Testis Kanseri

21.03.2024

TESTİS KANSERİ TANI VE TEDAVİSİ

Testis kanseri testislerdeki hücrelerin anormal ve kontrolsüz bir şekilde büyümesiyle karakterize bir kanser türüdür. Erkek üreme sisteminin temel bir parçası olan testisler, sperm ve erkek seks hormonları üretir. Testis kanseri genellikle genç ve orta yaş erkeklerde görülür ve en yaygın semptomları arasında testiste şişlik veya yumru, ağrı ya da rahatsızlık hissi bulunur. Erken teşhis edildiğinde testis kanseri genellikle çok yüksek oranda tedavi edilebilir bu da erken tanının önemini vurgular. Tedavi yöntemleri arasında cerrahi, kemoterapi ve radyasyon tedavisi bulunur. Testis kanseri özellikle genç erkekler arasında en yaygın kanser türlerinden biri olduğundan, bu kanser türünün farkındalığının artırılması ve erkeklerin düzenli olarak kendilerini muayene etmeleri önemlidir. Erken belirtileri tanımak ve hızlı bir şekilde tıbbi yardım almak, tedavi başarısını önemli ölçüde artırabilir ve uzun vadeli sağlık sonuçlarını iyileştirebilir.

RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

Testis kanseri için bazı bilinen risk faktörleri vardır, ancak bu faktörlerin her biri kansere yakalanılacağı anlamına gelmez. Testis kanserinin bilinen başlıca risk faktörleri:

Aile Geçmişi: Ailede testis kanseri öyküsü olan kişilerde risk artabilir.

Kişisel Tarih: Daha önce bir testiste kanser geçiren kişilerin diğer testiste de kansere yakalanma riski daha yüksektir.

Yaş: Testis kanseri genellikle 15 ila 35 yaşları arasındaki genç erkeklerde görülür, ancak her yaşta ortaya çıkabilir.

Irk ve Etnik Köken: Kuzey Amerika, Avrupa ve Avustralya'da yaşayan beyaz erkeklerde, Afrika veya Asya kökenli erkeklere göre daha yaygındır.

Anormal Testis Gelişimi: Kriptorşidizm (iniş yapmamış testisler) gibi testislerin normal gelişimindeki anormallikler testis kanseri riskini artırabilir.

HIV Enfeksiyonu/AIDS: HIV pozitif olan erkeklerde testis kanseri riski biraz daha yüksektir.

Vücut Büyüklüğü: Bazı araştırmalar daha uzun boylu erkeklerin testis kanseri riskinin biraz daha yüksek olduğunu göstermiştir.

Doğuştan Anormallikler: İnmemiş testisler, hidrosel (testis torbasında sıvı birikmesi) veya testislerin anormal gelişimi gibi doğuştan anormallikler riski artırabilir.

Çevresel ve Yaşam Tarzı Faktörleri: Bazı çalışmalar belirli kimyasallara maruz kalmanın veya belirli yaşam tarzı seçimlerinin testis kanseri riskini etkileyebileceğini göstermektedir ancak bu ilişkiler net değildir.

Bu faktörler herhangi bir erkeğin testis kanserine yakalanacağı anlamına gelmez, ancak bu risk faktörlerine sahip olanların düzenli sağlık kontrolü yapmaları ve herhangi bir anormal bulguyu doktorlarına bildirmeleri önerilir. Erken teşhis testis kanserinin başarılı bir şekilde tedavi edilmesinde çok önemli bir rol oynar.

Resim 1. Testis kanserinde testiste şişlik, ağrı ve hormon salımına bağlı memelerde büyüme (jinekomasti) görülebilir.

NASIL OLUŞUR?

