Mide Kanseri

21.03.2024

MİDE KANSERİ TANI VE TEDAVİSİ

Mide kanseri mide yüzey hücrelerinde başlayan ve zamanla bu hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasıyla karakterize edilen malign bir hastalıktır. Genellikle yavaş ilerleyen bu kanser türü erken evrelerde belirti vermediği için teşhis edilmesi zor olabilir. Dünya çapında önemli bir halk sağlığı sorunu olan mide kanseri, kansere bağlı ölümler arasında önemli bir yer tutmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde daha yaygın görülür ve erkeklerde kadınlara göre daha sık rastlanır. Risk faktörleri arasında Helikobacter pylori enfeksiyonu, uzun süreli asit reflü, beslenme alışkanlıkları, sigara içme ve aile öyküsü bulunur. Erken teşhis, mide kanserinin tedavi edilebilirliğini büyük ölçüde artırır. Bu nedenle risk faktörlerine sahip bireylerin düzenli tarama ve erken tanı için tıbbi kontrollerden geçmeleri önerilir. Mide kanseri global kanser yükünü azaltma ve yaşam kalitesini iyileştirme çabalarında önemli bir odak noktasıdır. Bu hastalığın anlaşılması ve yönetilmesi, kanser araştırması ve tedavi stratejilerinin geliştirilmesinde önemli rol oynar.

Resim 1. Mide kanseri gelişiminde çok sayıda çevresel ve genetik risk faktörü sorumludur.

RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

Mide kanseri çeşitli çevresel, yaşam tarzı ve genetik faktörlerle ilişkili olabilir.

Mide kanseri riskini artırabilecek bazı faktörler:

Helikobakter pylori Enfeksiyonu: Bu bakterinin mide yüzeyinde neden olduğu kronik enfeksiyon, mide kanseri riskini önemli ölçüde artırabilir.

Sigara İçme: Sigara içmek özellikle mide girişine yakın bölgelerde mide kanseri riskini artırır.

Ailede Mide Kanseri Öyküsü: Ailede mide kanseri öyküsü olan kişilerde risk daha yüksektir.

Beslenme Alışkanlıkları: Yüksek tuzlu, tütsülenmiş veya nitrat içeren gıdaların tüketimi riski artırabilir. Meyve ve sebze tüketiminin az olması da risk faktörüdür.

Obezite: Aşırı kilo ve özellikle karın bölgesindeki yağlanma mide kanseri riskini artırabilir.

Kronik Gastrit veya Mide Ülseri: Uzun süreli mide iltihabı veya ülserler, mide kanseri gelişme riskini artırabilir.

Pernisiyöz Anemi: B12 vitamini emilim bozukluğu ile ilişkili bu durum, mide kanseri riskini artırabilir.

Mide Polipleri: Bazı türdeki mide polipleri, özellikle adenomlar, kansere dönüşebilir.

Etnik Köken ve Coğrafi Faktörler: Bazı etnik gruplar ve coğrafi bölgeler, mide kanseri açısından daha yüksek risk taşır.

Alkol Tüketimi: Aşırı alkol tüketimi de mide kanseri riskini artırabilir.

Önceki Mide Ameliyatları: Özellikle mide ülseri veya obezite için yapılan bazı cerrahi müdahaleler, uzun vadede mide kanseri riskini artırabilir.

Bu risk faktörlerinin her biri, mide kanseri gelişme olasılığını farklı oranlarda artırabilir. Bazı risk faktörleri değiştirilebilirken (sigara içme, diyet), bazıları değiştirilemez (genetik faktörler, aile öyküsü). Bu nedenle, risk faktörlerine sahip bireylerin düzenli tarama ve erken teşhis için medikal kontrollerden geçmeleri önerilir.

NASIL OLUŞUR?

Mide kanserinin gelişimi, mide yüzey hücrelerinde meydana gelen genetik ve moleküler değişikliklerle başlar ve bu değişiklikler, hücrelerin anormal ve kontrolsüz bir şekilde çoğalmasına yol açar. Bu süreç genellikle yıllar alır ve çevresel, diyet ve genetik faktörlerin etkileşimiyle tetiklenir. Özellikle, Helicobacter pylori bakterisinin neden olduğu kronik enfeksiyon, mide yüzeyinde iltihaplanma ve hasara yol açar ve bu da kanser gelişimi için zemin hazırlar. Diğer faktörler arasında tuzlu ve işlenmiş gıdaların tüketimi, sigara içimi, aşırı alkol kullanımı ve ailede mide kanseri öyküsü bulunabilir. Genetik mutasyonlar da rol oynayabilir, özellikle bazı kalıtsal kanser sendromları, mide kanseri riskini artırır. Bu faktörler mide hücrelerinde DNA hasarına neden olur ve hücrelerin normal büyüme ve ölüm süreçlerini bozar. Zamanla, bu anormal hücreler birikir ve tümörler oluşturur. İleri aşamalarda, bu kanserli hücreler mide duvarını aşarak lenf nodlarına ve diğer organlara yayılabilir (metastaz yapabilir). Mide kanserinin gelişiminde bu etkileşimler, hastalığın karmaşık doğasını ve çeşitli risk faktörlerinin önemini vurgular. Bu süreç kanserin erken teşhisini ve etkili tedavi stratejilerinin geliştirilmesini zorlaştırır.

