Nazofarenks Kanseri

21.03.2024

NAZOFARENKS KANSERİ TANI VE TEDAVİSİ

Nazofarenks kanseri nazofarenks olarak adlandırılan, burun boşluğunun üst kısmı ve boğazın arkasındaki alanda gelişen bir kanser türüdür. Bu kanser Epstein-Barr virüsü (EBV) enfeksiyonu ile ilişkilendirilmiş olup, özellikle Güneydoğu Asya ve Kuzey Afrika'da daha yaygındır. Nazofarenks kanseri başlangıçta genellikle belirgin semptomlar göstermez ve sıklıkla geç evrelerde tanı alır. Bu nedenle, erken teşhis zor olabilir. Belirtiler arasında burun tıkanıklığı, kulakta sıvı birikimi, baş ve boyun bölgesinde kitle veya şişlik, işitme kaybı, boğaz ağrısı ve bazen kanlı tükürük veya burun akıntısı yer alabilir. Tedavisi genellikle radyoterapi ve kemoterapiyi içerir ve erken evrelerde daha başarılı sonuçlar verir. Bu kanser türünün önemi, belirgin olmayan başlangıç belirtileri ve potansiyel olarak ciddi sonuçları nedeniyle yüksektir. Düzenli tarama ve risk faktörlerine dikkat edilmesi, erken teşhiste önemli rol oynar.

RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

Nazofarenks kanseri (nazofarengeal karsinom) için çok sayıda risk faktörü tanımlanmıştır. Bu risk faktörleri arasında genetik, çevresel ve yaşam tarzı faktörleri bulunmaktadır. En önemli risk faktörleri şunlardır:

Epstein-Barr Virüsü (EBV) Enfeksiyonu: EBV ile enfeksiyon, nazofarenks kanseri gelişimiyle güçlü bir ilişkiye sahiptir. EBV'nin nasıl kansere yol açtığı tam olarak anlaşılmamış olsa da, virüsün DNA'sının tümör hücrelerinde bulunması bu ilişkiyi desteklemektedir.

Etnik Köken ve Coğrafi Faktörler: Bu kanser türü Güneydoğu Asya ve Kuzey Afrika daha yaygındır. Bu bölgelerde yaşayan veya bu bölgelerden gelen insanlarda risk artmıştır.

Aile Öyküsü: Nazofarenks kanseri olan bir aile üyesi, diğer aile bireyleri için riski artırabilir.

Cinsiyet ve Yaş: Erkeklerde bu kanser türüne daha sık rastlanır ve genellikle orta yaş ve üzeri bireylerde görülür.

Tuzlu Gıdalar ve Nitrozaminler: Tuzlu balık ve fermente gıdalar gibi bazı gıdalarda bulunan nitrozaminler, nazofarenks kanseri riskini artırabilir. Bu tür gıdaların tüketiminin yüksek olduğu bölgelerde kanser daha yaygındır.

Sigara ve Alkol Kullanımı: Sigara ve aşırı alkol tüketimi, özellikle EBV ile enfekte bireylerde nazofarenks kanseri riskini artırabilir.

Mesleki Maruziyetler: Bazı kimyasallara ve tozlara (örneğin formaldehit gibi) iş yerinde maruz kalma, riski artırabilir.

Genetik Faktörler: Belirli genetik yapılara sahip olmak, nazofarenks kanseri riskini artırabilir.

Nazofarenks kanseri risk faktörlerinin anlaşılması, bu kanser türünün önlenmesi ve erken teşhisi için önemlidir. Risk altındaki bireylerin, özellikle belirtiler veya aile öyküsü varsa, düzenli sağlık kontrolü yapmaları tavsiye edilir.

Resim 1. Nazofarenks kanseri burun boşluğunun üst kısmı ve boğazın arkasındaki alanda gelişen bir kanser türüdür.

NASIL OLUŞUR ?