Testis kanseri, testislerdeki hücrelerin kontrolsüz ve anormal bir şekilde bölünüp çoğalmasıyla başlar, ancak bu sürecin tam mekanizması tam olarak anlaşılmamıştır. Genetik mutasyonlar bu hücre büyümesini tetikleyebilir, bu mutasyonlar hücrelerin normal büyüme ve ölüm döngülerini bozar ve anormal hücrelerin birikmesine yol açar. Testis kanserinin gelişiminde rol oynayan spesifik genetik ve moleküler yollar hala aktif olarak araştırılmaktadır. Bazı durumlarda, erken yaşamda testislerin normal gelişiminde meydana gelen anormallikler (örneğin, iniş yapmamış testisler) kanser riskini artırabilir. Ayrıca, bazı çevresel faktörler ve yaşam tarzı seçimleri de riski etkileyebilir. Genetik yatkınlık da önemli bir faktördür; özellikle ailede testis kanseri öyküsü olan kişilerde daha yüksek risk altındadırlar. Testis kanserinin gelişiminde birden fazla faktörün etkileşimi söz konusudur ve bu etkileşimlerin detayları halen araştırma konusudur. Bu nedenle testis kanseri üzerine yapılan bilimsel çalışmalar, hastalığın daha iyi anlaşılmasına ve etkili tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine katkıda bulunmaya devam etmektedir.

BELİRTİLERİ NELERDİR ?

Testis kanserinin belirtileri ve bulguları çeşitlidir ve erken evrede fark edilmesi, tedavinin başarısı açısından çok önemlidir.

Testis kanserinin yaygın belirtileri:

Testiste Yumuşaklık veya Şişlik: Genellikle kanserin en yaygın belirtisidir. Testiste genellikle ağrısız bir yumru veya şişlik hissedilir.

Testis Boyutu veya Şeklinde Değişiklik: Testisin büyümesi veya şeklinde anormal bir değişiklik saptanabilir.

Ağrı veya Rahatsızlık: Testiste, kasıkta, karın alt kısmında veya skrotumda ağrı veya rahatsızlık hissi olabilir.

Ağrılı veya Ağrısız Testis Büyümesi: Testislerden birinin diğerine göre daha büyük hale gelebilir.

Ağırlık Hissi: Skrotumda ağırlık veya dolgunluk hissi olabilir.

Sıvı Birikimi: Skrotumda aniden sıvı birikmesi görülebilir.

Meme Dokusunda Değişiklikler: Nadiren, testis kanseri hormon dengesini etkileyebilir ve göğüs dokusunda büyüme veya hassasiyet gibi değişikliklere yol açabilir.

Bel Ağrısı: İleri evre testis kanserinde, kanserin yayılması nedeniyle bel ağrısı görülebilir.

Bu belirtilerden herhangi biri görüldüğünde erkeklerin tıbbi değerlendirme için doktora başvurmaları önemlidir. Erken teşhis, testis kanserinin başarılı bir şekilde tedavi edilmesinde hayati bir rol oynar. Bu belirtilerin hepsi mutlaka testis kanserini göstermez ancak bir hekim tarafından değerlendirilmeleri gereklidir.

TANISI NASIL KONULUR?

Testis kanserinin tanısı genellikle birkaç aşamalı bir süreçten geçer. İlk adım, genellikle hastanın kendi kendine fark ettiği veya bir doktorun fiziksel muayenesi sırasında keşfedilen testiste anormal bir yumru veya şişlik bulunmasıdır. Doktor testislerin ve skrotumun fiziksel muayenesini yaparak anormallikleri tespit eder. Eğer kanser şüphesi varsa, ultrasonografi gibi görüntüleme testleri kullanılır. Ultrason, testiste bulunan anormal dokunun daha detaylı bir şekilde incelenmesini sağlar. Tanıyı doğrulamak için genellikle bir kan testi yapılır, bu testte testis kanseri işaretçileri olan alfa-fetoprotein (AFP), beta insan koriyonik gonadotropini (β-hCG) ve laktat dehidrogenaz (LDH) seviyelerine bakılır. Eğer bu testler ve muayene bulguları kanser ihtimalini güçlendirirse, genellikle tanıyı doğrulamak için testisten bir doku örneği alınması veya tüm testisin cerrahi yolla çıkarılması gerekebilir. Bu cerrahi işlem, orşiektomi olarak bilinir ve alınan doku örneği patolojik inceleme için gönderilir. Patoloji sonuçları, kanserin türünü ve derecesini belirlemeye yardımcı olur. Bu testler ve değerlendirmeler, doktorların testis kanserinin varlığını ve evresini belirlemesine, uygun tedavi seçeneklerini planlamasına olanak tanır. Erken teşhis, testis kanseri tedavisinde önemli bir rol oynar ve hastanın sağkalım ve tedavi başarısını büyük ölçüde etkiler.