Resim 2. Mide kanseri kilo kaybı, bulantı, kusma ve sindirim bozukluğu gibi çok sayıda şikayete yol açabilir.

BELİRTİLERİ NELERDİR ?

Mide kanseri erken evrelerde genellikle belirti vermez veya belirtileri hafif ve belirsiz olabilir. Ancak hastalık ilerledikçe daha belirgin belirtiler ortaya çıkar. Mide kanserinin belirtileri şunları içerebilir:

Karın Ağrısı veya Rahatsızlık: Özellikle mide bölgesinde sürekli veya aralıklı ağrı veya rahatsızlık hissi olabilir.

Yemek Sonrası Tokluk Hissi: Normalden daha az yemek yedikten sonra bile anormal derecede tokluk hissi görülebilir.

İştahsızlık: Genel bir iştah kaybı, özellikle sevilen yiyeceklere karşı ilginin azalması görülebilir.

Kilo Kaybı: Açıklanamayan, ani kilo kaybı görülebilir.

Yutma Güçlüğü (Disfaji): Özellikle hastalık ilerledikçe yutma sırasında zorluk meydana gelebilir.

Mide Ekşimesi veya Sindirim Bozuklukları: Sürekli mide ekşimesi, asit reflü veya sindirim sorunları saptanabilir.

Bulantı ve Kusma: Özellikle kusmada kan görülmesi saptanabilir..

Dışkıda Kan veya Karartı: Dışkının siyah renkte olması veya dışkıda açıkça kan görülmesi, kanamanın bir işareti olabilir.

Yorgunluk ve Halsizlik: Genel bir enerji eksikliği veya halsizlik hissi görülebilir.

Anemi: Gizli kan kaybı nedeniyle ortaya çıkabilen demir eksikliği anemisi saptanabilir.

Bu belirtiler mide kanseri dışında birçok başka durumda da görülebilir. Bu yüzden bu belirtilerden herhangi birini yaşayan kişilerin doğru teşhis ve tedavi için tıbbi yardım alması önemlidir. Erken teşhis mide kanseri tedavisindeki başarı oranını önemli ölçüde artırabilir.

TANISI NASIL KONULUR?

Mide kanseri tanısı, genellikle hastanın semptomları, tıbbi öyküsü ve çeşitli tanısal testlerin kombinasyonuyla konulur. İlk adım hastanın semptomları ve aile öyküsünün detaylı bir şekilde değerlendirilmesidir. Ardından en yaygın ve güvenilir tanı yöntemi olan üst gastrointestinal endoskopi gerçekleştirilir. Bu işlem sırasında, bir kamera ve ışık kaynağına sahip ince, esnek bir tüp (endoskop) hastanın midesine yerleştirilir ve mide yüzeyinin doğrudan gözlemlenmesi sağlanır. Şüpheli görünen alanlardan biyopsi alınarak mikroskop altında incelenir. Ek olarak bilgisayarlı tomografi (CT) taraması, ultrasonografi ve bazen pozitron emisyon tomografisi (PET) taraması gibi görüntüleme testleri kullanılarak kanserin yayılımı ve evresi değerlendirilir. Bu testler kanserin boyutunu, mide duvarına ve çevre dokulara olan yayılımını, lenf nodlarına veya diğer organlara metastaz yapma durumunu belirlemeye yardımcı olur. Bu kapsamlı tanı süreci, doğru teşhisin konulmasını ve etkili bir tedavi planının oluşturulmasını sağlar.

PATOLOJİK TİPLERİ NELERDIR?

Mide kanseri histolojik özelliklerine göre farklı patolojik tiplere ayrılır. Bu tipler kanser hücrelerinin mikroskop altında nasıl göründüğüne ve kanserin mide yüzeyinde nasıl büyüdüğüne dayanır.

Mide kanserinin başlıca patolojik tipleri:

Adenokarsinom: Mide kanserlerinin en yaygın türüdür ve mide yüzeyinin bez hücrelerinde başlar. Adenokarsinomlar daha da iki alt gruba ayrılabilir:

İntestinal Tip Adenokarsinom: Genellikle yaşlı bireylerde ve mide kanseri risk faktörlerine maruz kalmış kişilerde görülür.