Nazofarenks kanserinin gelişim mekanizmaları, genetik, çevresel ve viral faktörlerin karmaşık etkileşimini içerir. En önemli etkenlerden biri, Epstein-Barr Virüsü (EBV) ile enfeksiyondur. EBV genellikle nazofarenks kanseri hücrelerinde bulunan bir virüstür ve bu hücrelerin anormal şekilde büyümesine ve bölünmesine yol açabilir. Virüsün hücrelerin DNA'sına entegre olması ve genetik değişikliklere neden olması, kanserin gelişiminde önemli bir rol oynar. Ayrıca genetik yatkınlık, özellikle belirli etnik gruplarda daha yüksek riskle ilişkilendirilir. Çevresel faktörler özellikle nitrozaminler gibi kanserojen maddeler içeren gıdalar ve sigara dumanı gibi faktörler de kanser gelişimine katkıda bulunabilir. Bu etkenlerin birleşimi, nazofarenks dokusunda anormal hücre büyümesine yol açarak kanserin gelişimine neden olur. Bu süreç, hücresel düzeyde DNA hasarı, gen ifadesindeki değişiklikler ve hücrelerin normal kontrol mekanizmalarının bozulması gibi çeşitli biyolojik değişiklikleri içerir. Nazofarenks kanserinin tam olarak nasıl geliştiğine dair anlayışımız sürekli gelişmekte olup, bu karmaşık etkileşimlerin daha iyi anlaşılması, daha etkili önleme ve tedavi stratejilerinin geliştirilmesine katkı sağlayacaktır.

BELİRTİLERİ NELERDİR ?

Nazofarenks kanseri, başlangıç aşamalarında belirgin semptomlar göstermeyebilir veya semptomlar genellikle diğer daha yaygın sağlık sorunlarıyla karıştırılabilir. Ancak, ilerleyen dönemlerde bazı belirgin bulgular ortaya çıkabilir. Bu bulgular şunları içerebilir:

Kulak Problemleri: Kulakta tıkanıklık hissi, işitme kaybı veya bazen bir kulakta sıvı birikimi görülebilir.

Burun Tıkanıklığı veya Burun Kanaması: Tek taraflı burun tıkanıklığı veya anormal burun kanamaları olabilir.

Boğaz Ağrısı: Yutkunma güçlüğü veya boğaz ağrısı, özellikle bu semptomlar tek taraflıysa anlamlı olabilir.

Baş ve Boyun Bölgesinde Kitle veya Şişlik: Boyun bölgesinde lenf düğümlerinde şişlik veya kitleler görülebilir.

Ses Değişiklikleri: Ses kısıklığı veya konuşmada değişiklik saptanabilir.

Kanlı Tükürük veya Balgam: Ağızdan veya burnundan kan gelebilir.

Baş Ağrısı: Sürekli veya şiddetli baş ağrıları görülebilir.

Görme Problemleri: Görme kaybı veya çift görme gibi göz problemleri olabilir.

Nörolojik Belirtiler: Yüzde uyuşma veya felç belirtileri gibi nörolojik semptomlar oluşabilir.

Bu belirtilerin herhangi biri nazofarenks kanserinin işareti olabilir, ancak diğer daha yaygın sağlık sorunlarından da kaynaklanabilir. Eğer bu tür belirtiler varsa ve özellikle belirtiler devam ediyorsa bir hekime danışmak önemlidir. Erken teşhis nazofarenks kanserinin tedavi başarısını önemli ölçüde artırabilir.

TANISI NASIL KONULUR?

Nazofarenks kanseri tanısı çeşitli klinik ve laboratuvar testleri ile konulur. İlk adım, genellikle hastanın semptomları ve tıbbi öyküsünün değerlendirilmesidir. Kulak, burun ve boğaz (KBB) uzmanı tarafından yapılan fiziksel muayene, nazofarenks bölgesindeki anormallikleri tespit etmeye yardımcı olur. Bu muayenede endoskopik aletler kullanılarak nazofarenks bölgesine daha detaylı bir bakış sağlanır. Eğer kanser şüphesi varsa, biyopsi yapılır; bu işlemde, şüpheli dokudan küçük bir örnek alınarak mikroskop altında incelenir. Tanıyı desteklemek için görüntüleme testleri de kullanılır; bunlar arasında manyetik rezonans görüntüleme (MRG), bilgisayarlı tomografi (BT) ve pozitron emisyon tomografisi (PET) taramaları bulunur. Bu testler, tümörün boyutunu, yayılımını ve lenf nodlarına veya diğer organlara sıçrayıp sıçramadığını değerlendirmeye yardımcı olur. Ayrıca Epstein-Barr Virüsü (EBV) ile enfeksiyonun belirtilerini araştırmak için kan testleri yapılabilir. Bu testlerin hepsi bir arada, nazofarenks kanserinin doğru bir şekilde teşhis edilmesine imkan tanır.

