Sarkomlar
21.03.2024
YUMUŞAK DOKU TÜMÖRÜ (SARKOM) TANI VE TEDAVİSİ
Sarkom vücudun bağ dokusu hücrelerinden (kemik, kas, yağ, sinir dokusu ve kan damarları gibi) köken alan bir kanser türüdür. Sarkomlar vücudun hemen her yerinde görülebilir ancak en sık bacaklar, kollar ve gövdede ortaya çıkar. Sarkomlar, kemik sarkomları ve yumuşak doku sarkomları olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Tedavi seçenekleri arasında cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi bulunmakta olup, erken teşhis hayati öneme sahiptir. Sarkomlar diğer kanser türlerine göre daha nadir görülse de, her yaş grubundan insanı etkileyebilir. Hastalığın ciddiyeti ve tedaviye olan yanıtı, sarkomun tipine, büyüklüğüne, yerine ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişebilir. Bu nedenle sarkomun farkındalığının artırılması ve erken teşhisin teşvik edilmesi, hastaların sağ kalım oranlarını artırmada kritik öneme sahiptir.
RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?
Sarkomun oluşum riskini artırabilecek çeşitli faktörler vardır, ancak bu kanser türünün kesin nedeni genellikle bilinmemektedir. Sarkom gelişiminde rol oynayabilecek bazı risk faktörleri şunlardır:
Genetik Durumlar: Bazı genetik hastalıklar, sarkom gelişme riskini artırabilir. Örneğin, Li-Fraumeni sendromu, neurofibromatosis, Gardner sendromu ve retinoblastoma gibi genetik bozukluklar sarkom riskini yükseltebilir.
Radyasyona Maruz Kalma: Özellikle çocukluk çağında radyasyon tedavisi gören kişilerde, ilerleyen yıllarda sarkom gelişme riski artabilir. Ayrıca, yüksek dozda radyasyon maruziyeti (örneğin, nükleer reaktör kazaları sırasında) da riski yükseltebilir.
Kimyasal Maruziyetler: Belirli kimyasallara maruz kalma, özellikle bazı herbisitler ve arsenik, sarkom riskini artırabilir.
Kronik İnflamasyon: Uzun süreli inflamasyon veya kronik yaralar, bazı yumuşak doku sarkomlarının gelişim riskini artırabilir.
Viral Enfeksiyonlar: İnsan immün yetmezlik virüsü (HIV) veya Epstein-Barr virüsü gibi bazı virüsler, sarkom riskini artırabilir.
Yaş ve Cinsiyet: Bazı sarkom türleri belirli yaş gruplarında veya cinsiyetlerde daha yaygındır, ancak bu kanser türü her yaştan insanı etkileyebilir.
Kanser Tedavi Öyküsü: Özellikle bazı kanser tedavileri (kemoterapi ve radyoterapi gibi) geçmişte sarkom riskini artırabilir.
Bu faktörlerin her biri sarkom gelişim riskini artırabilir, ancak çoğu sarkom vakasının spesifik bir nedeni yoktur. Ayrıca bu risk faktörlerinin varlığı sarkom gelişeceği anlamına gelmez; yalnızca riskin biraz daha yüksek olduğunu gösterir. Sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek ve düzenli tıbbi kontroller, riskleri en aza indirgemeye yardımcı olabilir.
Resim 1. Sarkomlar vücutta kas, yağ, damar gibi yumuşak dokulardan gelişen kanserlerdir.
NASIL OLUŞUR ?
