Endometriyum Kanseri

21.03.2024

ENDOMETRİUM KANSERİ TANI VE TEDAVİSİ

Endometrium kanseri rahmin iç tabakası olan endometriumdan kaynaklanan bir kanser türüdür ve kadınların üreme sistemini etkileyen en yaygın kanserlerden biridir. Genellikle menopoz sonrası kadınlarda görülse de, her yaş grubundaki kadınlarda ortaya çıkabilir. Bu kanser türünün en sık görülen belirtileri arasında anormal vajinal kanama, pelvik ağrı ve anormal vajinal akıntı yer alır. Endometrium kanseri erken teşhis edildiğinde genellikle tedavi edilebilir, bu nedenle menopoz sonrası herhangi bir vajinal kanamanın ciddiye alınması ve değerlendirilmesi büyük önem taşır. Tedavi genellikle cerrahi ile başlar ve gerektiğinde radyoterapi, hormon tedavisi veya kemoterapi eklenir. Risk faktörleri arasında obezite uzun süreli östrojen maruziyeti, erken adet başlangıcı, geç menopoz, kısırlık ve polikistik over sendromu gibi durumlar bulunur. Bu kanser türünün önemi kadın sağlığını etkileyen yaygın bir kanser olması ve erken teşhisin tedavi başarısı üzerinde büyük etkisi olması nedeniyledir. Bu yüzden kadınların düzenli jinekolojik muayeneleri ve risk faktörlerine karşı bilinçli olmaları kritik önem taşır.

RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

Endometrium kanseri rahmin iç tabakası olan endometriumdan kaynaklanan bir kanser türüdür ve bazı risk faktörleri bu kanser türünün gelişme olasılığını artırabilir. Bu risk faktörlerinin her biri kanser gelişimi için kesin bir sebep olmasa da, bunların varlığı riski artırabilir.

Endometrium kanserinin bilinen risk faktörleri şunlardır:

Yaş: Risk yaşla birlikte artar, özellikle menopoz sonrası kadınlarda daha sık görülür.

Obezite: Vücut kitle indeksi yüksek olan kadınlarda endometrium kanseri riski artar. Fazla vücut yağı, vücutta daha fazla östrojen üretilmesine yol açar.

Uzun Süreli Östrojen Maruziyeti: Erken adet başlangıcı, geç menopoz, östrojen tedavisi almak (progesteron olmadan) gibi faktörler, vücudun uzun süreli östrojen maruziyetini artırır.

Hiç Doğum Yapmamış Olmak: Doğum yapmamış olmak riski artırabilir.

Hormon Tedavisi: Menopoz sonrası östrojen tedavisi almak, özellikle progesteron ile dengelenmediğinde riski artırabilir.

Polikistik Over Sendromu (PCOS): PCOS gibi hormonal dengesizliğe yol açan durumlar riski artırabilir.

Ailede Kanser Öyküsü: Özellikle kolon kanseri (Lynch sendromu olarak da bilinir) veya rahim kanseri öyküsü olan ailelerde risk artar.

Kanser Geçmişi: Meme kanseri veya over kanseri gibi östrojenle ilişkili diğer kanser türlerini geçirmiş olmak riski oluşturabilir..

Yüksek Tansiyon ve Diyabet: Bu sağlık sorunları da riski artırabilir.

Endometriyal Hiperplazi: Rahmin iç tabakasının anormal kalınlaşması, endometriyal hiperplazi olarak bilinir ve bu durum kansere dönüşebilir.

Bu risk faktörlerinin varlığı, kesin olarak endometrium kanseri gelişeceği anlamına gelmez. Ancak risk faktörlerinin farkında olmak, düzenli taramalar ve sağlık kontrolleri, bu kanserin erken teşhisi için önemlidir. Herhangi bir risk faktörüne sahip kadınların, bu riskleri ve olası tarama yöntemlerini doktorlarıyla konuşmaları önerilir.

Resim 1. Endometriyum kanseri rahim iç yüzeyindeki dokulardan meydana gelir.

NASIL OLUŞUR?

