Kolon - Rektum Kanseri

21.03.2024

KOLON VE REKTUM KANSERİ

TANI VE TEDAVİSİ

Kolorektal kanser kalın bağırsağın (kolon) ve rektumun (rektal) kanseri olarak tanımlanır ve dünya çapında yaygın görülen kanser türlerinden biridir. Bu kanser türü, genellikle bağırsak hücrelerindeki anormal değişikliklerden kaynaklanır. Bu hücreler kontrolsüz bir şekilde çoğalarak kanserli tümörler oluşturabilir. Kolorektal kanserin önemi, erken evrede tespit edildiğinde yüksek oranda tedavi edilebilir olmasıdır. Bu yüzden düzenli taramalar ve erken tanı hayati önem taşır. Risk faktörleri arasında ileri yaş, ailede kolorektal kanser öyküsü, inflamatuar bağırsak hastalıkları, bazı genetik sendromlar, diyabet ve obezite sayılabilir. Beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzı da riski etkileyebilir. Kolorektal kanser, özellikle erken aşamada, belirgin semptomlar göstermeyebilir ancak kanama, karın ağrısı, kilo kaybı ve değişen bağırsak alışkanlıkları gibi belirtiler gözlemlenebilir. Sağlıklı bir diyet, düzenli egzersiz ve alkol tüketimini sınırlamak gibi önlemler, bu kanser türünün önlenmesinde etkili olabilir. Erken teşhis ve tedavi, hastalığın tamamen iyileşme oranlarını önemli ölçüde artırır.

RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

Kolorektal kanser riskini artırabilen bir dizi faktör vardır. Bu risk faktörleri, bireyden bireye değişebilir ve genellikle birden fazla faktörün bir araya gelmesi sonucu oluşan bir hastalıktır. Kolorektal kanser riskini artırabilecek bazı önemli faktörler:

Yaş: Yaş kolorektal kanser riskini artırır. Bu kanser türü genellikle 50 yaşın üstündeki bireylerde daha sık görülür.

Aile Öyküsü: Aile geçmişi, aile üyelerinde kolorektal kanser öyküsü bulunan kişilerin riskini artırabilir. Özellikle birinci derece akrabalarda (ebeveynler, kardeşler, çocuklar) kolorektal kanser öyküsü olan kişiler daha yüksek risk altındadır.

Kişisel Öykü: Daha önce kolorektal kanser, polipler veya inflamatuar bağırsak hastalığı (örneğin, ülseratif kolit veya Crohn hastalığı) gibi bağırsak sorunlarına sahip olmak kişisel riski artırabilir.

Genetik Faktörler: Bazı genetik sendromlar, kolorektal kanser riskini artırabilir. Özellikle Lynch sendromu ve ailevi adenomatöz polipozis (FAP) gibi genetik sendromlar kolorektal kanser riskini yükseltebilir.

Diyabet: Diyabet hastaları, kolorektal kanser riskinin arttığı düşünülmektedir.

Beslenme Alışkanlıkları: Yüksek yağlı, düşük lifli beslenme alışkanlıkları kolorektal kanser riskini artırabilir. Aynı zamanda kırmızı et ve işlenmiş et tüketimi de riski yükseltebilir.

Fiziksel Aktivite: Düzenli fiziksel aktivite eksikliği, kolorektal kanser riskini artırabilir.

Alkol ve Sigara Kullanımı: Alkol tüketimi ve sigara içmek, kolorektal kanser riskini artırabilir.

Ağırlık: Obezite veya aşırı kilolu olmak, kolorektal kanser riskini arttırabilir.

İnflamasyon: Kronik bağırsak iltihapları veya inflamatuar bağırsak hastalıkları kolorektal kanser riskini artırabilir.

Bu risk faktörlerine sahip olan kişilerin daha dikkatli olmaları ve düzenli tarama testlerini takip etmeleri önerilir. Risk faktörlerini en aza indirmek için sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri, düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek ve tıbbi önerilere uygun olarak takip edilmelidir. Ayrıca aile öyküsü veya genetik faktörler gibi kişisel risk faktörlerini belirlemek ve doktorunuzla bu konuda konuşmak önemlidir.

