Orofarenks Kanseri
21.03.2024
OROFARENKS KANSERİ TANI VE TEDAVİSİ
Orofarenks kanseri ağız boşluğunun arka tarafında, yutak (orofarenks) bölgesinde gelişen bir kanser türüdür. Orofarenks dil kökü, bademcikler, yumuşak damak ve boğazın arka kısmını içerir. Bu tür kanser, genellikle HPV (Human Papillomavirus) adı verilen bir virüsün neden olduğu enfeksiyonlarla ilişkilendirilir. HPV ile ilişkili orofarenks kanseri genç ve sağlıklı bireylerde daha sık görülür ve genellikle daha iyi bir prognoza sahiptir. Ancak HPV dışı orofarenks kanseri de mevcuttur ve farklı bir etyolojiye sahip olabilir. Orofarenks kanseri erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilir, ancak ilerlemiş evrelerde teşhis edildiğinde tedavi zorlaşabilir ve daha ciddi sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle düzenli sağlık kontrolleri ve aşılar gibi koruyucu önlemler, orofarenks kanserinin riskini azaltmada önemlidir. Orofarenks kanseri semptomlarına dikkat edilmesi gereken bir kanser türüdür ve erken teşhis ve tedavi, hastaların yaşam kalitesini artırabilir ve sağkalım şanslarını iyileştirebilir.
RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?
Orofarenks kanserinin gelişiminde etkili olan risk faktörleri şunlar olabilir:
HPV Enfeksiyonu (Human Papillomavirus): HPV özellikle HPV tip 16 ve 18 gibi yüksek riskli türleri, orofarenks kanserinin ana nedenlerinden biridir. Cinsel yolla bulaşabilen bu virüs, ağız ve boğaz mukozasına enfekte olabilir.
Sigara ve Tütün Ürünleri: Sigara içmek veya tütün ürünleri kullanmak, ağız ve boğaz kanserleri riskini artırabilir. Sigara içen HPV pozitif kişilerin riski daha da yükselebilir.
Aşırı Alkol Kullanımı: Aşırı alkol tüketimi, orofarenks kanseri riskini artırabilir. Alkol ve sigara içimi bir araya geldiğinde risk daha da yükselir.
Cinsel İlişki Davranışları: Birden fazla cinsel partneri olan veya cinsel olarak aktif kişilerin HPV enfeksiyonu riski daha yüksektir.
Yaş: Orofarenks kanseri, genellikle 40 yaşın üzerindeki bireylerde daha sık görülür.
Erkek Cinsiyet: Erkeklerde kadınlara göre orofarenks kanseri riskinin daha yüksek olduğu bilinmektedir.
Genetik Faktörler: Ailesel kanser öyküsü veya belirli genetik faktörler riski artırabilir.
Bağışıklık Sistemi Zayıflığı: Bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler HPV enfeksiyonlarına karşı daha savunmasız olabilirler.
Ağız Hijyeni ve Diş Sorunları: Kötü ağız hijyeni veya diş eti sorunları, ağız içi yaraların uzun süreli varlığını destekleyebilir ve kanser riskini artırabilir.
Asbest ve Toz Maruziyeti: Mesleki maruziyet özellikle asbest ve toz gibi zararlı maddelere, orofarenks kanseri riskini artırabilir.
Bu risk faktörleri orofarenks kanseri gelişimini etkileyebilir, ancak herkesin kanser geliştirme riski farklıdır. Özellikle HPV enfeksiyonunun orofarenks kanseri ile ilişkili olması, bu kanserin gelişimini daha da karmaşık hale getirir. Önleyici önlemler ve düzenli sağlık kontrolleri, riski azaltabilir ve kanserin erken teşhisini destekleyebilir.
Resim 1. Orofarenks kanserine bağlı olarak boğaz ağrısı, şişlik ve yutma sorunları görülebilir.
NASIL OLUŞUR ?