Diffüz Tip Adenokarsinom (Linitis Plastika): Mide duvarını yayılarak kalınlaştırır ve genç hastalarda daha sık rastlanır.

Skuamöz Hücreli Karsinom: Mide kanserlerinin nadir bir türüdür ve mide yüzeyinin skuamöz (yassı) hücrelerinde başlar.

Leiomyosarkom ve Gastrointestinal Stromal Tümörler (GİST): Bunlar mide duvarının düz kas veya stromal (destek) dokularından kaynaklanan nadir kanser türleridir.

Lenfoma: Mide kanserlerinin küçük bir yüzdesini oluşturur ve mide yüzeyinin lenf dokusundan kaynaklanır.

Karsinosarkom: Hem bez hem de sarkom özellikleri gösteren nadir bir mide kanseri türüdür.

Nöroendokrin Tümörler: Mide yüzeyide nöroendokrin hücrelerinden kaynaklanan nadir tümörlerdir ve çeşitli davranışlar gösterebilir.

Her bir patolojik tür mide kanserinin teşhisi, tedavisi ve prognozu açısından farklı öneme sahiptir. Özellikle adenokarsinom, mide kanserlerinin büyük bir çoğunluğunu oluşturur ve genellikle tedavi ve araştırma çalışmalarının odak noktasıdır. Bu türlerin mikroskopik incelemesi, kanserin doğru bir şekilde sınıflandırılmasını ve uygun tedavi stratejilerinin belirlenmesini sağlar. Mide kanseri tedavisinde, tümörün moleküler özelliklerinin incelenmesi önemlidir. Bu amaçla, bazı reseptörler ve genetik markerler dikkate alınır. Özellikle HER2/neu reseptörünün varlığı, belirli hedefe yönelik tedavilere (örneğin, trastuzumab) yanıtı etkileyebilir. Bu reseptörlerin ve genetik değişikliklerin varlığı, tümörün davranışını ve hastanın tedaviye yanıtını etkileyebilir, bu yüzden tedavi planlaması ve prognoz belirlenirken bu faktörler göz önünde bulundurulur.

TÜMÖR EVRELEMESİ NASIL YAPILIR ?

Mide kanserinde tümör evrelemesi, kanserin ne kadar yayıldığını belirlemek için yapılan bir süreçtir. Bu süreç genellikle TNM sistemine göre yapılır. TNM sistemi, Tümör (T), Lenf Nodu (N), ve Metastaz (M) olmak üzere üç ana kategoriden oluşur.

Madde madde mide kanseri tümör evrelemesi:

T (Tümör):

T1: Tümör mukozayı (mide zarının en iç katmanı) veya submukozayı (mukozanın altındaki katman) etkilemiştir.

T2: Tümör mukoza altı tabakalarına, ama mide dışına yayılmamıştır.

T3: Tümör mide duvarını tamamen geçmiş ama çevre organlara yayılmamıştır.

T4: Tümör çevre dokulara veya organlara yayılmıştır.

N (Lenf Nodu):

N0: Lenf nodlarında kanser hücresi yoktur.

N1: Yakın lenf nodlarında az sayıda kanser hücresi bulunmaktadır.

N2: Daha fazla veya daha uzak lenf nodlarında kanser hücreleri var.

N3: Çok sayıda uzak lenf nodunda kanser hücreleri bulunmaktadır.

M (Metastaz:

M0: Uzak metastaz yoktur.

M1: Uzak organlara veya lenf nodlarına metastaz var.

Bu evreleme sistemi, hastalığın yayılımını değerlendirerek uygun tedavi seçeneklerinin belirlenmesinde yardımcı olur. Ancak kesin teşhis ve evreleme için doktorunuzun yapacağı klinik değerlendirme ve çeşitli tanı yöntemleri esastır.

Resim 3. Mide kanseri mide yüzeyindeki yayılıma, lenf nodu tutulumuna ve uzak organlar sıçrama durumuna göre evrelere ayrılır.

EVRELERE GÖRE TEDAVİ NASIL YAPILIR?

Mide kanseri tedavisi, hastalığın evresine bağlı olarak değişir. Her evrede farklı tedavi yaklaşımları uygulanabilir. Aşağıda mide kanserinin farklı evrelerine göre yaygın tedavi yöntemleri sıralanmıştır:

Evre 0 (İn situ Kanser):

Endoskopik mukozal rezeksiyon (EMR) veya endoskopik submukozal diseksiyon (ESD) gibi minimal invaziv prosedürlerle erken aşama tümörler çıkarılabilir.

Evre I:

Cerrahi: Tümörün ve bazı çevre dokuların çıkarılması (gastrektomi) işlemidir.

Adjuvan tedavi: Bazı durumlarda cerrahiden sonra kemoterapi veya radyoterapi uygulanabilir.