Resim 1. Kolon kanseri gelişiminde çok sayıda risk faktörü tanımlanmıştır. Kolon kanseri ve taraması ile erken teşhis ve tamamen iyileşme şansı artar.

NASIL OLUŞUR ?

Kolorektal kanserin gelişim mekanizmaları karmaşıktır ve birden fazla faktörün etkileşimi sonucu oluşur. Genellikle başlangıçta normal bağırsak hücrelerinde genetik mutasyonlar veya değişiklikler meydana gelir. Bu mutasyonlar bağırsak hücrelerinin normal büyüme ve bölünme kontrolünü kaybetmelerine neden olur. Polipler olarak adlandırılan küçük anormal tümörler, bu mutasyonlar sonucu oluşur ve zamanla bazı polipler kansere dönüşebilir. Kolorektal kanser gelişiminde genetik faktörler, aile öyküsü, yaş, beslenme alışkanlıkları ve çevresel etkenler gibi birçok faktörün rol oynadığı bilinmektedir. Bu faktörlerin bir araya gelmesiyle, normal bağırsak hücrelerinin kanserli hücrelere dönüşmesi ve tümörlerin büyümesi başlar.

BELİRTİLERİ NELERDİR ?

Kolorektal kanserin belirtileri ve bulguları kişiden kişiye değişiklik gösterebilir, ancak bazı yaygın semptomlar şunlardır:

Kanama: Dışkıda parlak kırmızı veya koyu renkli kan görülmesi.

Dışkılama Alışkanlıklarında Değişiklik: İshal, kabızlık veya dışkılama alışkanlıklarında diğer değişiklikler, özellikle bu değişiklikler birkaç gün veya daha uzun süre devam ederse.

Dışkıda Değişiklik: Dışkının daha dar veya farklı görünmesi.

Karın Ağrısı ve Rahatsızlık: Karında kramp, gaz veya ağrı.

Kilo Kaybı: Açıklanamayan kilo kaybı.

Yorgunluk ve Halsizlik: Sürekli yorgunluk veya anemi belirtileri.

İştah Kaybı: Açıklanamayan iştahsızlık.

Rahatsızlık Hissi: Tam dışkılamayı yapamama hissi.

Bu semptomların her biri kolorektal kansere özgü olmayabilir ve başka sağlık durumları tarafından da tetiklenebilir. Ancak bu tür belirtilerden herhangi birinin varlığı, özellikle 50 yaş üstü bireylerde veya ailede kolorektal kanser öyküsü olanlarda, bir doktor tarafından değerlendirilmelidir. Erken teşhis, kolorektal kanserin tedavi edilebilirliği açısından çok önemlidir.

TANISI NASIL KONULUR?

Kolorektal kanser tanısı koymak için birkaç farklı tıbbi test ve prosedür kullanılır. İlk adım, hastanın tıbbi öyküsünün alınması ve fiziksel muayenesidir. Daha sonra, doktorlar kolorektal kanser tarama testleri yapabilirler. Bu tarama testleri arasında gaitada gizli kan testi (FOBT), dışkıda DNA testi (FIT-DNA), sigmoidoskopi, kolonoskopi ve bilgisayarlı tomografi kolonografi (CT kolonografi) bulunabilir. Pozitif sonuçlar veya belirtiler varsa, daha fazla değerlendirme için biyopsi yapılır. Bu, doku örneklerinin alınması ve patolojik inceleme ile kanserin teşhis edilmesini sağlar. Ayrıca, kanserin yayılma durumunu değerlendirmek için görüntüleme testleri (örneğin, CT taramaları veya MRI) de kullanılabilir. Kolorektal kanser teşhisi konulduğunda, hastanın tedavi planı oluşturulur ve kanserin evresi ve diğer faktörler göz önünde bulundurularak uygun tedavi yöntemleri seçilir.