PATOLOJİK TİPLERİ NELERDİR?

Testis kanseri patolojik özelliklerine göre farklı tiplere ayrılır. Bu türler, kanser hücrelerinin mikroskop altında görünümü ve kanserin köken aldığı hücre türüne göre sınıflandırılır. İşte testis kanserinin en yaygın patolojik tipleri:

Seminomalar: Testis kanserlerinin yaklaşık yarısını oluşturan seminomalar, genellikle daha yavaş büyüyen ve tedaviye daha iyi yanıt veren türlerdendir.

Nonseminomatöz Germ Hücreli Tümörler: Bu türler daha agresif büyüme eğilimi gösterir ve genellikle seminomalardan daha genç yaşta ortaya çıkar. Nonseminomatöz tümörler şu alt tipleri içerir:

Embriyonik Karsinom: Yüksek derecede malign ve agresif bir türdür.

Yolk Sac Tümörü (Endodermal Sinüs Tümörü): Çocuklarda daha yaygındır.

Koryokarsinom: Çok nadir görülen, ancak son derece agresif bir türdür.

Teratom: Farklı doku türlerini içerebilen, değişken davranışlı bir türdür.

Karışık Germ Hücreli Tümörler: Bu türler birden fazla germ hücresi tümör tipini içerir ve çeşitli patolojik özellikler gösterebilir.

Stromal Tümörler: Leydig hücreli tümörler ve Sertoli hücreli tümörler gibi testis stromal hücrelerinden kaynaklanan nadir tümörlerdir.

Testis kanserinin patolojik tipi tedavi seçeneklerinin ve prognozun belirlenmesinde önemli bir rol oynar. Seminomlar genellikle radyasyona daha duyarlı iken, nonseminomatöz germ hücreli tümörler genellikle daha agresif tedavi gerektirir. Bu nedenle, doğru patolojik tanı, uygun tedavi stratejilerinin belirlenmesi için kritik öneme sahiptir. Her türün kendi biyolojik davranışı ve tedaviye yanıtı farklılık gösterir, bu da tedavi planlamasında dikkate alınması gereken önemli bir faktördür. Testis kanseri tanı ve tedavisinde, özellikle bazı biyolojik işaretçilere ve moleküler reseptörlere bakılması önemlidir. Bu işaretçiler, kanserin türünü, evresini ve tedaviye yanıtını belirlemede kritik rol oynar. En yaygın kullanılan işaretçiler arasında Alfa-Fetoprotein (AFP) ve Beta-Human Chorionic Gonadotropin (β-hCG) bulunur. AFP genellikle nonseminomatöz germ hücreli tümörlerde yükselirken, β-hCG hem seminom hem de nonseminomatöz tümörlerde yüksek olabilir. Ayrıca, Laktat Dehidrogenaz (LDH) gibi genel tümör işaretçileri de tümör yükünü ve tedaviye yanıtı değerlendirmede kullanılır. Bazı durumlarda tümörün hücresel proliferasyonunu gösteren Ki-67 gibi işaretçiler de değerlendirilebilir. Bu işaretçilerin düzeyleri, testis kanserinin tanısında, tedavi planlamasında ve hastalığın seyrini izlemede hayati öneme sahiptir. Tedaviye yanıtın değerlendirilmesi ve hastalığın nüksetme potansiyelinin izlenmesinde bu işaretçilerin düzenli olarak kontrol edilmesi gerekir. Bu yaklaşım hastalığın erken evrede tespit edilmesine ve daha etkili bir tedavi planının oluşturulmasına olanak tanır.

Resim 2. Testis kanseri tanısında muayene ve testis ultrasonu kullanılabilir.

