyle saptanamama eğilimlerini açıklayabilir. Bu hücreler, genellikle yüksek derecede heterojenlik ve adaptasyon yeteneği gösterir, bu da onların çeşitli tedavilere direnç geliştirmesine ve prognozun zor tahmin edilmesine yol açar. PBK'un karmaşık doğası kanser biyolojisi ve tedavisinde önemli araştırma alanlarından birini oluşturmakta ve bu tür kanserlerin daha iyi anlaşılması için sürekli yeni çalışmalar yapılmaktadır.
BELİRTİLERİ NELERDİR ?
Primeri bilinmeyen kanser (PBK) vücutta başlangıç yeri belirlenemeyen kanser türüdür ve bu durum, belirtilerinin belirsiz ve genel olmasına neden olabilir. PBK'ın belirtileri, kanserin vücutta yayıldığı alanlara ve etkilediği organlara bağlı olarak değişir. Genel belirtiler şunları içerebilir:
Kilo Kaybı ve İştahsızlık: Açıklanamayan kilo kaybı ve iştahsızlık, birçok kanser türünde olduğu gibi PBK'ta da yaygın belirtilerdir.
Genel Halsizlik ve Yorgunluk: Sürekli halsizlik ve yorgunluk hissi, vücudun kanserle mücadele etmesinin bir sonucu olabilir.
Ağrı: Kanser hücreleri vücudun farklı bölgelerine yayıldıkça, bu bölgelerde ağrı ve rahatsızlık hissi ortaya çıkabilir.
Palpabl (Hissedilebilir) Kitleler: Cildin altında hissedilebilir kitleler veya lenf nodlarında şişlik, yaygın bir belirti olabilir.
Sindirim Sistemi Sorunları: Mide bulantısı, kusma, ishal veya kabızlık gibi sindirim sistemi ile ilgili problemler görülebilir.
Sarılık veya Cilt Değişiklikleri: Karaciğerin etkilenmesi durumunda cilt ve gözlerde sararma (sarılık) görülebilir.
Nörolojik Semptomlar: Baş ağrısı, görme bozuklukları veya nöbetler gibi nörolojik belirtiler, beyin veya omurilikte kanserin yayılması durumunda ortaya çıkabilir.
Solunum Sorunları: Öksürük, nefes darlığı veya göğüs ağrısı, akciğerlerin etkilendiği durumlarda görülebilir.
PBK vakalarında bu belirtiler, kanserin yayılma derecesi ve vücuttaki yerine göre değişiklik gösterebilir. Bu belirtilerin her biri başka sağlık sorunlarından da kaynaklanabileceği için, doğru tanı ve tedavi için derinlemesine tıbbi değerlendirme gereklidir. PBK vakalarında erken teşhis ve uygun tedavi planlaması, hastanın sağkalım süresini ve yaşam kalitesini artırabilir.
TANISI NASIL KONULUR?
Primeri bilinmeyen kanser (PBK) tanısı, genellikle diğer kanserlerin dışlanması ve kapsamlı tıbbi değerlendirmeler sonucunda konulur. Süreç, hastanın semptomlarının, tıbbi öyküsünün ve fiziksel muayenesinin detaylı bir değerlendirilmesiyle başlar. Bu aşamadan sonra, doktorlar genellikle çeşitli görüntüleme testleri (örneğin, bilgisayarlı tomografi (CT), manyetik rezonans görüntüleme (MRI), pozitron emisyon tomografisi (PET) ve ultrason) yaparak kanserin vücutta yayılımını belirlemeye çalışırlar. Ayrıca biyopsi en önemli tanısal araçlardan biridir. Biyopsi ile elde edilen doku örnekleri, tümörün histolojik tipini, genetik ve moleküler özelliklerini belirlemek için kullanılır. İmmünohistokimya gibi ileri laboratuvar testleri, tümör hücrelerinin belirli proteinleri ifade edip etmediğini belirlemek için yapılır, bu da primer tümörün muhtemel kaynağını saptamaya yardımcı olabilir. Buna rağmen tüm bu testlerin sonuçlarına rağmen bazen primer tümörün kaynağı bulunamayabilir. PBK tanısı, diğer muhtemel kanser kaynaklarının dışlanması ve mevcut bulguların toplamına dayanarak konur. PBK tanısı kanserin nedeninin ve kaynağının belirsizliği nedeniyle tedaviyi zorlaştırabilir ve multidisipliner bir yaklaşım gerektirir.