Resim 2. Kolon kanserinde tanı için kolonoskopi yapılması ve kitleden biyopsi alınması gereklidir.

PATOLOJİK TİPLERİ NELERDİR?

Kolorektal kanser, kalın bağırsak (kolon) veya rektumun (makatın son kısmı) iç yüzeyinde başlayan kanser türüdür. Kolorektal kanserin patolojik tipleri, tümörün hücresel özelliklerine ve dokulara nasıl yayıldığına göre farklılık gösterebilir. Bu tipler şunlar olabilir:

Adenokarsinom: Kolorektal kanserlerin en yaygın tipidir. Bu kanser türünde, kolon veya rektumun iç yüzeyini kaplayan bez hücrelerinden kaynaklanan bir tümör oluşur. Adenokarsinom tüm kolorektal kanser vakalarının çoğunu oluşturur.

Mukozal Karsinom: Bu tür mukozal yüzeydeki hücrelerden kaynaklanan bir kanser türüdür. Mukozal yüzey, kolon ve rektumun iç yüzeyini kaplar.

Skuamöz Hücreli Karsinom: Bu tür kanser, skuamöz hücrelerden kaynaklanır ve rektumun skuamöz hücreli kısmında gelişebilir. Bu tip kolorektal kanser daha az tanı alır.

Adenoskuamöz Karsinom: Bu kanser türü adenokarsinom ve skuamöz hücreli karsinomun özelliklerini bir araya getiren nadir bir türdür.

Lenfoma: Kolorektal lenfoma, bağışıklık sistemi hücrelerinden kaynaklanan bir kanser türüdür ve kolon veya rektumda nadiren görülür.

Sarkom: Kolorektal sarkom, bağırsakların veya rektumun kas veya bağ dokularından kaynaklanan bir kanser türüdür. Bu da nadir bir türdür.

Her kolorektal kanser türü farklı özelliklere, tedavi seçeneklerine ve prognozlara sahip olabilir. Tanı ve tedavi planı, tümörün patolojik tipine, evresine ve hastanın genel sağlık durumuna göre belirlenir. Bu nedenle, kolorektal kanser teşhisi alan bir kişi için patolojik inceleme son derece önemlidir. Kolorektal kanserde incelenmesi gereken önemli reseptörler ve moleküler markörler arasında Epidermal Büyüme Faktörü Reseptörü (EGFR), HER2/neu, KRAS ve NRAS gen mutasyonları, Mikrosatellit İnstabilitesi (MSI) ve Değişmiş Mismatch Onarımı (dMMR), ve Vascular Endothelial Growth Factor (VEGF) bulunmaktadır. EGFR hücre büyümesini kontrol eder ve bazı tedavilerde hedef alınır. HER2 hücre bölünmesinde rol oynar ve bazı kanserlerde aşırı ifade edilebilir. KRAS ve NRAS mutasyonları, tedaviye yanıtı öngörmekte kullanılır. MSI ve dMMR, DNA onarım mekanizmalarındaki bozuklukları gösterir ve immünoterapiye yanıtta önemlidir. VEGF, tümör büyümesine ve metastazına katkıda bulunur ve hedeflenmiş tedavilerde önemli bir rol oynar. Bu markerler kolorektal kanserde kişiselleştirilmiş tedavi stratejilerinin geliştirilmesinde kritik öneme sahiptir.

TÜMÖR EVRELEMESİ NASIL YAPILIR ?

Kolorektal kanserde tümör evrelemesi, kanserin yayılım derecesini belirlemek için kullanılan bir sistemdir. Bu evreleme genellikle TNM sistemi (Tümör, Lenf Nodül, Metastaz) kullanılarak yapılır ve hastalığın yayılımını ve tedavi seçeneklerini belirlemede önemli bir rol oynar.

T (Tümör): T kategorisi tümörün primer yerleşim yerindeki büyüklüğünü ve bağırsak duvarına ne kadar derinlemesine nüfuz ettiğini belirtir. T kategorisi T1'den T4'e kadar değişir, T1 en küçük ve en az invaziv tümörü, T4 ise çevre dokulara yayılmış en büyük tümörü ifade eder.