Endometrium kanseri rahmin iç tabakası olan endometriumdan kaynaklanır ve genellikle hormon dengesizlikleriyle ilişkilidir. Bu kanserin gelişim mekanizması, özellikle östrojen hormonunun aşırı etkisine bağlıdır. Normal şartlarda östrojen ve progesteron arasında bir denge vardır, ancak bu denge bozulduğunda, östrojen endometrial hücrelerin aşırı büyümesine neden olabilir, bu da kansere dönüşebilir. Genetik faktörler de rol oynayabilir; örneğin, bazı genetik mutasyonlar (örneğin PTEN, KRAS, veya P53 gen mutasyonları) endometrial hücrelerin kontrolsüz bölünmesine ve kansere yol açabilir. Endometriyal hiperplazi endometriumun anormal kalınlaşması, bu kansere dönüşme riskini artırır. Ayrıca ailede endometriyum kanseri veya diğer ilişkili kanserlerin (örneğin Lynch sendromu) varlığı da risk faktörüdür. Kısacası endometriyum kanserinin gelişimi, hormonal etkiler, genetik predispozisyonlar ve çevresel faktörler gibi bir dizi etkileşimin sonucudur. Bu etmenlerin anlaşılması erken teşhis ve etkili tedavi stratejilerinin geliştirilmesi açısından önemlidir.

BELİRTİLERİ NELERDİR ?

Endometrium kanseri rahmin iç tabakasından kaynaklanan bir kanser türüdür ve belirli bulgularla kendini gösterebilir. Bu bulguların farkında olmak erken teşhis ve tedavi için önemlidir. Endometrium kanserinin en yaygın bulguları şunlardır:

Anormal Vajinal Kanama: Menopoz sonrası kadınlarda görülen herhangi bir vajinal kanama en belirgin ve en sık rastlanan belirtidir. Menopoz öncesi kadınlarda aşırı veya düzensiz adet kanamaları da bir işaret olabilir.

Pelvik Ağrı: Alt karın veya pelvik bölgede ağrı veya rahatsızlık hissi olabilir.

Anormal Vajinal Akıntı: Renksiz su gibi veya kanlı olabilen anormal vajinal akıntı görülebilir.

İlişki Sırasında Ağrı: Cinsel ilişki esnasında ağrı veya rahatsızlık saptanabilir.

Karın Bölgesinde Şişkinlik veya Basınç Hissi: Özellikle kanser ilerlediğinde görülebilir.

Zorlanarak İdrara Çıkma veya Dışkılama: İdrar yapma veya dışkılama sırasında zorlanma veya ağrı olabilir.

Hızlı Kilo Kaybı ve İştahsızlık: İleri evre kanserde görülebilecek genel sağlık belirtileri görülebilir.

Bu belirtiler endometriyum kanserine özgü olmayabilir ve başka sağlık sorunlarından da kaynaklanabilir. Ancak bu belirtilerden herhangi biri veya birkaçı varsa, özellikle menopoz sonrası kadınlarda derhal bir sağlık profesyoneline başvurmak önemlidir. Erken teşhis endometrium kanserinin başarılı bir şekilde tedavi edilmesinde kritik bir rol oynar.

TANISI NASIL KONULUR?

Endometrium kanseri tanısı, tipik olarak bir dizi adımı içeren kapsamlı bir süreçtir. Genellikle, menopoz sonrası anormal vajinal kanama gibi belirtilerle başvuran hastalarda başlar. İlk adım jinekolojik muayene ve özellikle endometrial dokunun değerlendirilmesidir. En yaygın tanısal test, endometrial biyopsidir; bu işlemde, rahmin iç tabakasından küçük bir doku örneği alınır ve mikroskop altında incelenir. Daha detaylı değerlendirme için transvajinal ultrason kullanılabilir; bu, rahmin ve endometriyumun kalınlığını ve yapısını görüntüler. Gerekli durumlarda, daha kapsamlı bir değerlendirme ve tedavi için histeroskopi yapılabilir; bu işlemde, rahim içine küçük bir kamera ile girilir ve anormal alanlardan doku örnekleri alınabilir. İleri durumlarda, kanserin yayılımını ve evresini belirlemek için bilgisayarlı tomografi (CT) veya manyetik rezonans görüntüleme (MRI) gibi görüntüleme testleri uygulanabilir. Bu adımlar endometrium kanserinin varlığını, türünü ve yayılımını belirlemek için birlikte kullanılır ve hastaya en uygun tedavi yaklaşımının belirlenmesine olanak tanır. Tanı süreci hastanın semptomlarına ve tıbbi öyküsüne bağlı olarak kişiselleştirilir ve her adım, tedavi planlamasında kritik öneme sahip bilgiler sunar.

PATOLOJİK TİPLERİ NELERDİR?

