Oral Kavite Kanseri

21.03.2024

ORAL KAVİTE KANSERİ TANI VE TEDAVİSİ

Oral kavite kanseri ağız boşluğundaki dokuların anormal ve kontrolsüz bir şekilde büyümesi sonucu oluşan bir kanser türüdür. Ağız boşluğu, dudaklar, dil, dişetleri, damak, yutağı ve ağız içi mukozayı içerir. Bu kanser türü, çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir, ancak en yaygın risk faktörleri tütün ürünleri kullanımı, aşırı alkol tüketimi, ağız hijyenine dikkat etmemek ve HPV (Human Papillomavirus) enfeksiyonu gibi viral enfeksiyonlarla ilişkilendirilir. Oral kavite kanseri, erken teşhis edilmediğinde ciddi sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle ağız sağlığına dikkat etmek, düzenli diş hekimi kontrolü yapmak ve risk faktörlerini minimize etmek önemlidir. Erken teşhis, tedavi şansını artırabilir ve yaşam kalitesini iyileştirebilir. Ayrıca sigara ve alkol gibi risk faktörlerinden kaçınarak, oral kavite kanserinin önlenmesine de katkı sağlanabilir. Bu nedenle ağız sağlığını korumak ve riskleri azaltmak, toplumun genel sağlığı açısından büyük bir öneme sahiptir.

RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

Oral kavite kanserinin gelişme riskini artıran bir dizi risk faktörü vardır. Bu faktörler şunlar olabilir:

Tütün Kullanımı: Sigara içmek, puro veya pipo kullanmak ve tütün ürünlerini çiğnemek oral kavite kanseri riskini önemli ölçüde artırır. Tütün ürünlerindeki kimyasallar ağız içi dokulara zarar verebilir.

Aşırı Alkol Tüketimi: Aşırı alkol tüketimi, ağız içi kanser riskini artırabilir. Tütün kullanımı ile birlikte alkol tüketimi riski daha da yükseltebilir.

İyi Beslenme Alışkanlıkları Eksikliği: Yetersiz meyve ve sebze tüketimi, ağız kanseri riskini artırabilir. Bu gıdalar vitaminler, mineraller ve antioksidanlar açısından zengindir ve ağız sağlığını korumada önemlidir.

HPV (Human Papillomavirus) Enfeksiyonu: Bazı yüksek riskli HPV türleri, oral kavite kanserine yol açabilen virüslerdir. Cinsel yolla bulaşabilen bu virüs özellikle ağız ve yutak kanserlerinde bir risk faktörüdür.

Ailesel Geçmiş: Ailesinde oral kavite kanseri öyküsü bulunan bireylerde risk artabilir, bu da genetik faktörlerin etkisi olabileceğini gösterir.

Cinsiyet: Erkeklerin kadınlara göre oral kavite kanseri geliştirme riski daha yüksektir.

Yaş: Oral kavite kanseri, genellikle 40 yaşından sonra daha sık görülür. Yaşla birlikte risk artabilir.

Ağız Hijyeni: Düzenli ağız hijyeni uygulamamak ve diş bakımına dikkat etmemek, oral kavite kanseri riskini artırabilir.

Ağız İçi Lezyonlar: Ağız içi yaralar, lezyonlar veya kronik irritasyonlar, uzun vadede kanser riskini artırabilir.

Güneş Maruziyeti: Dudağın alt kısmında veya dudaklarda görülen kanser türleri, uzun süreli güneş maruziyeti ile ilişkilendirilebilir.

Bu risk faktörlerini dikkate alarak, sağlıklı yaşam tarzı seçimleri yaparak ve düzenli olarak diş hekimi kontrolüne gitmek gibi önlemler alarak oral kavite kanseri riskini azaltabilirsiniz. Ayrıca ağız içi lezyonlar veya şüpheli semptomlar gördüğünüzde hemen bir hekim ile iletişime geçmek önemlidir, çünkü erken teşhis kanserle mücadelede büyük bir avantaj sağlayabilir.

Resim 1. Oral kavite kanseri ağız içerisinde farklı bölgelerde meydana gelebilir.

NASIL OLUŞUR?

Oral kavite kanserinin gelişim mekanizmaları karmaşık bir süreç içerir. Genellikle kanser hücreleri, normal ağız içi hücrelerin genetik mutasyonlar sonucu anormal bir şekilde büyümeye başlamasıyla başlar. Bu mutasyonlar, DNA'nın zarar görmesi, genetik faktörler, çevresel etkenler (örneğin, tütün ürünleri veya alkol kullanımı) veya viral enfeksiyonlar (örneğin, HPV) gibi birçok farklı nedenle tetiklenebilir. Genetik değişiklikler sonucu kanser hücreleri hızla çoğalır, normal hücrelerin yerini alır ve tümör oluştururlar. Ayrıca kanser hücreleri kan veya lenf yoluyla vücudun diğer bölgelerine yayılabilir (metastaz yapabilirler). Oral kavite kanseri riskini artıran faktörler, bu genetik değişiklikleri daha olası hale getirir. Bu nedenle risk faktörlerini azaltmak ve düzenli sağlık kontrolleri ile erken teşhisi sağlamak, oral kavite kanserinin gelişim mekanizmalarına karşı koruyucu önlemler olarak önemlidir.