Resim 2. Kanser gelişiminde çok sayıda çevresel ve genetik risk faktörleri vardır.
PATOLOJİK TİPLERİ NELERDİR?
Primeri bilinmeyen kanser (PBK), tanımlandığı üzere, başlangıç noktası belirlenemeyen kanserlerdir. Bu nedenle bu kanserlerin spesifik bir histolojik veya patolojik tipi yoktur. Bununla birlikte PBK vakaları, genellikle tümör hücrelerinin histolojik ve immünohistokimyasal analizleri yoluyla belirli kategorilere ayrılır. Bu analizler, tümör hücrelerinin görünümüne ve belirli moleküler markörlere dayanır. PBK'ın sıklıkla kategorize edildiği bazı patolojik tipler:
Adenokarsinomlar: Salgı yapan hücrelerden kaynaklanan kanserlerdir ve PBK vakalarının çoğunluğunu oluşturur.
Skuamöz Hücre Karsinomları: Deri veya mukozal yüzeylerden kaynaklanan epidermoid kanserlerdir.
Nöroendokrin Tümörler: Hormon üreten hücrelerden kaynaklanır ve genellikle pankreas veya gastrointestinal sistem gibi bölgelerde bulunur.
Kötü Diferansiye Kanserler: Bu kanserler hücrelerinin kökenini belirlemek için yeterince farklılaşmadığı vakalardır ve genellikle daha agresif bir seyir gösterirler.
Melanomlar: Deri, göz ve mukozal yüzeylerdeki melanositlerden kaynaklanan kanserlerdir ancak bazen primer tümör bulunamaz.
PBK vakalarında, immünohistokimyasal testler ve moleküler profil analizleri, tümör hücrelerinin potansiyel kaynağını ve kökenini belirlemeye yardımcı olabilir. Bu testler, tümörün ifade ettiği spesifik proteinler, gen mutasyonları ve diğer moleküler özelliklere dayanarak yapılan tahminler içerir. Ancak, bu yöntemler bile her zaman kesin bir primer kaynak belirlemeyebilir. PBK vakalarında, tanı ve tedavi stratejileri genellikle tümörün histolojik tipine, hastanın semptomlarına ve genel sağlık durumuna göre kişiselleştirilir.
Primeri bilinmeyen kanserde (PBK) başlangıç noktası belirsiz olduğundan, tümörün karakterizasyonu ve potansiyel tedavi hedeflerinin belirlenmesi için çeşitli moleküler ve immünohistokimyasal testler yapılır. Bu testler tümör hücrelerindeki spesifik reseptörlerin ve moleküler markerlerin varlığını ve ekspresyon düzeylerini değerlendirir. Önemli reseptörler ve markörler şunları içerebilir:
Hormon Reseptörleri: Östrojen ve progesteron reseptörleri, meme kanseri gibi hormon-reseptör pozitif kanserlerde önemlidir ve tedavi seçeneklerini belirlemede yardımcı olur.
HER2/neu: Bu reseptörün aşırı ekspresyonu, bazı meme ve mide kanserlerinde görülür ve hedefe yönelik tedaviler için bir gösterge olabilir.
Epidermal Büyüme Faktörü Reseptörü (EGFR): EGFR'nin ekspresyonu, baş ve boyun kanserleri, akciğer kanseri ve kolorektal kanser gibi bazı kanser türlerinde tedavi hedefi olarak kullanılır.
PD-L1 (Programlanmış Hücre Ölümü Ligandı 1): İmmünoterapiye yanıtı belirlemek için önemli bir markerdır, özellikle akciğer kanseri ve melanomda kullanılır.
Ki-67: Bu proliferasyon markörü, tümörün büyüme hızını ve agresifliğini değerlendirmede kullanılır.
Mikrosatellit İnstabilitesi (MSI) ve Tümör Mutasyon Yükü (TMB): Bu moleküler testler, özellikle immünoterapiye yanıtı tahmin etmede kullanılır.
Bu reseptörler ve markörler, PBK vakalarında tedavi seçeneklerinin belirlenmesinde ve kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesinde yardımcı olur. İmmünohistokimya ve moleküler profil analizleri, tümörün potansiyel kökenini ve en etkili tedavi seçeneklerini belirlemek için kritik öneme sahiptir. Ancak, PBK'un karmaşıklığı nedeniyle, bu testler her zaman kesin bir tedavi yolu belirlemeyebilir ve genellikle multidisipliner bir yaklaşım gerektirir.
TÜMÖR EVRELEMESİ NASIL YAPILIR ?