Evre II ve III:

Neoadjuvan tedavi: Cerrahi öncesi kemoterapi veya kemoradyoterapi, tümörü küçültmek ve cerrahi başarısını artırmak için kullanılabilir.

Cerrahi: Gastrektomi ve çevre lenf nodlarının çıkarılması işlemi yapılabilir.

Adjuvan tedavi: Cerrahiden sonra ek tedavi (genellikle kemoterapi veya kemoradyoterapi) önerilebilir.

Evre IV (Metastatik Kanser):

Palyatif bakım: Ağrıyı ve diğer semptomları hafifletmeye yönelik tedaviler verilir.

Kemoterapi: Hastalığın yayılmasını yavaşlatmak, semptomları azaltmak ve yaşam kalitesini artırmak için uygulanabilir.

Hedefe yönelik tedaviler: Bazı biyolojik ajanlar ve immünoterapi, tümörün özelliklerine bağlı olarak kullanılabilir.

Radyoterapi: Ağrı kontrolü veya belirli semptomları hafifletmek için kullanılabilir.

Destekleyici ve semptomatik tedavi: Beslenme desteği, ağrı yönetimi ve diğer palyatif bakım yaklaşımları önemlidir.

Tedavi seçenekleri tümörün biyolojik özelliklerine hastanın genel sağlık durumuna ve tercihlerine göre değişebilir. Bu nedenle en uygun tedavi planı için bir onkoloji uzmanıyla detaylı bir değerlendirme yapılması önemlidir.

TEDAVİDE KULLANILAN İLAÇLAR NELERDİR ?

Mide kanserinin tedavisinde kullanılan ilaçlar, kemoterapiler, akıllı (hedefe yönelik) ilaç tedavileri ve immünoterapiler çeşitlilik gösterir.

Bu ilaçların bazılarına madde madde bir bakış:

Kemoterapi İlaçları:

  • Fluorouracil (5-FU): Genellikle diğer ilaçlarla birlikte kullanılır.

  • Kapesitabin: Oral yolla alınan bir ilaçtır.

  • Sisplatin: Genellikle diğer kemoterapi ilaçlarıyla kombine edilir.

  • Oksaliplatin: Sıklıkla diğer kemoterapötik ajanlarla birleştirilir.

  • Dosetaksel: Genellikle kombinasyon tedavisinde yer alır.

  • Epirubisin: Diğer ilaçlarla birlikte kullanılabilir.

  • İrinotekan: Bazı durumlarda tercih edilen bir ajan.

Hedefe Yönelik (Akıllı) İlaç Tedavileri:

  • Trastuzumab: HER2 pozitif mide kanserlerinde kullanılır.

  • Ramucirumab: Anjiyogenez inhibitörü, mide kanserinde damar oluşumunu engeller.

  • Pertuzumab: Bazı HER2 pozitif kanserlerde kullanılır.

İmmünoterapiler:

  • Pembrolizumab (PD-1 inhibitörü) özellikle MSI-H veya dMMR gibi belirli genetik değişiklikleri olan kanserlerde etkilidir.

  • Nivolumab: Genellikle ileri veya metastatik mide kanseri tedavisinde kullanılır.

Bu ilaçların kullanımı, hastanın kanserinin özelliklerine, genel sağlık durumuna ve daha önce alınan tedavilere bağlı olarak değişir. Ayrıca, bu ilaçların kullanımı çeşitli yan etkilerle ilişkilendirilebilir, bu nedenle doktor kontrolünde ve önerisiyle kullanılmalıdır. Bu listedeki ilaçlar tedavi alanında devam eden araştırmalar ve gelişmelerle değişebilir.

İYİLEŞME SONRASI TAKIP NASIL YAPILMALIDIR ?

Mide kanseri tedavisi sonrası takip, hastanın durumunu gözlemlemek ve olası nüksü erken saptamak için kritik öneme sahiptir. Genellikle tedavi sonrası ilk yıllarda daha sık doktor ziyaretleri önerilir. Bu ziyaretlerde, fiziksel muayene, kan testleri (örneğin, tam kan sayımı, karaciğer fonksiyon testleri), ve gerekirse görüntüleme testleri (örneğin, bilgisayarlı tomografi veya endoskopi) yapılır. Hastaların beslenme durumu ve ağırlık değişiklikleri de yakından izlenir, çünkü mide kanseri tedavisi beslenme alışkanlıklarını etkileyebilir. Ayrıca hastalar semptomları ve herhangi bir sağlık değişikliğini doktorlarıyla paylaşmalıdır. Takip süreci hastanın genel sağlık durumu, kanserin evresi ve tedavi türüne bağlı olarak değişebilir. Bu süreçte, düzenli takip ve erken müdahale, olası nüksleri veya komplikasyonları yönetmede hayati rol oynar.