BELİRTİLERİ NELERDİR ?

Oral kavite kanseri ağız içindeki dokuların anormal bir şekilde büyümesi sonucu oluşan bir tür kanserdir. Bu kanserin belirtileri ve bulguları şunlar olabilir:

Ağız İçi Lezyonlar: Oral kavite kanserinin en yaygın belirtilerinden biri, ağız içinde lezyonlar veya yaraların oluşmasıdır. Bu yaraların uzun süre iyileşmemesi veya yeniden ortaya çıkması endişe verici olabilir.

Ağrı veya Diskomfort: Ağız içinde ağrı, acı veya rahatsızlık hissi sıkça görülen bir belirtidir. Özellikle yemek yeme veya konuşma sırasında artan bir ağrı söz konusu olabilir.

Dil, Dudak veya Damak Değişiklikleri: Oral kavite kanseri, dudakların, damağın veya dilin şişmesine, renk değiştirmesine veya şeklinin değişmesine neden olabilir.

Ses Değişiklikleri: Ses kalitesindeki değişiklikler, yutağı etkileyen kanser türlerine işaret edebilir. Özellikle ses kısıklığı veya boğazda takılma hissi görülebilir.

Ağız İçi Kanama: Oral kavite kanseri nedeniyle diş etlerinde veya ağız içinde kanama olabilir. Kanayan bölgeler yara veya lezyonların bulunduğu bölgelerle ilişkili olabilir.

Yutma Sorunları: Yutma güçlüğü veya ağrılı yutma, yutağı etkileyen oral kavite kanseri belirtilerinden biridir.

Kilo Kaybı: İştah kaybı, ağız ağrısı ve yutma zorluğu gibi faktörlere bağlı olarak kilo kaybı yaşanabilir.

Kulak Ağrısı: Bazı vakalarda, oral kavite kanseri kulak ağrısı veya kulakta rahatsızlık hissi ile ilişkilendirilebilir.

Unutulmaması gereken önemli bir nokta, bu belirtilerin tek başlarına her zaman oral kavite kanseri anlamına gelmediğidir. Ancak bu belirtileri yaşarsanız veya herhangi bir endişeniz varsa bir hekim veya diş hekimine başvurmalısınız. Erken teşhis tedavi şansını artırabilir ve komplikasyonları önleyebilir.

TANISI NASIL KONULUR?

Oral kavite kanseri tanısı bir dizi klinik ve laboratuvar yöntemi kullanılarak konulur. İlk adım genellikle fiziksel muayene ve hastanın semptomlarının değerlendirilmesidir. Doktor ağız içi lezyonları veya anormal dokuları inceleyebilir. Ardından, biyopsi adı verilen bir işlemle şüpheli doku örnekleri alınır ve bu örnekler laboratuvar testlerine gönderilir. Biyopsi sonuçlarına göre kanser hücreleri tespit edilir ve kanserin türü, evresi ve yayılma durumu belirlenir. Görüntüleme yöntemleri, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MRI) veya pozitron emisyon tomografisi (PET) gibi, kanserin yayılma derecesini değerlendirmek için kullanılabilir. Ayrıca lenf düğümlerine yayılma durumunu görmek amacıyla lenf nodu biyopsileri de yapılabilir. Oral kavite kanseri tanısı, erken teşhis ve uygun tedaviye başlama açısından son derece önemlidir. Bu nedenle ağız içindeki anormal belirtiler veya semptomlar gösteren kişilerin mümkün olan en kısa sürede bir hekim tarafından değerlendirilmesi önemlidir.

PATOLOJİK TİPLERİ NELERDİR?

Oral kavite kanseri farklı patolojik tiplere sahip olabilir. Bu tipler kanser hücrelerinin morfolojik veya histolojik özelliklerine göre sınıflandırılır ve tedavi planlamasında önemli bir rol oynar. Oral kavite kanserinin yaygın patolojik tipleri şunlardır:

Skuamöz Hücreli Karsinom: Skuamöz hücreli karsinom, oral kavite kanserlerinin en sık görülen tipidir. Bu kanser türünde, skuamöz hücreleri olarak adlandırılan yassı, yüzey hücreleri anormal bir şekilde büyür ve bölünür.

Adenokarsinom: Adenokarsinom ağız içindeki tübüler bezlerden kaynaklanır ve oral kavite kanserlerinin bir diğer yaygın türüdür. Bez hücrelerinden kaynaklanan bu tümör, özellikle tükrük bezlerinde bulunabilir.