Sarkomun gelişim mekanizmaları, genetik ve çevresel faktörlerin karmaşık bir etkileşimiyle ilişkilidir. Sarkomlar vücudun bağ dokusunu oluşturan hücrelerde (kemik, kas, yağ, sinir dokusu, kan damarları gibi) anormal ve kontrolsüz hücre büyümesi ile karakterizedir. Bu anormal büyüme genellikle, hücrelerin DNA'sında meydana gelen mutasyonlar sonucu başlar. Bu mutasyonlar hücre bölünmesini ve ölümünü düzenleyen genlerin işlev bozukluğuna yol açar. Normalde bu genler, hücrelerin düzgün bir şekilde büyümesini, bölünmesini ve zamanında ölmesini sağlar; ancak mutasyonlar bu dengenin bozulmasına ve hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasına sebep olur. Ek olarak, bazı genetik sendromlar ve çevresel faktörler (radyasyon, kimyasal maruziyet gibi) bu mutasyonların oluşumuna katkıda bulunabilir. Sarkom hücreleri, zamanla çevre dokulara yayılarak ve uzak organlara metastaz yaparak hastalığın ilerlemesine neden olur. Her sarkom türü, farklı genetik değişiklikler ve çevresel etkileşimlerle karakterize edilir, bu da tanı ve tedavi süreçlerinde önemli çeşitliliklere yol açar.
BELİRTİLERİ NELERDİR ?
Sarkomun belirtileri, kanserin türüne ve yerleştiği yere göre değişiklik gösterebilir. Ancak, bazı yaygın bulgular şunlardır:
Kitle veya Şişlik: En yaygın belirti, etkilenen bölgede fark edilebilir bir kitle veya şişliktir. Bu kitle genellikle ağrısızdır.
Ağrı: Kitle büyüdükçe sinirlere veya çevre dokulara baskı yapabilir ve ağrıya neden olabilir. Eğer sarkom kemiklerdeyse ağrı genellikle daha belirgindir.
Fonksiyon Kaybı veya Hareket Kısıtlılığı: Eğer sarkom kaslarda veya eklemlerin yakınında ise, hareket kısıtlılığına veya fonksiyon kaybına yol açabilir.
Kemik Kırıkları: Kemik sarkomları, etkilenen kemiklerin zayıflamasına neden olabilir ve bu da beklenmedik veya kolay kırıklara yol açabilir.
Yorgunluk ve Halsizlik: Sarkom dahil pek çok kanser türü, genel yorgunluk ve halsizlik hissine neden olabilir.
Kilo Kaybı: Açıklanamayan kilo kaybı, sarkom da dahil olmak üzere çeşitli kanser türlerinin bir belirtisi olabilir.
Ateş ve Terleme: Özellikle geceleri şiddetlenen ateş ve terleme, bazı sarkom hastalarında görülebilir.
Bu belirtilerden herhangi biri veya birkaçı varsa, özellikle eğer uzun süre devam eder veya kötüleşirse, tıbbi değerlendirme ve tanı için bir sağlık profesyoneline başvurmak önemlidir. Sarkomun erken teşhisi, tedavi başarısını önemli ölçüde artırabilir.
TANISI NASIL KONULUR?
Sarkom tanısı genellikle birden fazla tıbbi test ve prosedürün bir araya gelmesiyle konulur. İlk adım genellikle hastanın şikayetleri ve fiziksel muayenesi ile başlar. Doktor, belirtileri değerlendirir ve anormal kitleler veya şişlikler için vücudu kontrol eder. Şüpheli bir kitle varsa, görüntüleme testleri yapılır; bunlar arasında ultrason, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MRI) ve bazen pozitron emisyon tomografisi (PET) bulunur. Bu görüntüleme yöntemleri, kitlelerin boyutunu, yerini ve çevre dokulara olan etkisini değerlendirmek için kullanılır. Kesin tanı genellikle biyopsi ile yapılır; bu işlemde, şüpheli dokudan küçük bir örnek alınır ve mikroskop altında incelenir. Patolog bu doku örneğini kanserli hücrelerin varlığı ve kanserin tipini belirlemek için inceler. Gerekirse, genetik testler ve diğer laboratuvar çalışmaları da yapılabilir. Bu kapsamlı değerlendirme süreci, sarkomun tipini, evresini ve en uygun tedavi yöntemlerini belirlemek için kritik öneme sahiptir.
PATOLOJİK TİPLERİ NELERDİR?
Sarkom, çok çeşitli histolojik alt tiplere ayrılabilir ve bunlar genellikle iki ana kategori altında toplanır: Kemik sarkomları ve yumuşak doku sarkomları. Her bir tip, farklı hücre tiplerinden kaynaklanır ve benzersiz özelliklere sahiptir.