Orofarenks kanserinin gelişim mekanizmaları karmaşık bir şekilde etkileşen faktörlerle ilişkilidir. HPV (Human Papillomavirus) enfeksiyonu, orofarenks kanserinin en önemli nedenlerinden biridir. HPV, ağız ve boğazın mukozasına yerleşerek hücrelerdeki genetik değişikliklere yol açabilir. Özellikle yüksek riskli HPV tipleri, kanser oluşumunda kritik bir rol oynar. HPV'nin yanı sıra, sigara içimi, tütün ürünleri kullanımı ve aşırı alkol tüketimi, orofarenks kanseri riskini artırabilir. Bu faktörler hücresel DNA'da mutasyonlara, hücresel büyümeyi ve bölünmeyi kontrol eden genlerin değişimlerine ve kanser hücrelerinin oluşumuna katkıda bulunabilir. Orofarenks kanseri gelişim mekanizmaları, genetik, çevresel ve virüsle ilişkili faktörlerin karmaşık etkileşimi sonucu ortaya çıkar ve bu nedenle bu hastalığın tam olarak anlaşılması ve kontrol edilmesi zorlu bir süreç gerektirir.
BELİRTİLERİ NELERDİR ?
Orofarenks kanseri belirtileri kişiden kişiye değişebilir ve kanserin evresine, türüne ve yayılma derecesine bağlı olarak farklılık gösterebilir. Orofarenks kanseri belirtileri şunlar olabilir:
Ağrısız Yutkunma Güçlüğü: Yutkunma sırasında ağrı hissi veya zorluk yaşanabilir.
Boğaz Ağrısı: Kronik veya tekrarlayan boğaz ağrısı hissi olabilir.
Bademciklerde Büyüme: Orofarenks kanseri bademciklerin büyümesine yol açabilir.
Yutma Sırasında Ağrı: Yemek veya sıvı tüketirken ağrı veya rahatsızlık hissi olabilir.
Kulak Ağrısı: Kulak ağrısı, kanserin kulak kanalına veya çevresine yayılması durumunda ortaya çıkabilir.
Nefes Darlığı: Kanser büyüdükçe veya yayıldıkça, nefes darlığı hissi olabilir.
Ses Değişiklikleri: Ses kısıklığı veya değişiklikleri görülebilir.
Boyunda Şişlikler: Boyunda lenf düğümlerinin şişmesi veya ele gelir kitleler hissedilmesi mümkündür.
Kanlı Tükürük: Kanlı tükürük veya kanlı balgam çıkabilir.
Ağız İçi Lezyonlar: Ağız içinde veya boğazda yaralar, lezyonlar veya beyaz lekeler olabilir.
Unutulmaması gereken önemli bir nokta, bu belirtilerin tek başına orofarenks kanseri anlamına gelmediğidir. Ancak bu tür semptomlar varsa, bir hekim tarafından değerlendirilmesi önemlidir. Erken teşhis kanser tedavi başarısını artırabilir.
TANISI NASIL KONULUR?
Orofarenks kanseri teşhisi, bir dizi tıbbi test ve görüntüleme çalışması kullanılarak konulur. İlk adım bir kulak-burun-boğaz (KBB) uzmanı veya onkolog tarafından fiziksel muayene yapılması ve hastanın semptomlarının ve öyküsünün detaylı bir şekilde değerlendirilmesidir. Teşhis için kullanılan diğer yöntemler arasında aşağıdakiler bulunabilir:
Endoskopi: Bir fiberoptik endoskop kullanılarak ağız ve boğazın içi görsel olarak incelenir. Bu durum kanser lezyonlarını tespit etmeye yardımcı olabilir.
Biyopsi: Şüpheli lezyonlardan doku örnekleri alınarak patolojik bir inceleme için laboratuvara gönderilir. Biyopsi sonucu, kanserin türünü ve evresini belirlemeye yardımcı olur.
Görüntüleme Testleri: Bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ve pozitron emisyon tomografisi (PET) gibi görüntüleme testleri, kanserin yayılmasını ve evresini değerlendirmek için kullanılır.