Adenoskuamöz Karsinom: Adenoskuamöz karsinom, hem glandüler (bez) hem de yassı hücreli komponentlere sahip bir karışık tümör tipidir.

İndiferansiye Karsinom: Bu tür kanserde hücrelerin belirgin bir şekilde farklılaşmamış olduğu ve tipik özellikler göstermediği gözlemlenebilir. Bu kanser tipi agresif olabilir ve tedaviye daha zor yanıt verebilir.

Oral kavite kanseri, patolojik tiplerine göre tedavi yaklaşımı ve prognozu etkileyebilir. Oral kavite kanseri tedavisinde dikkate alınması gereken reseptörler, kanser hücrelerinin büyümesini ve yayılmasını kontrol eden proteinlerdir. Bu reseptörlerin belirlenmesi, kişiselleştirilmiş tedavi stratejilerinin geliştirilmesine olanak tanır. Örneğin, EGFR, HER2, VEGFR ve immün sistemi düzenleyen reseptörler (PD-L1) gibi hedeflere yönelik tedaviler, oral kavite kanseri hastalarının tedavi yanıtlarını artırabilir. Bu nedenle tümörün özelliklerine, evresine ve reseptör ifadesine göre uygun tedavi planlarının oluşturulması, hastaların daha iyi sonuçlar elde etmesine yardımcı olabilir ve kanserle mücadeledeki başarıyı artırabilir. Bu moleküler hedeflere odaklanarak, daha etkili ve az yan etkili tedavi seçenekleri geliştirmek için önemli bir adım atılmış olur.

Resim 2. Oral kavite kanserinde kilo kaybı, diş kaybı ve boyunda şişlik gibi şikayetler olabilir.

TÜMÖR EVRELEMESİ NASIL YAPILIR ?

Oral kavite kanserinin evrelemesi kanserin yaygınlığını, büyüklüğünü ve yayılma derecesini belirlemek için kullanılan bir yöntemdir. Bu evreleme işlemi, tedavi planını oluştururken ve hastanın prognozunu değerlendirirken önemlidir. Oral kavite kanserinin evrelemesi genellikle aşağıdaki yöntemlerle yapılır:

Fiziksel Muayene: Doktor ağız içi, boyun ve çevresindeki bölgelerdeki lezyonları, tümörü ve lenf nodlarını muayene eder. Tümörün büyüklüğü, yerleşimi ve diğer fiziksel özellikleri gözlemlenir.

Görüntüleme Testleri: Bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MRI) ve pozitron emisyon tomografisi (PET) gibi görüntüleme yöntemleri, tümörün boyutunu, yayılma derecesini ve çevresindeki dokuları değerlendirmek için kullanılır.

Biyopsi: Tümörün doğası ve patolojisi, bir biyopsi işlemi ile belirlenir. Bu işlem, tümörden bir doku örneği alınarak laboratuvar incelemesine gönderilir. Biyopsi sonuçları, kanserin patolojik tipini ve agresifliğini belirlemede yardımcı olur.

Lenf Nodları: Oral kavite kanseri, sıklıkla boyun lenf nodlarına metastaz yapar. Bu nedenle boyun lenf nodları da değerlendirilir ve gerekirse lenf nodu biyopsisi yapılır.

Oral kavite kanseri evrelemesi, genellikle TNM sınıflandırma sistemine dayanır:

T (Tümör): Tümörün boyutunu ve yayılma derecesini belirler.

N (Lenf Nodları): Lenf nodlarının tutulumunu değerlendirir.

M (Metastaz): Uzak organlara metastazın olup olmadığını belirler.

Bu bilgiler bir araya getirilerek, kanserin evresi belirlenir. Evreleme işlemi, kanserin evresini aşağıdaki şekilde sınıflandırır:

Evre 0: Kanser sadece yüzeyde ve yerel olarak sınırlıdır.

Evre I: Tümör küçük ve yerel olarak sınırlıdır.

Evre II: Tümör daha büyük ve/veya yakındaki lenf nodlarına yayılmıştır.

Evre III: Tümör daha fazla büyümüş ve/veya daha fazla lenf nodunu etkilemiştir.

Evre IV: Kanser çevresel dokulara veya uzak organlara yayılmıştır.

Bu evreleme sistemi, tedavi seçeneklerini belirlemede ve hastanın prognozunu tahmin etmede önemli bir rol oynar. Tedavi planı hastanın kanser evresine, tümörün büyüklüğüne ve yayılma derecesine göre kişiselleştirilir.

EVRELERE GÖRE TEDAVİ NASIL YAPILIR?

