Over (Yumurtalık) Kanseri
21.03.2024
OVER KANSERİ TANI VE TEDAVİSİ
Over kanseri kadınlarda overlerde (yumurtalıklarda) başlayan bir kanser türüdür. Over kanseri erken evrelerde genellikle belirti vermez, bu yüzden teşhis konulması zor olabilir. Belirtiler ortaya çıktığında karın bölgesinde şişkinlik, sindirim sorunları, hızlı kilo kaybı ve pelvik ağrı gibi semptomlar görülebilir. Over kanseri özellikle ileri evrelerde tedavi edilmezse oldukça tehlikeli olabilir. Düzenli jinekolojik muayeneler ve risk faktörlerine karşı bilinçli olmak, bu kanserin erken teşhisinde kritik öneme sahiptir. Erken teşhis edildiğinde, cerrahi ve kemoterapi gibi tedavi yöntemleriyle başarılı sonuçlar alınabilir. Bu nedenle over kanseri konusunda farkındalık yaratmak ve düzenli sağlık kontrollerini ihmal etmemek büyük önem taşımaktadır.
RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?
Over kanseri risk faktörleri bu kanser türünün gelişme olasılığını artırabilecek çeşitli etmenleri içerir. Bu risk faktörlerinin her biri, kanser gelişimi için kesin bir sebep olmasa da, bunların varlığı riski artırabilir.
Over kanserinin bilinen risk faktörleri şunlardır:
Yaş: Over kanseri genellikle 50 yaş ve üzerindeki kadınlarda daha sık görülür, ancak her yaşta ortaya çıkabilir.
Genetik Faktörler: Ailede over, meme, rahim veya kolon kanseri öyküsü bulunması riski artırabilir. Özellikle BRCA1 ve BRCA2 gen mutasyonları over kanseri riskini önemli ölçüde artırır.
Kanser Geçmişi: Meme kanseri veya diğer jinekolojik kanserler geçmişi olan kadınlarda over kanseri riski daha yüksektir.
Üreme Tarihi: Erken adet başlangıcı (12 yaşından önce) ve/veya geç menopoz (51 yaşından sonra) over kanseri riskini artırabilir.
Doğum Yapmama veya Geç Yaşta İlk Doğum: Hiç doğum yapmamış olmak veya ilk doğumu 30 yaşından sonra yapmak riski artırabilir.
Hormon Tedavisi: Menopoz sonrası hormon replasman tedavisi (özellikle sadece östrojen içeren tedaviler) over kanseri riskini artırabilir.
Kısırlık ve Kısırlık Tedavileri: Kısırlık veya kısırlık tedavileri geçiren kadınlarda risk biraz daha yüksek olabilir.
Endometriozis: Endometriozis hastalığı olan kadınlarda over kanseri riski artabilir.
Obezite ve Yaşam Tarzı Faktörleri: Yüksek vücut kitle indeksi ve sağlıksız yaşam tarzı seçimleri, over kanseri riskini etkileyebilir.
Bir veya birden fazla risk faktörüne sahip olmak, mutlaka over kanseri gelişeceği anlamına gelmez. Bu risk faktörlerinin farkında olmak ve düzenli sağlık kontrolleri yaptırmak, erken teşhis ve tedavi için önemlidir. Risk faktörlerine sahip kişilerin, doktorlarıyla bu riskleri ve olası tarama yöntemlerini konuşmaları önerilir.
Resim 1. Over kanseri sinsi şekilde gelişebilir ve karında şişlik, sindirim bozuklukları ve karın ağrısı şeklinde kendisini gösterebilir.
NASIL OLUŞUR?