KANSERİ PATOLOJİK TİPLERİ NELERDİR?

Nazofarenks kanseri histolojik özelliklerine göre farklı patolojik tiplere ayrılır. Bu türlerin her biri, kanserin mikroskobik yapısına ve hücresel özelliklerine dayanır.

Nazofarenks kanserinin ana patolojik tipleri şunlardır:

Keratinize Skuamöz Hücreli Karsinom: Bu tür nazofarenks kanserlerinin daha çok keratinleşme (bir protein olan keratinin birikmesi) gösteren hücrelerden oluşur.

Non-Keratinize Skuamöz Hücreli Karsinom: Bu tür keratinize olmayan skuamöz hücrelerden meydana gelir ve nazofarenks kanserlerinin daha yaygın bir formudur. Non-keratinize form, genellikle daha iyi bir prognoza sahiptir ve Epstein-Barr Virüsü (EBV) enfeksiyonu ile daha sık ilişkilidir.

Bazaloid Skuamöz Hücreli Karsinom: Bu tür skuamöz ve bazaloid hücre özellikleri gösterir ve agresif bir seyir izleyebilir.

Lenfoepitelyoma Tipi (İndiferansiye Karsinom): Bu tür ayrıca non-keratinize skuamöz hücreli karsinomun bir alt türü olarak da sınıflandırılabilir. Epstein-Barr Virüsü ile güçlü bir ilişkisi vardır ve genellikle daha genç hastalarda görülür. Bu tür, nazofarenks kanserlerinin en yaygın türüdür ve genellikle radyoterapiye iyi yanıt verir.

Adenokarsinom ve Diğer Nadir Tipler: Bu türler nazofarenks kanserlerinin küçük bir yüzdesini oluşturur ve farklı hücresel özellikler gösterirler.

Her bir patolojik tür hastalığın davranışını ve tedaviye yanıtını etkileyebilir. Bu nedenle, doğru histopatolojik tanı, etkili bir tedavi planının belirlenmesinde önemli bir rol oynar. Nazofarenks kanseri tedavisinde ve prognostik değerlendirmede bakılması gereken bazı önemli reseptörler ve moleküler markerlar bulunmaktadır. Bu kanser türünde Epstein-Barr Virüsü (EBV) ile ilişkili belirteçler, özellikle EBV DNA yükü ve serolojik EBV antikorları, hastalığın aktivitesi ve tedaviye yanıtın takibi açısından önem taşır. Ayrıca tümör hücrelerinin yüzeyindeki Epidermal Büyüme Faktörü Reseptörü (EGFR) düzeyleri, hastalığın seyrini ve bazı hedefe yönelik tedavilere yanıtı belirleyebilir. P53 gibi bazı tümör baskılayıcı genlerin mutasyonları ve onkogenlerin ekspresyonu, hastalığın agresifliği ve prognozu hakkında bilgi sağlayabilir. İmmünohistokimyasal boyamalar ve moleküler testler aracılığıyla bu belirteçlerin analizi, tümörün biyolojik davranışını daha iyi anlamak ve kişiselleştirilmiş tedavi stratejilerini geliştirmek için kullanılır. Özellikle ileri evre nazofarenks kanserlerinde, bu moleküler profillemenin önemi daha da artmaktadır. Bununla birlikte nazofarenks kanserinde bakılması gereken belirteçlerin ve reseptörlerin kapsamlı listesi ve önemi, sürekli olarak güncellenmekte ve yeni araştırmalarla genişlemektedir.

Resim 2. Nazofarenks kanseri gelişiminde nefes darlığı, işitme azalması ve görme bozuklukları gibi farklı şikayetler görülebilir.

TÜMÖR EVRELEMESİ NASIL YAPILIR ?

Nazofarenks kanserinin tümör evrelemesi, hastalığın yayılım derecesini ve tedavi seçeneklerini belirlemek için kullanılan bir sistemdir. Bu evreleme kanserin yerel olarak ne kadar ilerlediğini, yakın lenf düğümlerine yayılıp yayılmadığını ve vücudun diğer bölümlerine metastaz yapıp yapmadığını değerlendirir. Nazofarenks kanseri için yaygın olarak kullanılan evreleme sistemi, Uluslararası Kanser Kontrol Birliği (UICC) ve Amerikan Kanser Derneği (ACS) tarafından kabul edilen TNM (Tümör, Lenf Nodülü, Metastaz) sistemidir. Bu sistemde:

T (Tümör): Tümörün ana kitle olarak nazofarenkste ne kadar büyüdüğünü belirtir. T0’dan T4’e kadar değişir, rakam arttıkça tümörün büyüklüğü ve yayılımı artar.