Oral kavite kanserinde tedavi kanserin evresine, tümörün boyutuna, yayılma derecesine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak kişiselleştirilir. Tedavi genellikle cerrahi, radyoterapi, kemoterapi veya bunların bir kombinasyonu gibi farklı modaliteleri içerebilir.

Oral kavite kanseri evrelerine göre yaygın tedavi yaklaşımları:

Evre 0 ve Evre I: Bu erken evrelerde tümörler sıklıkla cerrahi olarak çıkarılabilir. Küçük tümörler yerel eksizyon veya minimal invaziv cerrahi ile çıkarılabilir. Cerrahi sonrası radyoterapi veya radyoterapi ve kemoterapi gibi adjuvan tedavi seçenekleri de düşünülebilir.

Evre II ve Evre III: Bu evrelerde tümörler daha büyük ve lenf nodlarına yayılma eğilimindedir. Tedavi genellikle cerrahi müdahale, radyoterapi ve/veya kemoterapi kombinasyonunu içerir. Cerrahi tümörün çıkarılması ve lenf nodlarının temizlenmesini içerebilir. Radyoterapi, cerrahi sonrası veya bağımsız olarak kullanılabilir. Kemoterapi, radyoterapi ile birleştirilerek veya cerrahi sonrası kullanılabilir.

Evre IV: Bu evrelerde kanser genellikle daha ileri bir aşamada bulunur ve çevre dokulara veya uzak organlara yayılabilir. Tedavi, cerrahi, radyoterapi ve/veya kemoterapinin kombinasyonunu içerebilir. Cerrahi, tümörün çıkarılmasını veya semptomların hafifletilmesini amaçlayabilir. Radyoterapi ve kemoterapi, tümörün küçültülmesi veya kontrol altına alınması için kullanılır. Bu evrede hastaların yaşam kalitesini artırmak ve semptomları hafifletmek amacıyla destekleyici bakım da önemlidir.

Her hasta farklıdır ve tedavi planı onun özel durumuna ve kanserin özelliklerine göre belirlenmelidir. Tedavi ekibiniz (cerrah, radyasyon onkoloğu, medikal onkolog, diş hekimi vb.), en uygun tedavi yaklaşımını belirlemenize yardımcı olacaktır. Tedavi sırasında hastanın yaşam kalitesini artırmak ve yan etkileri azaltmak için destekleyici bakım önemlidir. Bu nedenle hastalar ve aileleri, tedavi planını ve sonuçlarını anlamak için doktorlarıyla iletişim halinde olmalıdır.

Resim 3. Oral kavite kanserleri boyundaki lenf bezlerine sıçrayabilir ve şişlik yapabilir.

TEDAVİDE KULLANILAN İLAÇLAR NELERDİR?

Oral kavite kanseri tedavisinde kullanılan bazı kemoterapiler, hormonal ilaçlar, akıllı ilaç tedavileri ve immünoterapiler şunlar olabilir:

Kemoterapiler: Sisplatin, 5-Florourasil (5-FU), Dosetaksel, Paklitaksel, Metotreksat, Bleomisin, Karboplatin

Akıllı İlaç Tedavileri: Setuksimab (EGFR inhibitörü), afatinib

İmmünoterapiler: Pembrolizumab, Nivolumab

Tedavi planı hastanın kanserin türü, evresi ve genel sağlık durumuna bağlı olarak belirlenir. Hangi ilaçların kullanılacağı ve tedavinin nasıl uygulanacağı, bir onkolog tarafından değerlendirilir ve kişiselleştirilir. İmmünoterapiler, son yıllarda oral kavite kanseri tedavisinde önemli bir rol oynamaya başlamıştır ve bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini hedef almasına yardımcı olabilir. Ancak her bir tedavi seçeneğinin yan etkileri ve faydaları farklıdır ve doktorlar, hastaların durumlarına en uygun tedaviyi belirlemek için tıbbi değerlendirmeler yaparlar.

İYİLEŞME SONRASI TAKIP NASIL YAPILMALIDIR ?

Oral kavite kanseri tedavisi tamamlandıktan sonra hastaların düzenli bir takip programına dahil edilmesi önemlidir. Bu takip kanserin nüksünü erken teşhis etmek, tedavi sonrası yan etkileri yönetmek ve hastanın genel sağlığını izlemek amacıyla yapılır. Takip programı genellikle şunları içerir: düzenli doktor muayeneleri, görüntüleme testleri (örneğin, BT veya MRI), kan testleri ve diğer uygun tıbbi testler. Ayrıca hastaların ağız hijyenine dikkat etmeleri, sigara ve alkol tüketiminden kaçınmaları ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemeleri teşvik edilir. Takip kanserin nüksünü erken teşhis edip tedaviye daha erken başlama şansını artırarak hastaların uzun vadeli sağlık ve yaşam kalitesini iyileştirebilir. Bu nedenle kanser tedavisi sonrası düzenli takip planına uymaları önemlidir.