Lenf Düğümü Biyopsisi: Eğer kanser yayıldıysa, boyundaki lenf düğümlerine doku örneği alınarak kanserin ne kadar ilerlediği belirlenebilir.
Orofarenks kanseri teşhisi multidisipliner bir yaklaşım gerektirir ve birçok farklı uzmanın işbirliği yapmasını içerebilir. Erken teşhis orofarenks kanserinin başarılı bir şekilde tedavi edilmesine yardımcı olabilir, bu nedenle herhangi bir şüpheli semptom veya risk faktörüne sahip kişilerin doktora başvurması önemlidir.
PATOLOJİK TİPLERİ NELERDİR?
Orofarenks kanseri patolojik açıdan farklı tiplerde olabilir ve bu tipler kanserin hücresel yapısını ve davranışını tanımlar.
Orofarenks kanserinin patolojik tipleri şunlar olabilir:
Skuamöz Hücreli Karsinom: Orofarenks kanserinin en yaygın tipi genellikle skuamöz hücreli karsinom olarak adlandırılır. Bu tümörler orofarenksin yüzeyini kaplayan hücrelerden kaynaklanır ve çeşitli alt tiplere ayrılabilir.
Lenfoma: Orofarenks bölgesinde lenfoma adı verilen kanser türleri de gelişebilir. Bu tümörler, lenf dokusundan köken alır ve diğer orofarenks kanseri tiplerinden farklılık gösterir.
Adenokarsinom: Nadir görülen bir tip olan adenokarsinom, tükürük bezlerinden veya bez hücrelerinden kaynaklanır.
Mukoepidermoid Karsinom: Bu tümörler, mukus üreten hücrelerle epidermal (cilt) hücreleri içeren bir karışım gösterir.
Adenoid Kistik Karsinom: Orofarenkste adenoid kistik karsinom adı verilen bir tür daha nadir kanser türü bulunur. Bu tümörler genellikle yavaş büyür, ancak agresif olabilirler.
Orofarenks kanserinin patolojik tipi, tedavi seçeneklerini ve prognozu etkileyebilir. Tedavi planı ve prognoz, kanserin tipine, evresine, yayılma derecesine ve hastanın sağlık durumuna bağlı olarak belirlenir. Patolojik inceleme, doğru tanı ve tedavi planının oluşturulmasına yardımcı olur. Orofarenks kanseri tedavisinde bakılması gereken bazı reseptörler ve belirteçler vardır. Özellikle HPV (Human Papillomavirus) ile ilişkili orofarenks kanseri vakalarında bu belirteçlerin izlenmesi önemlidir. İmmünoterapi tedavisi için kullanılan PD-1 (Programmed Death-1) ve PD-L1 (Programmed Death Ligand-1) reseptörleri, hastanın bağışıklık sisteminin kanser hücrelerine saldırmasını düzenleyen önemli faktörlerdir. Bu belirteçler hastanın tedavi yanıtını değerlendirmek ve tedavi planını kişiselleştirmek için kullanılır. Ancak her hasta farklı olabilir, bu nedenle reseptör testleri ve belirteçler, hastanın spesifik durumuna göre doktor tarafından belirlenmelidir.
Resim 2. Orofarenks kanseri ağız boşluğunun arka tarafında, yutak (orofarenks) bölgesinde gelişen bir kanser türüdür.
TÜMÖR EVRELEMESİ NASIL YAPILIR ?
Orofarenks kanserinin evrelemesi, kanserin yayılma derecesini, boyutunu ve lenf düğümlerine olan yayılımını belirlemek için kullanılan bir sistemdir. Bu evreleme, hastanın tedavi planını belirlemeye ve hastalığın prognozunu tahmin etmeye yardımcı olur. Orofarenks kanserinin evrelemesi genellikle TNM sistemi (Tumor, Node, Metastasis) veya AJCC (American Joint Committee on Cancer) evreleme sistemleri kullanılarak yapılır.