N (Lenf Nodu): N kategorisi kanserin yakın lenf nodlarına yayılıp yayılmadığını gösterir. N0, lenf nodlarında kanser olmadığını belirtirken, N1, N2 ve N3, kanserin lenf nodlarına yayılım derecesini gösterir.

M (Metastaz): M kategorisi, kanserin vücudun diğer bölgelerine (örneğin karaciğer veya akciğer gibi) yayılıp yayılmadığını gösterir. M0, uzak metastazın olmadığını, M1 ise metastazın varlığını belirtir.

Evreleme ayrıca klinik ve patolojik evreleme olarak ikiye ayrılır:

Klinik Evreleme (cTNM): Bu, cerrahi öncesi teşhis testleri (örneğin, endoskopi, BT taraması, MRG) ile elde edilen bilgilere dayanır.

Patolojik Evreleme (pTNM): Cerrahi sonrası alınan tümör ve lenf nodlarının patolojik incelemesi sonucunda yapılan daha kesin bir evrelemedir.

Kolorektal kanserde evreleme, tedavi seçeneklerinin belirlenmesinde ve prognozun tahmin edilmesinde kritik önem taşır. Erken evrelerde, cerrahi genellikle tercih edilen tedavi yöntemidir, ilerlemiş evrelerde ise sistemik tedaviler ve radyoterapi gerekli olabilir.

Resim 3. Kolon kanseri bağırsak yüzeyine yayılım derecesi, lenf nodu tutulumu ve uzak organ yayılımına göre evrelere ayrılır.

EVRELERE GÖRE TEDAVİ NASIL YAPILIR?

Kolorektal kanser tedavisi, kanserin evresine bağlı olarak değişir. Her evre, kanserin yayılım derecesine göre belirlenir ve bu da tedavi seçeneklerini etkiler. İşte evrelere göre genel tedavi yaklaşımları:

Evre 0 (in situ) Tedavi Yöntemi: Genellikle polipektomi veya yerel eksizyon yeterlidir. Endoskopik prosedürlerle tümörün tamamen çıkarılması anlamına gelir.

Evre I Tedavi Yöntemi: Cerrahi ana tedavi yöntemidir. Kolonoskopi ile tespit edilen tümörlerin çıkarılması genellikle yeterlidir. Lenf nodlarının etkilenip etkilenmediğini belirlemek için genişletilmiş cerrahi gerekli olabilir.

Evre II Tedavi Yöntemi:

Cerrahi: Tümörün ve çevresindeki sağlıklı dokunun, ayrıca yakındaki lenf nodlarının çıkarılması işlemidir.

Kemoterapi: Bazı durumlarda, özellikle tümörün yüksek riskli özelliklere sahip olduğu durumlarda, cerrahi sonrası adjuvan (destekleyici) kemoterapi önerilebilir.

Evre III Tedavi Yöntemi:

Cerrahi: Tümörün çevre dokuların ve etkilenen lenf nodlarının çıkarılmasıdır.

Kemoterapi: Cerrahi sonrası adjuvan kemoterapi standart tedavidir. Kemoterapi, kanserin tekrarlamasını önlemeye yardımcı olabilir.

Evre IV (Metastatik Kanser) Tedavi Yöntemi:

Sistemik Tedaviler: Kemoterapi, hedefe yönelik tedaviler, immünoterapi ve bazen hormonal tedaviler. Tedavinin amacı genellikle hastalığı kontrol altında tutmak ve semptomları hafifletmektir.

Palyatif Cerrahi ve Radyoterapi: Semptomları hafifletmek için kullanılabilir.

Metastazektomi: Bazı durumlarda, özellikle karaciğer veya akciğerde sınırlı sayıda metastaz varsa, metastazların cerrahi olarak çıkarılması mümkün olabilir.

Genel Yaklaşım

Destekleyici Bakım: Tüm evrelerde, ağrı yönetimi, beslenme desteği ve diğer semptomları hafifletmeye yönelik tedaviler önemlidir.