Bazı yaygın sarkom türleri:
Yumuşak Doku Sarkomları
Liposarkom: Yağ dokusundan kaynaklanır ve genellikle yetişkinlerde görülür.
Leiomyosarkom: Düz kas hücrelerinden gelişir, sıklıkla uterus, mide ve bağırsakta bulunur.
Rabdomyosarkom: İskelet kası hücrelerinden kaynaklanır ve çoğunlukla çocuklarda ve genç yetişkinlerde görülür.
Synovial Sarkom: Genellikle eklemlerin yakınında, özellikle kollar ve bacaklarda ortaya çıkar.
Fibrosarkom: Bağ dokusundan kaynaklanır ve genellikle kemiklerin dışında, yumuşak dokularda bulunur.
Anjiosarkom: Kan ve lenf damarlarından kaynaklanır ve damar yapılarını etkiler.
Kemik Sarkomları
Osteosarkom: En yaygın kemik kanseri türüdür, genellikle uzun kemiklerde (bacaklar, kollar) görülür ve sıklıkla gençlerde ortaya çıkar.
Kondrosarkom: Kıkırdak hücrelerinden gelişir ve genellikle pelvis, uyluk ve omuzlarda bulunur.
Ewing Sarkomu: Genellikle kemiklerde veya kemik yakınındaki yumuşak dokularda bulunur ve çocuklarda ve genç yetişkinlerde daha yaygındır.
Her sarkom türü belirli moleküler ve genetik özelliklerle karakterize edilir ve tanı ve tedavi seçeneklerinin belirlenmesinde önemli rol oynar. Bu türlerin her biri, hastalığın nasıl ilerleyeceği ve nasıl tedavi edileceği açısından farklılık gösterir. Bu nedenle, sarkom tanısı konan hastaların, hastalıklarının spesifik türüne ve evresine uygun olarak özelleştirilmiş tedavi planlarına ihtiyaçları vardır.
Sarkom tedavisinde, hastalığın doğru şekilde karakterize edilmesi ve etkili bir tedavi planının oluşturulması için çeşitli reseptörlerin ve moleküler markörlerin incelenmesi önem taşır. Bu inceleme, genellikle biyopsi örneklerinin patolojik analizi sırasında yapılır. Özellikle yumuşak doku sarkomlarında hormon reseptörleri (örneğin, östrojen ve progesteron reseptörleri), HER2/neu reseptörü ve bazı sarkom alt tiplerinde MDM2 ve CDK4 gibi genetik mutasyonlar veya amplifikasyonlar incelenir. Ayrıca bazı sarkom türlerinde PD-L1 ekspresyonu ve diğer immünohistokimyasal markerler, immünoterapinin etkinliğini değerlendirmede kullanılır. Genetik testler spesifik genetik translokasyonları ve mutasyonları tespit etmek için de yapılır; bu, özellikle Ewing sarkomu ve alveolar yumuşak doku sarkomu gibi türlerde önemlidir. Bu moleküler profillemenin amacı, hastalığın daha iyi anlaşılması, hastalar için en uygun tedavi stratejilerinin belirlenmesi ve potansiyel olarak hedefe yönelik terapilerin kullanımıdır. Sarkomun moleküler karakterizasyonu, kişiselleştirilmiş kanser tedavisinin bir parçası olarak giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Bu yaklaşım hastaların prognozunu iyileştirmeye ve tedavi yanıtlarını optimize etmeye yardımcı olabilir.
Resim 2. Sarkom tanısı görüntüleme testleri ve biyopsi ile konulur
TÜMÖR EVRELEMESİ NASIL YAPILIR ?
Sarkomda tümör evrelemesi, hastalığın yaygınlığını ve ciddiyetini belirlemek için kullanılan bir süreçtir. Bu süreç tümörün boyutu, yerel yayılımı, lenf nodlarına yayılımı ve metastaz (tümörün vücudun diğer bölgelerine yayılması) durumunu değerlendirir. Sarkom evrelemesinde genellikle aşağıdaki adımlar izlenir:
Tümörün Boyutu ve Yeri (T): Evreleme tümörün ne kadar büyük olduğunu ve nerede bulunduğunu belirler. Bu bilgi genellikle MR, CT veya PET taraması gibi görüntüleme testleri ile elde edilir.