Bu evreleme sistemlerinin temel bileşenleri:
T (Tümör Boyutu): Bu bölüm kanserin boyutunu ve yerini değerlendirir. T evresi, T0 (tümör yok) ile T4 (tümör büyük veya çevre dokulara yayıldı) arasında değişen derecelerde sınıflandırılır. T1, T2, T3 ve T4 alt bölümleri tümörün büyüklüğüne ve yerine göre daha ayrıntılı bilgi sağlar.
N (Lenf Düğümleri): Bu bölüm kanserin çevresindeki lenf düğümlerine olan yayılımını değerlendirir. N evresi, N0 (lenf düğümü tutulumu yok) ile N3 (çevre lenf düğümlerine yayıldı) arasında değişen derecelerde sınıflandırılır.
M (Metastaz): Bu bölüm kanserin vücudun diğer bölgelerine yayılıp yayılmadığını değerlendirir. M evresi, M0 (uzak metastaz yok) ile M1 (uzak metastaz mevcut) arasında değişen derecelerde sınıflandırılır.
Bu üç bileşen (T, N ve M), kanserin evresini belirlemek için kullanılır. Örneğin, T2N1M0, tümörün belirli bir boyutta olduğunu, yakındaki bir lenf düğümüne yayıldığını, ancak uzak metastaz olmadığını gösterir.
Kanserin evresi belirlendikten sonra, hastanın tedavi planı ve prognozu daha iyi anlaşılır. Evreleme, kanserin ne kadar ilerlediğini ve tedavi seçeneklerini belirlemeye yardımcı olur. Her hasta için kişiselleştirilmiş bir tedavi planı oluşturulurken evreleme sonuçları büyük önem taşır.
EVRELERE GÖRE TEDAVİ NASIL YAPILIR?
Orofarenks kanserinde tedavi, kanserin evresine, türüne, hastanın genel sağlık durumuna ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebilir. Evrelere göre tedavi genellikle aşağıdaki şekildedir:
Evre I ve II:
Cerrahi: Küçük tümörlerin çıkarılması için cerrahi müdahale (örneğin, tonsillektomi) yapılabilir.
Radyoterapi: Kanser hücrelerini öldürmek veya kontrol etmek için radyasyon tedavisi verilebilir.
Evre III ve IV:
Kombine Tedavi: Genellikle cerrahi, radyoterapi ve kemoterapinin bir kombinasyonunu içerebilir. Bu tedavi yöntemi, kanseri kontrol altına almak veya tamamen çıkarmak için kullanılır.
Radyoterapi: İleri evrelerde radyoterapi, kanseri küçültmek veya semptomları hafifletmek için kullanılabilir.
Kemoterapi: Kanserin yayılmasını kontrol etmek veya radyoterapi veya cerrahi öncesi tümörü küçültmek için kemoterapi kullanılabilir.
Rekürren (Nüks) Orofarenks Kanseri: Kanser tekrarladığında veya başka bir bölgeye metastaz yaptığında tedavi planı yeniden değerlendirilir. Bu durumda, immunoterapi veya hedefe yönelik tedaviler gibi yeni tedavi seçenekleri de düşünülebilir.
Tedavi planı hastanın bireysel durumuna ve kanserin özelliklerine bağlı olarak belirlenir. İmmünoterapi gibi yeni ve gelişmekte olan tedavi yöntemleri, bazı hastalarda da kullanılabilir. Tedavi sırasında yan etkiler ve komplikasyonlar da göz önünde bulundurulur ve hasta yakından takip edilir. Orofarenks kanseri tedavisi multidisipliner bir yaklaşım gerektirir ve bir kulak-burun-boğaz uzmanı, onkolog, radyasyon onkologu ve cerrah gibi uzmanlar arasında işbirliği yapılır.
Resim 3. Orofarenks kanseri lenf bezlerine sıçrayabilir ve boyunda şişlik yapabilir.