Kişiselleştirilmiş Tedavi: Genetik ve moleküler testler, tedavi seçeneklerini daha da kişiselleştirmek için kullanılabilir.

Tedavi planı hastanın genel sağlık durumu, kanserin özellikleri ve kişisel tercihler göz önünde bulundurularak yapılandırılmalıdır. Bu nedenle hastaların tedavi seçeneklerini doktorlarıyla detaylı olarak tartışmaları önemlidir.

TEDAVİDE KULLANILAN İLAÇLAR NELERDİR ?

Kolorektal kanser tedavisinde kullanılan çeşitli ilaçlar ve tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Bu tedaviler kemoterapiler, hedefe yönelik tedaviler (akıllı ilaçlar), immünoterapiler ve bazen hormonal ilaçlar şeklinde olabilir. İşte bunların örnekleri:

Kemoterapiler

5-Fluorourasil (5-FU): En yaygın kullanılan kemoterapi ilaçlarından biridir, genellikle leucovorin (folinik asit) ile birlikte verilir.

Kapesitabine : Ağızdan alınan bir ilaç olup, vücutta 5-FU'ya dönüşür.

Oksaliplatin: Genellikle 5-FU ve leucovorin ile kombinasyon halinde kullanılır (FOLFOX rejimi).

İrinotekan: Genellikle FOLFİRİ rejimi olarak bilinen 5-FU ve leucovorin ile kombinasyon halinde kullanılır.

Hedefe Yönelik Tedaviler (Akıllı İlaçlar)

Bevacizumab: VEGF'e karşı hedefli bir antikor, tümörün kan damarlarının oluşumunu engeller.

Setuksimab ve Panitumumab: EGFR'e karşı hedefli antikorlar, hücre büyümesini ve bölünmesini engeller.

Regorafenib: Çoklu kinaz inhibitörü, tümör büyümesinde rol oynayan birçok farklı hedefe karşı etkilidir.

İmmünoterapiler

Pembrolizumab ve Nivolumab: PD-1 inhibitörleri, immün sistemin tümör hücrelerini tanıyıp yok etmesine yardımcı olur.

İpilimumab: CTLA-4 inhibitörü, immün sistem hücrelerini aktive ederek kanserle savaşmasına yardımcı olur.

Bu tedavilerin her biri, hastalığın özelliklerine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak özelleştirilerek kullanılır. Ayrıca bu tedavilerin yan etkileri ve etkinlikleri konusunda hastaların doktorlarıyla detaylı bir şekilde konuşmaları önemlidir. Tedavi seçenekleri sürekli gelişmekte olduğundan, en güncel bilgi ve öneriler için doktorunuzla iletişim kurmak en iyisidir.

İYİLEŞME SONRASI TAKİP NASIL YAPILMALIDIR ?

Kolorektal kanser tedavisinden sonra hastaların takibi, nüksü erken tespit etmek ve tedavinin uzun vadeli etkilerini yönetmek için hayati önem taşır. Genellikle, tedavi sonrası ilk birkaç yıl en yoğun takip dönemidir. Bu süreç, düzenli fiziksel muayeneler, kan testleri (örneğin, CEA seviyeleri için), ve gerektiğinde görüntüleme testleri (kolonoskopi, bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonans görüntüleme (MRG)) içerir. Kolonoskopi, genellikle tedaviden sonraki ilk yıl ve ardından her 3-5 yılda bir önerilir. Takip sıklığı, kanserin evresine, hastanın genel sağlık durumuna ve tedavinin tipine bağlı olarak değişebilir. Ayrıca hastaların yaşam tarzı değişiklikleri, diyet, egzersiz ve sigarayı bırakma gibi, kanser tekrarlama riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Psikolojik destek ve rehabilitasyon da bu süreçte önemli bir rol oynayabilir. Her hastanın takip planı kişiselleştirilmeli ve düzenli sağlık kontrolleriyle desteklenmelidir.