Lenf Nodlarına Yayılım (N): Sarkomun lenf nodlarına yayılıp yayılmadığı incelenir. Bazı sarkom türlerinde lenf nodlarına yayılım daha sık görülür.
Metastaz (M): Tümörün vücudun diğer bölgelerine, özellikle akciğerlere, karaciğere veya diğer kemiklere yayılıp yayılmadığını belirlemek için çeşitli testler kullanılır.
Histolojik Derece: Tümörün mikroskobik incelemesi, hücrelerin ne kadar anormal olduğunu ve ne kadar hızlı bölündüğünü belirler. Yüksek dereceli (daha agresif) tümörler genellikle daha kötü bir prognoza sahiptir.
TNM Sistemi: Tümör (T), Lenf Nodları (N) ve Metastaz (M) durumuna dayanarak, TNM sınıflandırma sistemi kullanılarak tümör evrelendirilir. Bu sistem, tümörün evresini I'den IV'e kadar bir dizi kategoriye ayırır, burada I en az yayılmış ve IV en fazla yayılmış durumu temsil eder.
AJCC Evreleme Sistemi: Amerikan Kanser Derneği (American Joint Committee on Cancer - AJCC) tarafından geliştirilen bu sistem, TNM değerlerini, tümörün histolojik derecesini ve bazen tümörün yerini dikkate alarak, sarkomu evre I'den IV'e kadar sınıflandırır.
Bu evreleme süreci, sarkomun tedavi planlamasında ve prognozun değerlendirilmesinde hayati öneme sahiptir. Evre I genellikle daha iyi bir prognoz sunarken, evre IV daha ileri ve genellikle tedavisi daha zor bir kanseri gösterir. Evreleme ayrıca klinik çalışmalara katılım kararlarında ve hasta bakımı ile ilgili diğer kararlarda da önemli bir rol oynar.
EVRELERE GÖRE TEDAVİ NASIL YAPILIR?
Sarkomun tedavisi, hastalığın evresine, türüne, yerine, hastanın genel sağlık durumuna ve diğer faktörlere göre belirlenir. Sarkomun farklı evreleri için genel tedavi yaklaşımları şunlardır:
Evre I (Erken Evre)
Cerrahi: Erken evre sarkomların tedavisinde ana yöntem cerrahidir. Amacı tümörü ve çevresindeki sağlıklı dokuyu bir miktar da olsa çıkarmaktır.
Radyoterapi: Bazı durumlarda cerrahiye ek olarak veya cerrahi mümkün değilse radyoterapi kullanılabilir.
Kemoterapi: Bazı yüksek dereceli tümörlerde, cerrahi öncesi veya sonrası kemoterapi uygulanabilir.
Evre II ve Evre III (Lokal İleri Evreler)
Cerrahi: Bu evrelerdeki tümörler genellikle daha büyüktür veya daha agresif özelliklere sahiptir. Cerrahi, tümörün tamamının çıkarılması için kullanılır.
Radyoterapi ve Kemoterapi: Bu evrelerde sıklıkla cerrahiye ek olarak radyoterapi ve/veya kemoterapi uygulanır. Bu tedaviler cerrahi öncesi (neoadjuvant) veya sonrası (adjuvan) olarak verilebilir.
Evre IV (Metastatik Sarkom)
Metastaz Tedavisi: Metastatik sarkom tedavisinde, kanserin yayıldığı organlara yönelik özel tedaviler uygulanabilir.
Sistemik Tedavi: Kemoterapi, hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapi gibi sistemik tedaviler, kanserin vücuttaki diğer bölgelerine yayılmasını kontrol altına almak için kullanılır.
Destekleyici Bakım: Ayrıca, hastaların yaşam kalitesini iyileştirmek ve semptomları hafifletmek için destekleyici bakım tedavileri de önemlidir.