TÜMÖR EVRELEMESİ NASIL YAPILIR ?

Testis kanserinde tümör evrelemesi, kanserin ne kadar yayıldığını belirlemek için kullanılan bir süreçtir ve tedavi seçeneklerini ve prognozu değerlendirmede önemlidir. Genellikle TNM (Tümör, Nodal, Metastaz) sistemine göre yapılır:

T - Tümörün Boyutu ve Yerel Yayılımı:

T1: Tümör testisin içinde sınırlıdır.

T2: Tümör testisin ötesine yayılmış, ancak spermatik kordon veya skrotum duvarını aşmamıştır.

T3: Tümör spermatik kordona yayılmıştır.

T4: Tümör skrotum duvarına yayılmıştır.

N - Bölgesel Lenf Düğümleri:

N0: Bölgesel lenf düğümlerinde metastaz yoktur.

N1-3: Lenf düğümlerinde metastazın boyutuna ve sayısına bağlı olarak değişir.

M - Uzak Metastaz:

M0: Uzak metastaz yoktur.

M1: Uzak metastaz vardır, M1a ve M1b alt evrelerine ayrılır (M1a genellikle akciğer metastazını, M1b diğer organ metastazlarını ifade eder).

Serum Tümör Markerları:

Testis kanserinde, serum tümör işaretçileri (AFP, β-hCG, LDH) de evrelemeye dahil edilir. İşaretçilerin seviyeleri, hastalığın agresifliği ve tedaviye yanıtı hakkında bilgi sağlar.

TNM sınıflandırması, tümörün lokal yayılımını, bölgesel lenf düğümlerine ve uzak organlara metastaz yapma durumunu değerlendirir. Ayrıca, görüntüleme testleri (CT, MRI, PET taramaları) ve biyopsi gibi diğer tanı yöntemleri de evrelemeye yardımcı olur. Evreleme, tedavi seçeneklerini (cerrahi, kemoterapi, radyasyon tedavisi) belirlemede ve hastanın genel prognozunu tahmin etmede kullanılır. Erken evre testis kanseri genellikle yüksek tedavi başarısına sahiptir, bu yüzden doğru ve ayrıntılı bir evreleme süreci önem taşır.

EVRELERE GÖRE TEDAVİ NASIL YAPILIR?

Testis kanseri tedavisi, hastalığın evresine göre belirlenir ve her hastaya özgü bir yaklaşım gerektirir.

Testis kanserinin farklı evrelerine göre genel tedavi yöntemleri:

Evre I (Kanser Sadece Testiste)

Radikal Orşiektomi: Etkilenen testisin cerrahi olarak çıkarılması. Bu, tüm evrelerdeki testis kanseri tedavisinin temelini oluşturur.

Aktif İzleme: Cerrahi sonrası kanserin nüksetme belirtisi olmadığı sürece ek tedavi yapılmaz, ancak düzenli takip gerekir.

Radyasyon Tedavisi: Bazı seminoma türlerinde kullanılabilir.

Kemoterapi: Yüksek nüks riski taşıyan nonseminomatöz tümörler için tercih edilebilir.

Evre II (Bölgesel Lenf Düğümlerine Yayılım)

Radikal Orşiektomi ve Kemoterapi: Seminoma ve nonseminoma için ana tedavi yöntemidir.

Radyasyon Tedavisi: Seminomlar için, özellikle lenf düğümlerinde küçük tümör yükü olan durumlarda tercih edilebilir.

Evre III (Uzak Metastaz)

Kemoterapi: İleri evre testis kanseri için ana tedavi seçeneğidir. Çeşitli ilaç kombinasyonları kullanılır.

Cerrahi: Bazı durumlarda kemoterapi sonrası kalan hastalığın cerrahi olarak çıkarılması gerekebilir.

Radyasyon Tedavisi: Bazı seminoma vakalarında veya belirli metastatik lezyonların tedavisinde kullanılabilir.