Over kanseri yumurtalıklardaki hücrelerin kontrolsüz ve anormal bir şekilde çoğalmasıyla gelişir. Bu süreç genellikle DNA hasarı veya genetik mutasyonlar sonucu başlar. DNA'daki bu değişiklikler, hücrelerin normal büyüme ve ölüm süreçlerini bozar, bu da hücrelerin kontrolsüz bir şekilde bölünmeye ve çoğalmaya başlamasına yol açar. Over kanseri genellikle yumurtalıkların epitelyal hücrelerinde (yumurtalıkların dış yüzeyini kaplayan hücreler) başlar, ancak bazen yumurtalıkların diğer hücre türlerinden de kaynaklanabilir. BRCA1 ve BRCA2 gen mutasyonları gibi bazı genetik faktörler, over kanseri gelişme riskini artırır. Bu kanser türü yumurtalıklardan başlayarak karın boşluğuna ve diğer organlara yayılabilir. Erken evrelerde genellikle semptom vermezken, ilerledikçe karın şişliği, ağrı ve sindirim sorunları gibi belirtilere yol açabilir. Over kanserinin gelişimi karmaşık bir süreçtir ve birçok farklı faktörün etkileşimiyle ilerler. Bu yüzden düzenli taramalar ve risk faktörlerinin farkında olmak, erken teşhis için kritik önem taşır.
BELİRTİLERİ NELERDİR ?
Over kanseri özellikle erken evrelerde sıklıkla belirti vermez, ancak ilerleyen dönemlerde bazı bulgular ortaya çıkabilir. Bu belirtiler her ne kadar spesifik olmasa da, şüphelenildiğinde doktora başvurulması önemlidir.
Over kanserinin yaygın belirtileri şunlardır:
Karın Bölgesinde Şişlik veya Dolgunluk Hissi: Kanserin büyümesiyle birlikte karın bölgesinde şişkinlik veya dolgunluk hissedilebilir.
Pelvik veya Karın Ağrısı: Over kanseri sıklıkla pelvik bölgede veya alt karın bölgesinde ağrıya neden olur.
Sindirim Sorunları: İştah kaybı, mide bulantısı, gaz veya kabızlık gibi sindirim sorunları yaşanabilir.
Sık İdrara Çıkma İhtiyacı: Over kanseri, idrar kesesi üzerinde baskı yaparak sık idrara çıkma ihtiyacına sebep olabilir.
Hızlı Kiloyu Kaybı veya Alımı: Ani kilo kaybı veya kilo alımı olabilir.
Menstrüasyon Düzensizlikleri: Menstrual döngülerde değişiklikler veya anormal kanamalar gözlenebilir.
Yorgunluk: Genel bir halsizlik ve yorgunluk hissi yaygındır.
Bu belirtilerin her biri başka sağlık sorunlarından kaynaklanabilir, bu yüzden bu belirtilerin varlığı mutlaka over kanseri olduğu anlamına gelmez. Ancak bu belirtilerden herhangi biri uzun süre devam ederse veya şiddetlenirse, bir sağlık profesyoneline danışmak önemlidir. Erken teşhis, over kanserinin tedavisinde büyük bir fark yaratabilir.
TANISI NASIL KONULUR?
Over kanserinin tanısı genellikle bir dizi test ve prosedürle konulur. Şüpheli belirtiler gösteren bir hastada, ilk adım genellikle detaylı bir tıbbi geçmişin alınması ve fiziksel muayenedir, bu muayene sırasında doktor karın bölgesinde kitle veya anormal sıvı birikimi olup olmadığını kontrol eder. Pelvik muayene, ultrason ve CA-125 adı verilen bir kan testi sıklıkla kullanılan tanı yöntemleridir. Pelvik ultrason, yumurtalıkların yapısını ve olası kitleleri görmek için kullanılır. CA-125 testi, kanserle ilişkilendirilen bir proteinin kan seviyelerini ölçer, ancak bu test her zaman kesin sonuçlar vermez ve diğer durumlarda da yüksek olabilir. Eğer bu testler kanser şüphesini güçlendirirse, kesin tanı için genellikle laparoskopi veya laparotomi adı verilen cerrahi prosedürler yapılır. Bu işlemler sırasında doktor, karın bölgesindeki doku örneklerini alabilir ve mikroskop altında inceleyerek kanser hücrelerinin varlığını doğrulayabilir. Görüntüleme testleri (CT, MRI) da kanserin yayılımını ve evresini belirlemek için kullanılabilir. Over kanserinin tanısı, bu test ve prosedürlerin sonuçlarına dayanarak, multidisipliner bir yaklaşımla konur ve her hastanın durumu özel olarak değerlendirilir.
PATOLOJİK TİPLERİ NELERDİR?