Her evrede tedavi planı kişiselleştirilir ve hastanın özel durumuna, sarkomun tipine ve diğer sağlık faktörlerine göre ayarlanır. Yenilikçi tedavi yaklaşımları ve klinik çalışmalar, özellikle ileri evre sarkomlar için yeni tedavi seçenekleri sunabilir. Hastaların tedavi planları, multidisipliner bir ekip tarafından değerlendirilmeli ve hastanın ihtiyaçlarına en uygun tedavi seçenekleri belirlenmelidir.
Resim 3. Sarkom tedavi süresinde cerrahi, radyoterapi, kemoterapi ve akıllı ilaçlar kullanılabilir.
TEDAVİDE KULLANILAN SİSTEMİK İLAÇLAR NELERDİR?
Sarkom tedavisinde kullanılan ilaçlar ve tedavi yöntemleri, sarkomun türüne, evresine ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişebilir.
Sarkomda kullanılan bazı yaygın tedavi yöntemleri ve ilaçlar:
Kemoterapi İlaçları
Doksorubisin (Adriamisin)
İfosfamide
Etoposide
Sisplatin ve Karboplatin
Vinkristin
Siklofosfamid
Daktinomisin
Gemsitabin
Akıllı İlaç Tedavileri (Hedefe Yönelik Terapiler)
İmatinib: Özellikle gastrointestinal stromal tümörler (GİST) için kullanılır.
Sunitinib
Pazopanib
Trabektedin: Özellikle liposarkom ve leiomyosarkom için kullanılır.
Olaratumab: Doksorubisin ile kombine edildiğinde kullanılır.
İmmünoterapiler
Nivolumab
Pembrolizumab
İpilimumab: Genellikle nivolumab ile birlikte kullanılır.
Bu ilaçların her biri, sarkomun belirli türleri ve özellikleri için uygun olabilir. Ayrıca, bu tedavilerin yan etkileri, etkililiği ve hastanın özel durumuna uygunluğu dikkatlice değerlendirilmelidir. Tedavi seçimleri genellikle onkoloji uzmanları tarafından yapılan kapsamlı bir değerlendirmenin ardından belirlenir ve modern kanser tedavisinde kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımları giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Bu ilaçların kullanımı ve kombinasyonları hakkında karar vermek için multidisipliner bir yaklaşım ve hastanın durumuna özgü bir değerlendirme gereklidir.
İYİLEŞME SONRASI TAKİP NASIL YAPILMALIDIR ?
Sarkom tedavisinin tamamlanmasından sonra, hastanın nüksetme veya metastaz riskini azaltmak ve genel sağlık durumunu izlemek amacıyla düzenli takip önemlidir. İyileşme sonrası takip genellikle, hastanın başlangıçta tanı aldığı sarkom türüne ve tedaviye verdiği yanıta göre özelleştirilir. Bu takip genellikle ilk birkaç yıl boyunca daha sık yapılır, çünkü nüks riski bu dönemde daha yüksektir. Takip süreci düzenli fiziksel muayeneler, laboratuvar testleri ve gerektiğinde görüntüleme testleri (MRI, CT gibi) içerir. Bu testler kanserin tekrarlayıp tekrarlamadığını veya başka bir bölgeye yayılıp yayılmadığını kontrol etmek için yapılır. Ayrıca, hastaların yaşam kalitesini iyileştirmeye ve tedavinin uzun vadeli yan etkilerini yönetmeye yönelik destekleyici bakım ve rehabilitasyon da önemlidir. Psikolojik destek, fiziksel terapi ve beslenme danışmanlığı gibi hizmetler, iyileşme sürecinin bir parçası olabilir. Hastaların, herhangi bir yeni semptom veya endişe durumunda derhal doktorlarına başvurmaları gereklidir. Bu kapsamlı takip ve destek, hastaların hem fiziksel hem de duygusal iyileşmelerini optimize etmeye yardımcı olur ve nüksetme veya diğer sağlık sorunlarının erken saptanmasını sağlar.