TEDAVİDE KULLANILAN SİSTEMİK İLAÇLAR NELERDİR?
Orofarenks kanseri tedavisinde kullanılan çeşitli ilaçlar ve tedavi yöntemleri vardır. İşte bu tedavi seçeneklerinin bazıları:
Kemoterapi: Platin Bazlı Kemoterapi: Özellikle sisplatin ve karboplatin gibi platin içeren ilaçlar, orofarenks kanseri tedavisinde sıkça kullanılır. Bu ilaçlar kanser hücrelerinin büyümesini ve çoğalmasını engelleyerek etki eder.
EGFR (Epidermal Growth Factor Receptor) İnhibitörleri: Setuksimab gibi EGFR inhibitörleri, bazı orofarenks kanseri türlerinin tedavisinde kullanılabilir. EGFR kanser hücrelerinin büyümesini destekleyen bir proteindir, bu nedenle EGFR inhibitörleri bu işlevi bloke ederek etki eder.
İmmünoterapi: Pembrolizumab ve nivolumab gibi PD-1 veya PD-L1 inhibitörleri, orofarenks kanseri tedavisinde önemli bir rol oynar. Bu ilaçlar, bağışıklık sisteminin kanser hücrelerine saldırmasını teşvik eder ve tedaviye yanıt oranlarını artırabilir.
HPV Bağışıklık Aşısı: HPV ile ilişkili orofarenks kanseri vakalarını önlemek için, HPV bağışıklık aşısı (örneğin, Gardasil 9) uygulanabilir. Aşı özellikle genç yaşlarda HPV enfeksiyonlarına karşı koruma sağlar.
Tedavi seçenekleri hastanın evresine, kanser türüne ve diğer kişisel faktörlere bağlı olarak değişebilir. Tedavi planı bir onkolog veya kulak-burun-boğaz uzmanı tarafından hastanın özel durumuna göre belirlenir. Yeni tedavi seçenekleri de geliştirilmektedir, bu nedenle hastaların en güncel bilgilere ve tedavi seçeneklerine erişimi olmalıdır.
İYİLEŞME SONRASI TAKIP NASIL YAPILMALIDIR ?
Orofarenks kanseri tedavisi tamamlandıktan sonra, hastanın iyileşme sürecini izlemek ve olası nüksleri veya komplikasyonları tespit etmek için düzenli takip gereklidir. Takip planı hastanın tedaviye yanıtına, kanserin evresine, tedavi yöntemlerine ve diğer faktörlere bağlı olarak belirlenir. Takip genellikle aşağıdaki unsurları içerir:
Fiziksel Muayene: Doktorlar, hastanın ağız, boğaz ve boyun bölgesini düzenli olarak muayene ederler. Herhangi bir tümör nüksü veya semptom belirtileri için dikkatlice incelenir.
Görüntüleme Testleri: Bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ve pozitron emisyon tomografisi (PET) gibi görüntüleme testleri, kanserin tekrarlamasını veya yeni lenf düğümü tutulumunu belirlemek için kullanılabilir.
Kan Testleri: Kan testleri, kanserin geri dönüşünü izlemek için belirli belirteçlerin düzeylerini değerlendirmek amacıyla kullanılabilir.
Sigara ve Alkol Danışmanlığı: Sigara içen veya aşırı alkol tüketen hastalar için sigara ve alkol bırakma programları ve danışmanlık hizmetleri sunulabilir.
Rehabilitasyon: Yutma, konuşma veya diğer fonksiyonları etkileyen tedavi sonrası yan etkileri ele almak için rehabilitasyon programlarına katılım teşvik edilebilir.
Takip periyotları hastanın tedaviye yanıtına ve risk faktörlerine göre değişebilir. İyileşme sonrası takip, kanserin erken teşhisi ve tedaviye hızlı yanıt için hayati önem taşır. Hastalar düzenli takip randevularına uymalı ve herhangi bir semptom veya sorunu hemen doktorlarına bildirmelidirler.