Over kanseri, başlangıç noktasına ve hücresel yapısına göre birkaç farklı patolojik tipe ayrılır. Bu tipler, kanserin tedavi ve prognozunu etkileyebilir. Over kanserinin ana patolojik tipleri şunlardır:
Epitelyal Tümörler: Over kanserlerinin yaklaşık %90'ını oluşturur. Bu tümörler, yumurtalıkların dış yüzeyini kaplayan epitelyal hücrelerden kaynaklanır. Epitelyal over kanserleri kendi içinde seröz, müköz, endometrioid ve berrak hücreli tümörler gibi alt tiplere ayrılır.
Germ Hücreli Tümörler: Bu tümörler yumurtalıkların yumurta üreten germ hücrelerinden kaynaklanır ve genellikle daha genç kadınlarda görülür. En yaygın germ hücreli tümör türleri disgerminomlar ve non-disgerminomatöz germ hücreli tümörlerdir.
Stromal Tümörler: Yumurtalıkların destekleyici dokularından (stroma) kaynaklanır ve over kanserlerinin küçük bir yüzdesini oluşturur. Bu tümörler genellikle hormon üretir ve granüloza hücre tümörleri, teka hücre tümörleri ve Sertoli-Leydig hücre tümörleri gibi tiplere ayrılır.
Metastatik Tümörler: Yumurtalıklara diğer organlardan yayılan kanserlerdir. Örneğin, mide kanserinin (Krukenberg tümörü olarak bilinir) veya meme kanserinin yumurtalıklara metastaz yapması mümkündür.
Her tip over kanseri, farklı biyolojik davranışlar gösterir ve farklı tedavi yöntemlerine yanıt verir. Bu yüzden doğru tanı ve uygun tedavi planının belirlenmesi için patolojik tipin net olarak anlaşılması önemlidir. Patolojik tanı, genellikle cerrahi müdahale ile alınan doku örneklerinin mikroskop altında incelenmesiyle konur.
Over kanserinde hastalığın tedavisinde ve prognozunda önemli rol oynayan çeşitli reseptörler ve moleküler markırlar incelenir. Bu reseptörlerin varlığı veya yokluğu, kanserin belirli tedavilere ne derece yanıt vereceğini belirlemeye yardımcı olur. En önemli reseptörler arasında östrojen ve progesteron reseptörleri (ER ve PR) bulunur; bu reseptörlerin varlığı, hormon tedavisine yanıt verebileceği anlamına gelebilir. Ayrıca, CA-125 seviyeleri, kanserin yayılma durumunu izlemek ve tedavi yanıtını değerlendirmek için kullanılır. Ki-67, tümörün büyüme hızını ve agresifliğini gösterirken, p53 tümör supresör geni mutasyonları ve BRCA1/BRCA2 gen mutasyonları, kanserin biyolojik davranışını etkileyebilir. PI3K/AKT/mTOR yolunun bileşenlerindeki değişiklikler ve mikrosatellit instabilitesi (MSI) gibi diğer moleküler markırlar da, immünoterapi gibi spesifik tedavilere yanıtı öngörebilir. Bu reseptörler ve markırların analizi, over kanseri tedavisinde kişiselleştirilmiş yaklaşımların geliştirilmesine olanak tanır ve her hastanın özel durumuna uygun tedavi planlarının oluşturulmasında kritik bir rol oynar.
Resim 2. Over kanseri tedavisi hastalığın evresine göre cerrahi, kemoterapi ve akıllı ilaç tedavileri ile yapılır.
TÜMÖR EVRELEMESİ NASIL YAPILIR ?
Over kanserinde tümör evrelemesi, hastalığın yayılım derecesini ve vücutta ne kadar ilerlediğini belirlemek için yapılır. Bu evreleme, tedavi planlaması ve prognoz tahmini için çok önemlidir. Over kanseri genellikle FIGO (Uluslararası Jinekolojik Kanserler Federasyonu) tarafından belirlenen bir sistem kullanılarak evrelenir. Bu evreleme sistemi şu şekildedir:
Evre I: Kanser sadece yumurtalıklarda sınırlıdır.
Evre IA: Kanser tek bir yumurtalıkta ve kapsül bütünlüğü bozulmamıştır.
Evre IB: Kanser her iki yumurtalıkta da vardır, ancak kapsüller bütündür.