Primeri bilinmeyen kanser (PBK) vakalarında tümör evrelemesi, kanserin başlangıç noktası bilinmediği için geleneksel kanser evreleme sistemlerinden farklı bir yaklaşım gerektirir. PBK vakalarında tümörün vücuttaki yayılım derecesi ve metastazın boyutu ve yerleşimi, evrelemeyi belirlemek için ana kriterlerdir. Bu evreleme süreci şu şekilde gerçekleştirilir:
Kapsamlı Görüntüleme Testleri: PBK evrelemesinde ilk adım, hastalığın yayılımını belirlemek için geniş çaplı görüntüleme çalışmaları yapmaktır. Bu çalışmalar genellikle bilgisayarlı tomografi (CT) taramaları, manyetik rezonans görüntüleme (MRI), pozitron emisyon tomografisi (PET) ve bazen kemik taramalarını içerir.
Hastalığın Yayılımının Değerlendirilmesi: Tümörün vücuttaki yayılımı, metastaz yaptığı organlar, lenf nodları ve diğer yapılar değerlendirilir. Bu bilgi hastalığın genel yükünü ve tedaviye yanıt potansiyelini belirlemek için kullanılır.
Histopatolojik ve Moleküler Analizler: Biyopsi yoluyla alınan tümör örnekleri, histopatolojik inceleme ve moleküler analizler için kullanılır. Bu analizler tümörün tipini, agresifliğini ve potansiyel tedavi hedeflerini belirlemeye yardımcı olur.
Sınırlı ve Yaygın Hastalık Ayrımı: PBK vakaları genellikle "sınırlı hastalık" veya "yaygın hastalık" olarak sınıflandırılır. Sınırlı hastalık, tümörün vücutta daha az yayıldığını ve potansiyel olarak lokal tedavilere (örneğin, cerrahi veya radyoterapi) yanıt verebileceğini gösterir. Yaygın hastalık ise genellikle sistemik tedavi yaklaşımlarını (örneğin, kemoterapi) gerektirir.
PBK vakalarında tümör evrelemesi, kanserin tedavi ve yönetim stratejilerini belirlemede önemli bir rol oynar. Ancak, bu süreç karmaşık olduğundan ve standart evreleme kriterlerine tam olarak uymadığından, her vakada bireysel değerlendirme ve multidisipliner bir yaklaşım gerektirir.
Resim 3. Kanser köken aldığı organı belirlemek için görüntüleme testleri ve özel patolojik incelemeler yapılmaktadır.
EVRELERE GÖRE TEDAVİ NASIL YAPILIR?
Primeri bilinmeyen kanser (PBK) vakalarında tedavi, hastalığın yayılım derecesine ve hastanın genel sağlık durumuna göre belirlenir. PBK'un belirsiz doğası nedeniyle, tedavi seçenekleri genellikle kişiselleştirilir ve hastalığın karakteristiklerine göre uyarlanır.
Sınırlı Hastalık Durumunda Tedavi
Cerrahi: Eğer tümör sınırlı bir alanda lokalize ise ve cerrahi olarak çıkarılabilirse, cerrahi müdahale önemli bir tedavi seçeneği olabilir.
Radyoterapi: Cerrahiye ek olarak veya cerrahi mümkün değilse, radyoterapi etkilenen bölgeye uygulanabilir.
Hedefe Yönelik Tedaviler/İmmünoterapi: Tümörün moleküler profillemesi, belirli hedefe yönelik tedaviler veya immünoterapi için uygun hedeflerin varlığını gösterebilir.
Yaygın Hastalık Durumunda Tedavi
Kemoterapi: Yaygın hastalık durumunda, sistemik kemoterapi genellikle ana tedavi seçeneğidir. Kemoterapi, tümörün tipine ve histolojik özelliklerine göre belirlenir.
Hedefe Yönelik Tedaviler/İmmünoterapi: Moleküler testler, belirli genetik mutasyonlar veya ekspresyon profilleri açığa çıkarabilir, bu da hedefe yönelik tedavilerin veya immünoterapinin kullanılmasını sağlayabilir.
Palyatif Bakım: Yaygın hastalık durumunda, semptomların yönetimi ve hasta konforunun artırılması için palyatif bakım önem kazanır.
Genel Yaklaşım
Destekleyici Bakım: Kanserin semptomları ve tedavinin yan etkileriyle başa çıkmak için destekleyici bakım önemlidir.