N (Lenf Nodu): Yakın lenf düğümlerine yayılımı belirtir. N0’dan N3’e kadar sınıflandırılır. Rakam arttıkça lenf düğümlerine yayılımın derecesi ve sayısı artar.

M (Metastaz): Uzak organlara metastaz (yayılım) olup olmadığını gösterir. M0, metastazın olmadığını; M1, uzak organlara metastaz olduğunu belirtir.

Bu değerlendirmeler sonucunda, nazofarenks kanseri 0’dan IV’e kadar evrelere ayrılır:

Evre 0 (In Situ): Tümör yalnızca nazofarenksin içinde lokalizedir.

Evre I: Küçük, lokalize tümör ve lenf düğümlerine yayılım yoktur.

Evre II: Biraz daha büyük tümör vardır.

Evre III: Tümör daha fazla büyümüş veya daha fazla lenf düğümü etkilenmiştir.

Evre IV: Tümörün geniş yayılımı; lenf düğümlerinde tutulum veya uzak metastaz içerir.

Bu evreleme hastalığın tedavi planını ve prognozunu belirlemede önemli bir rol oynar. Evreleme için fiziksel muayene, biyopsi, manyetik rezonans görüntüleme (MRG), bilgisayarlı tomografi (BT) ve pozitron emisyon tomografisi (PET) taramaları gibi çeşitli tıbbi testler kullanılır.

EVRELERE GÖRE TEDAVİ NASIL YAPILIR?

Nazofarenks kanserinin tedavisi hastalığın evresine göre belirlenir ve genellikle multidisipliner bir yaklaşım gerektirir.

Evrelere göre yaygın tedavi yöntemleri:

Evre 0 (In Situ)

Cerrahi: Erken evre nazofarenks kanserleri nadirdir, ancak bu evrede kanser sadece nazofarenksin iç kısmında lokalize olduğunda cerrahi müdahale ile tümör çıkarılabilir.

Evre I ve II (Erken Evre)

Radyoterapi: Erken evre nazofarenks kanseri için ana tedavi yöntemi genellikle radyoterapidir. Yüksek enerjili ışınlar kullanılarak kanser hücreleri hedef alınır ve yok edilir.

Kombine Tedavi: Bazı durumlarda, radyoterapiye ek olarak kemoterapi de kullanılabilir, özellikle tümörün lenf düğümlerine yayıldığı durumlarda kullanılabilir.

Evre III ve IVa (Yerel İleri Evre)

Kombine Radyo-Kemoterapi: Bu evrelerde genellikle radyoterapi ile birlikte kemoterapi uygulanır. Kemoterapi, radyoterapinin etkinliğini artırabilir ve lenf düğümlerine veya uzak organlara yayılma riskini azaltabilir.

Cerrahi: Bazı durumlarda, tümörün büyüklüğünü azaltmak için cerrahi müdahale gerekebilir.

Evre IVb (Metastatik)

Sistemik Kemoterapi: Uzak metastaz varsa, kanseri kontrol altına almak ve semptomları hafifletmek için sistemik kemoterapi uygulanır.

Palyatif Bakım: Bu aşamada, hastanın yaşam kalitesini artırmak ve semptomları hafifletmek için palyatif bakım önem kazanır.

Hedefe Yönelik Tedavi ve İmmünoterapi: Bazı durumlarda, moleküler hedefleri olan ilaçlar veya immünoterapi kullanılabilir.

Genel Yaklaşım

Düzenli İzlem ve Destek: Tüm evrelerde düzenli takip ve gerektiğinde psikolojik veya sosyal destek sağlanmalıdır.

Klinik Araştırmalar: Mevcut tedavilere ek olarak, bazı hastalar yeni tedavi yaklaşımlarının test edildiği klinik araştırmalara katılmayı tercih edebilir.