Evre IC: Kanser bir veya her iki yumurtalıkta vardır ve kapsül bozulmuştur veya cerrahi sırasında tümör hücreleri karın boşluğuna yayılmıştır.
Evre II: Kanser pelvik bölgede diğer dokulara yayılmıştır.
Evre IIA: Kanser uterus ve/veya fallop tüplerine yayılmıştır.
Evre IIB: Kanser diğer pelvik dokulara yayılmıştır.
Evre III: Kanser karın boşluğunun alt kısmının dışına yayılmış, ancak karaciğerin içine nüfuz etmemiştir.
Evre IIIA: Mikroskopik olarak kanıtlanmış karın boşluğu dışı yayılım.
Evre IIIB: Makroskopik olarak 2 cm'den küçük karın dışı tümörler.
Evre IIIC: 2 cm'den büyük karın dışı tümörler ve/veya lenf nodlarına yayılım.
Evre IV: Kanser karaciğerin içine veya vücudun diğer uzak bölgelerine yayılmıştır.
Evre IVA: Kanser sıvısı akciğer zarında (plevra sıvısı) kanser hücreleri içerir.
Evre IVB: Kanser karaciğere veya vücudun diğer uzak bölgelerine yayılmıştır.
Bu evreleme, genellikle cerrahi müdahale ile alınan örneklerin patolojik incelemesi, bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonans görüntüleme (MRI) gibi görüntüleme teknikleri ve gerekirse biyopsi ile desteklenir. Evreleme sonuçları, tedavi seçeneklerinin belirlenmesinde ve hastanın prognozunun değerlendirilmesinde kullanılır. Her evre kanserin yayılımını ve şiddetini belirten farklı özellikler gösterir ve buna göre tedavi stratejileri belirlenir.
EVRELERE GÖRE TEDAVİ NASIL YAPILIR?
Over kanserinde tedavi, kanserin evresine, hastanın genel sağlık durumuna ve diğer bireysel faktörlere bağlı olarak değişir. Aşağıda, over kanserinin evrelerine göre genel tedavi yaklaşımlarını özetleyeceğim:
Evre I (Erken Evre):
Cerrahi: Evre I over kanseri genellikle cerrahi ile tedavi edilir. Ameliyat, kanserli yumurtalığın (ooferektomi) veya her iki yumurtalığın (bilateral ooferektomi), rahmin (histerektomi) ve çevredeki kanserli dokunun çıkarılmasını içerebilir.
Kemoterapi: Bazı durumlarda, özellikle kanser yüksek dereceli veya cerrahi sırasında kapsül yırtılması gibi komplikasyonlar varsa, ameliyattan sonra kemoterapi önerilebilir.
Evre II ve III (Lokal İleri Evre):
Cerrahi: Evre II ve III'te cerrahi tümörün mümkün olduğunca çıkarmayı (debulking cerrahisi) amaçlar. Cerrahi sonrası kalan mikroskopik hastalığın tedavisi için kemoterapi önerilir.
Kemoterapi: Cerrahi sonrası kemoterapi, kanserin geri dönüşünü önlemeye veya geciktirmeye yardımcı olur. İntraperitoneal kemoterapi, bazı durumlarda karın içine doğrudan ilaç uygulanmasını içerebilir.
Evre IV (Metastatik Evre):
Cerrahi: Evre IV kanserde cerrahi semptomları hafifletmeye yönelik olabilir (palyatif cerrahi).
Kemoterapi: Sistemik kemoterapi, kanserin vücuttaki diğer bölgelerine yayılmasını kontrol altına almayı amaçlar.
Hedefe Yönelik Tedaviler ve İmmünoterapi: Bazı hastalar genetik mutasyonlara (örneğin, BRCA mutasyonları) veya tümörün moleküler özelliklerine bağlı olarak hedefe yönelik tedaviler veya immünoterapi alabilir.