Bireyselleştirilmiş Tedavi Planı: Her PBK hastası için tedavi, hastanın bireysel durumu, tümörün özellikleri ve genel sağlık durumuna göre uyarlanır.
Multidisipliner Yaklaşım: Onkologlar, cerrahlar, radyasyon onkologları, patologlar ve diğer hekimler en uygun tedavi planını geliştirmek için birlikte çalışır.
PBK vakalarında, erken ve etkili tedavi önemlidir, ancak tedavi seçeneklerinin belirlenmesi ve uygulanması, tümörün kökeninin bilinmemesi nedeniyle zorluklar içerebilir. Tedavi planı en son araştırmalara ve mevcut tıbbi uygulamalara dayanarak, her hastanın benzersiz durumuna göre özel olarak hazırlanmalıdır.
TEDAVİDE KULLANILAN SİSTEMİK İLAÇLAR NELERDİR?
Primeri bilinmeyen kanser (PBK) tedavisinde kullanılan tedavi yöntemleri ve ilaçlar, kanserin histolojik karakteristiklerine ve hasta özelliklerine göre değişiklik gösterir. Ancak, PBK tedavisinde sıklıkla başvurulan bazı tedavi seçenekleri şunlardır:
Kemoterapiler
Platin Bazlı İlaçlar: Sisplatin veya karboplatin genellikle PBK tedavisinde kullanılır.
Taksanlar: Dosetaksel veya paklitaksel, genellikle platin bazlı ilaçlarla kombinasyon halinde kullanılır.
Floropirimidinler: 5-Fluorourasil (5-FU) veya kapsetabin, bazen platin bazlı ilaçlarla birlikte kullanılır.
Gemsitabin: Bazı PBK tedavi rejimlerinde yer alabilir.
Etoposid: Özellikle küçük hücreli kanser benzeri PBK vakalarında kullanılabilir.
Akıllı İlaç Tedavileri (Hedefe Yönelik Tedaviler)
Bevasizumab: Vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEGF) inhibitörü.
Erlotinib veya Gefitinib : Epidermal büyüme faktörü reseptörü (EGFR) inhibitörleri.
Trastuzumab: HER2 pozitif tümörlerde kullanılır (nadiren PBK vakalarında bulunabilir).
İmmünoterapiler
Pembrolizumab ve Nivolumab: Programlanmış hücre ölümü protein 1 (PD-1) inhibitörleri.
İpilimumab: Sitotoksik T-lenfosit ilişkili protein 4 (CTLA-4) inhibitörü.
PBK tedavisindeki bu ilaçlar ve tedavi yöntemleri, hastalığın biyolojik özelliklerine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak özenle seçilir. Bu nedenle, her hasta için tedavi planı, kişisel sağlık durumları ve tümörün moleküler profillemesi temel alınarak özelleştirilir. Tedavi seçiminde multidisipliner bir yaklaşım esastır ve onkologlar, patologlar ve diğer hekimler tarafından hastaya en uygun tedavi seçenekleri belirlenir.
İYİLEŞME SONRASI TAKIP NASIL YAPILMALIDIR ?
Primeri bilinmeyen kanser (PBK) tedavisinin ardından iyileşme sürecindeki takip, kanserin doğası gereği dikkatli ve kapsamlı olmalıdır. Bu takip genellikle düzenli tıbbi muayeneler, semptomların izlenmesi ve gerekirse görüntüleme testleri (örneğin, BT, MRI veya PET taramaları) içerir. Hastalar, tedavi sonrası herhangi yeni semptomları veya değişiklikleri hızlı bir şekilde rapor etmelidir. Özellikle, kanserin yayılma potansiyeli göz önünde bulundurulduğunda, yeni ağrılar, kilo kaybı, sürekli yorgunluk gibi belirtiler dikkate alınmalıdır. Hastalar ayrıca, kemoterapi ve radyoterapinin uzun vadeli yan etkileri için de izlenmelidir. Bu yan etkiler; yorgunluk, nöropati, kognitif değişiklikler ve diğer organ fonksiyonlarındaki potansiyel değişiklikler olabilir. Takip planı, hastanın genel sağlık durumu, tedavi tipi ve kanserin özelliklerine bağlı olarak kişiselleştirilir. Ayrıca, psikolojik ve duygusal destek, iyileşme sürecinin önemli bir parçasıdır, çünkü PBK tanısı ve tedavisi önemli stres ve belirsizlik kaynakları olabilir. Hastalar ve aileleri için psikolojik danışmanlık, destek grupları ve diğer kaynaklara erişim teşvik edilmelidir.