Tedavi hastalığın tipine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişiklik gösterir. Seminoma ve nonseminoma testis kanserleri farklı tedavi yaklaşımlarına yanıt verebilir. Testis kanseri erken teşhis ve uygun tedavi ile yüksek iyileşme oranlarına sahip bir kanser türüdür. Tedavi sürecinde hasta, düzenli takip ve gerektiğinde ek tedavi seçenekleri ile desteklenir. Erken evre testis kanserinde prognoz genellikle mükemmeldir ve hatta ileri evre hastalıkta bile iyileşme şansı yüksektir.

Resim 3. Testis kanseri tedavisi üroloji, tıbbi onkoloji ve radyasyon onkolojisi hekimleri tarafından multidisipliner ekip olarak planlanır.

TEDAVİDE KULLANILAN İLAÇLAR NELERDİR?

Testis kanserinin tedavisinde kullanılan çeşitli ilaçlar ve tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Bu tedaviler, kanserin türüne ve evresine bağlı olarak değişiklik gösterir. İşte testis kanserinde kullanılan başlıca tedavi türleri ve ilaçlar:

Kemoterapi

BEP (Bleomisin, Etoposid, Sisplatin): En yaygın kullanılan kemoterapi rejimidir.

EP (Etoposid, Sisplatin): Bleomisin'e karşı toleranssızlık durumunda kullanılır.

VIP (Vinblastine, İfosfamide, Sisplatin): Diğer rejimlere yanıt vermeyen durumlar için alternatif bir seçenektir.

TIP (Paklitaksel, İfosfamid, Sisplatin): Diğer tedavilere dirençli vakalar için kullanılır.

Akıllı İlaç Tedavileri (Hedefe Yönelik Tedaviler)

Testis kanseri tedavisinde, spesifik hedefe yönelik ("akıllı") tedaviler yaygın olarak kullanılmaz. Ancak, araştırmalar bu alanda devam etmektedir.

İmmünoterapiler

Pembrolizumab: Bazı ileri evre veya tedaviye dirençli testis kanseri vakalarında araştırılmaktadır.

Nivolumab ve İpilimumab kombinasyonu: Bazı klinik deneylerde test edilmektedir.

Testis kanseri tedavisinde temel yaklaşım genellikle cerrahi ve kemoterapidir. Ancak, kanserin tipine ve hastanın bireysel durumuna bağlı olarak bu tedavilere ek olarak çeşitli tedavi seçenekleri değerlendirilebilir. Tedavi süreci hastanın genel sağlık durumu, kanserin özellikleri ve tedaviye yanıt gibi faktörler göz önünde bulundurularak bireyselleştirilir. Tedavi planı düzenli olarak gözden geçirilir ve gerekirse ayarlamalar yapılır.

İYİLEŞME SONRASI TAKİP NASIL YAPILMALIDIR ?

Testis kanserinden iyileşme sonrası takip hastalığın nüksünü erken tespit etmek ve uzun vadeli sağlık durumunu izlemek için kritik öneme sahiptir. Bu süreç genellikle, cerrahi veya kemoterapi tedavisi sonrasında başlar ve birkaç yıl sürebilir. Takip programı, düzenli fiziksel muayeneler, kan testleri (özellikle tümör işaretçileri olan alfa-fetoprotein (AFP) ve beta insan koryonik gonadotropini (β-hCG) seviyelerinin kontrolü) ve periyodik görüntüleme testleri (örneğin, bilgisayarlı tomografi (CT) taramaları) içerir. İlk birkaç yıl boyunca, bu kontroller genellikle daha sık yapılır, çünkü nüks riski bu dönemde daha yüksektir. Zamanla, hastalık belirtisi göstermeyen hastalar için takip sıklığı azaltılabilir. Ayrıca testis kanseri tedavisinin uzun vadeli yan etkileri, özellikle kardiyovasküler hastalık ve ikinci bir kanser riski gibi, düzenli sağlık kontrolleri ile izlenmelidir. Hasta herhangi bir yeni semptom veya endişe durumunda derhal sağlık hizmeti sağlayıcısına başvurmalıdır. Kapsamlı bir takip programı, hastanın genel sağlığının korunmasına ve yaşam kalitesinin en üst düzeye çıkarılmasına yardımcı olur.