Tüm evrelerde tedaviye yanıt ve hastanın durumu düzenli olarak değerlendirilir. Tedavi planları, hastanın ihtiyaçlarına ve tercihlerine göre kişiselleştirilir. Ayrıca, hastaların yaşam kalitesini artırmak ve tedavi yan etkilerini yönetmek için destekleyici bakım ve palyatif bakım hizmetleri de sunulabilir. Over kanseri tedavisinde son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedilmiş olup, moleküler hedefli tedaviler ve immünoterapi gibi yeni tedavi seçenekleri araştırılmaktadır. Hastaların tedavi seçeneklerini, riskleri ve faydalarını doktorlarıyla detaylıca görüşmeleri önemlidir.
Resim 3. Over kanseri tedavisi jinekoonkoloji ve tıbbi onkoloji doktorlarınından oluşan multidisipliner bir ekiple yönetilir.
TEDAVİDE KULLANILAN İLAÇLAR NELERDİR?
Over kanserinde kullanılan tedavi yöntemleri arasında kemoterapi, hormonal ilaçlar, hedefe yönelik tedaviler (akıllı ilaçlar) ve immünoterapiler bulunur. Bu tedavi seçenekleri, kanserin türüne, evresine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişir. İşte over kanserinde kullanılan başlıca tedavi yöntemleri:
Kemoterapi İlaçları:
Platin Bazlı Ajanlar: Sisplatin, karboplatin.
Taksanlar: Paklitaksel, dosetaksel.
Antimetabolitler: Gemsitabine.
Topoizomeraz İnhibitörleri: Topotekan, irinotekan
Antrasiklinler: Doksorubisin, Liposomal doksorubisin
Hormonal Tedaviler:
Aromataz İnhibitörleri: letrozol, anastrozol.
Gonadotropin Salgılatıcı Hormon (GnRH) Analogları: goserelin, leuprolide.
Hedefe Yönelik Tedaviler (Akıllı İlaçlar):
PARP İnhibitörleri: Olaparib, niraparib, rucaparib. Özellikle BRCA mutasyonu olan hastalarda kullanılır.
Anjiogenez İnhibitörleri: Bevasizumab.
PI3K/AKT/mTOR Yolunu Hedefleyen İlaçlar: Everolimus.
İmmünoterapiler:
PD-1/PD-L1 İnhibitörleri: Örneğin, pembrolizumab, nivolumab.
CTLA-4 İnhibitörleri: Örneğin, ipilimumab.
Bu tedavi yöntemleri, hastalığın özelliklerine ve hastanın sağlık durumuna bağlı olarak tek başına veya birleşik olarak kullanılabilir. Tedavi planı hastanın ihtiyaçlarına göre özelleştirilir ve genellikle multidisipliner bir ekip tarafından yönetilir. Ayrıca yeni tedavi seçenekleri ve klinik araştırmalar, over kanseri tedavisinde sürekli olarak gelişmektedir. Hastaların, tedavi seçenekleri ve olası yan etkiler hakkında doktorlarıyla açık bir iletişim içinde olmaları önemlidir.
İYİLEŞME SONRASI TAKIP NASIL YAPILMALIDIR ?
Over kanseri tedavisinden sonra iyileşme sürecinde hastaların düzenli takibi son derece önemlidir çünkü kanserin nüksetmesini erken saptamak ve yaşam kalitesini artırmak için kritik bir adımdır. Takip genellikle hastanın tedaviye yanıtını, olası yan etkileri ve genel sağlık durumunu değerlendirmek amacıyla yapılır. Bu süreç, genellikle 3-6 ayda bir yapılan düzenli fiziksel muayeneler, pelvik muayeneler ve CA-125 gibi tümör belirteçlerinin kan testlerini içerir. Görüntüleme testleri (örneğin, bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans görüntüleme) hastanın durumuna ve tedaviye yanıtına bağlı olarak belirli aralıklarla tekrarlanabilir. Tedavi sonrası takip, ayrıca psikolojik destek, beslenme danışmanlığı ve rehabilitasyon programları gibi destekleyici bakım hizmetlerini de kapsayabilir. Hastaların herhangi bir yeni semptom veya endişe durumunda derhal sağlık uzmanlarına başvurmaları önerilir. Hastaların düzenli takip programlarına uyumları, olası nüksü erken fark etmek ve uygun müdahaleleri zamanında yapabilmek için hayati öneme sahiptir. Tedavi sonrası takip planları hastanın bireysel ihtiyaçlarına göre özelleştirilir ve hastanın sağlık durumuna göre ayarlanabilir.