Nazofarenks kanseri tedavisinde, hastanın genel sağlık durumu, kanserin özellikleri ve hastanın tercihleri gibi faktörler de dikkate alınarak kişiselleştirilmiş bir tedavi planı oluşturulur. Tedavi planının belirlenmesinde onkoloji uzmanları, radyasyon onkologları, cerrahlar ve diğer hekimlerde oluşan bir ekip çalışması önemlidir.

Resim 3. Nazofarenks kanseri tedavisinde cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi kullanılabilir.

TEDAVİDE KULLANILAN İLAÇLAR NELERDİR?

Nazofarenks kanseri tedavisinde kullanılan çeşitli ilaçlar ve tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Bunlar arasında kemoterapi, hedefe yönelik tedaviler (akıllı ilaçlar) ve immünoterapiler yer alır. Hormonal tedaviler nazofarenks kanseri için yaygın bir seçenek değildir.

Bu tedavilerden bazıları:

Kemoterapiler:

Sisplatin: En yaygın kullanılan kemoterapi ilacıdır ve genellikle radyoterapi ile birlikte verilir.

Karboplatin: Sisplatin ile benzer etkilere sahip bir başka platin bazlı ilaçtır.

5-Fluorouracil (5-FU): Çoğunlukla sisplatin ile birlikte kullanılır.

Dosetaksel: Bazı durumlarda, diğer kemoterapi ilaçlarına eklenebilir.

Gemsitabin: İleri evre nazofarenks kanseri için kullanılabilir.

Epidermal Büyüme Faktörü Reseptörü (EGFR) İnhibitörleri: EGFR bazı nazofarenks kanserlerinde hedef olarak kullanılabilir. Örneğin, Setuksimab gibi ilaçlar bu reseptörü hedef alır.

İmmünoterapiler:

PD-1/PD-L1 İnhibitörleri: Pembrolizumab ve Nivolumab gibi ilaçlar, PD-1 veya PD-L1'i hedef alarak bağışıklık sisteminin tümör hücrelerine karşı etkinliğini artırabilir.

Genel Yaklaşım

Kombine Tedaviler: Kemoterapi, hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapiler, sıklıkla diğer tedavi yöntemleriyle birleştirilerek kullanılır.

Kişiselleştirilmiş Tedavi: Tedavi seçenekleri, hastanın genel sağlık durumu, kanserin özellikleri ve genetik profillemesi gibi faktörlere göre kişiselleştirilir.

Nazofarenks kanseri tedavisindeki bu ilaçlar ve tedavi yöntemleri, hastalığın kontrolü ve hastanın yaşam kalitesinin iyileştirilmesi için kullanılır. Tedavi planının belirlenmesinde onkoloji uzmanları, radyasyon onkologları ve diğer sağlık profesyonellerinden oluşan bir ekip çalışması önemlidir. Ayrıca tedavi seçenekleri ve kombinasyonları hızla gelişmekte olduğundan, en güncel bilgiler için tıbbi danışmanlık almak önemlidir.

İYİLEŞME SONRASI TAKİP NASIL YAPILMALIDIR ?

Nazofarenks kanserinden iyileştikten sonra düzenli takip, hastalığın nüksetmesini erkenden tespit etmek ve olası yan etkileri yönetmek için hayati öneme sahiptir. İyileşme sonrası takip genellikle, hastanın tıbbi geçmişi ve tedavi edilen kanserin özelliklerine göre özelleştirilir. Bu takip süreci genellikle tedavi sonrası ilk iki yıl boyunca her 3-4 ayda bir, daha sonra yılda en az bir kez olacak şekilde düzenli tıbbi muayeneleri içerir. Bu muayenelerde fiziksel muayene, nazofarenks endoskopisi ve gerekirse görüntüleme testleri (örneğin MR veya PET-CT) yapılır. Ayrıca hastaların baş, boyun ve kulak bölgesindeki herhangi bir yeni semptom veya değişikliği doktorlarına bildirmeleri önemlidir. İyileşme sürecinde, hastaların genel sağlık durumlarını desteklemek, dengeli beslenme ve düzenli egzersiz gibi sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarını sürdürmeleri teşvik edilir. Psikolojik ve sosyal destek de, iyileşme sürecinin bir parçası olarak önem taşır. Bu kapsamlı yaklaşım, nazofarenks kanseri tedavisinden sonra hastaların sağlık durumlarının en iyi şekilde yönetilmesini sağlamak için tasarlanmıştır.