Endometrium kanseri rahmin iç tabakası olan endometriumdan kaynaklanır ve farklı patolojik tiplere ayrılır. Bu tipler kanserin hücresel özelliklerine ve histolojik yapısına göre belirlenir. Endometrium kanserinin ana patolojik tipleri şunlardır:

Endometrioid Adenokarsinom: En yaygın tip olan endometrioid adenokarsinom, endometrium kanserlerinin çoğunu oluşturur. Genellikle östrojenle ilişkilidir ve iyi diferansiye edilmiş formu daha iyi bir gidişata sahiptir.

Seröz Adenokarsinom: Daha agresif bir türdür ve kötü prognoza sahip olabilir. Bu tip, genellikle menopoz sonrası kadınlarda görülür ve p53 gibi genetik mutasyonlarla ilişkilendirilir.

Berrak Hücreli Karsinom: Nadir görülen bir türdür ve yine kötü bir prognoza sahip olabilir. Berrak hücreli karsinom genellikle daha ileri evrelerde teşhis edilir.

Müköz Adenokarsinom: Yine nadir görülen bir tip olup, mukus üreten hücrelerden kaynaklanır. Bu tür bazen endometrioid adenokarsinomdan farklı bir tedavi yaklaşımı gerektirebilir.

Skuamöz Hücreli Karsinom: Endometrium kanserlerinin çok nadir bir tipidir ve genellikle kötü prognoza sahiptir.

Karışık Tipler ve Diğer Nadir Tipler: Bazı endometrium kanserleri birden fazla hücre tipini içerebilir veya daha nadir tiplere (örneğin, undiferansiye veya nöroendokrin tümörler) ait olabilir.

Her patolojik tip kanserin davranışını, tedaviye yanıtını ve hastanın prognozunu etkiler. Bu nedenle patolojik tanı, tedavi planlamasında ve hasta yönetiminde önemli bir rol oynar. Tanı genellikle cerrahi olarak alınan doku örneklerinin mikroskopik incelemesiyle konulur ve bu inceleme, en uygun tedavi stratejisinin belirlenmesine yardımcı olur. Endometrium kanserinin tedavisi ve prognozu, tümörün biyolojik özelliklerine bağlı olarak belirlenir ve bu özellikler arasında bazı reseptörlerin varlığı özellikle önem taşır. Bu kanser türünde en çok dikkate alınan reseptörlerden bazıları estrojen ve progesteron reseptörleridir (ER ve PR). Endometrium kanseri hücrelerinde bu reseptörlerin varlığı, hastalığın hormon tedavisine yanıt verebileceğini gösterir ve genellikle daha iyi bir prognozla ilişkilendirilir. Ayrıca, bazı endometrium kanseri tiplerinde HER2/neu reseptörünün pozitifliği olabilir ve bu, hedefe yönelik tedavilere yanıtı etkileyebilir. p53 tümör supresör genindeki mutasyonlar ve Mismatch Repair (MMR) genlerindeki değişiklikler de kanserin davranışını etkileyebilir ve immünoterapi gibi tedavilere yanıtı belirleyebilir. Bu reseptörler ve moleküler markırların analizi, endometrium kanseri tedavisinde kişiselleştirilmiş yaklaşımların geliştirilmesine ve her hastanın durumuna uygun tedavi planlarının oluşturulmasına yardımcı olur.

Resim 2. Endometriyum kanseri tanısı için rahimden biyopsi alınması gereklidir.

TÜMÖR EVRELEMESİ NASIL YAPILIR ?

Endometrium kanserinde tümör evrelemesi, kanserin yayılım derecesini belirlemek için kullanılan bir süreçtir ve tedavi seçeneklerini ve prognozu belirlemede önemli bir rol oynar. Endometrium kanseri için evreleme, genellikle FIGO (Uluslararası Jinekoloji ve Obstetrik Federasyonu) tarafından belirlenen kriterlere göre yapılır. Bu evreleme sistemi aşağıdaki gibi sınıflandırılır:

Evre I: Kanser sadece endometriumda (rahmin iç tabakası) bulunur.

Evre IA: Kanser myometriumun yarısından azında bulunur.

Evre IB: Kanser myometriumun yarısından fazlasını etkiler.

Evre II: Kanser serviksin (rahim ağzının) bağ dokusuna yayılmıştır, ancak rahmin dışına çıkmamıştır.

Evre III: Kanser rahim dışına yayılmış, ancak karın boşluğunun alt kısmında kalmıştır.

Evre IIIA: Kanser rahim serozasına veya adnekslere (yumurtalıklar ve fallop tüpleri) yayılmıştır.

Evre IIIB: Vajinal ve/veya pelvik lenf nodlarına yayılım.

Evre III C: Kanser pelvik ve/veya paraaortik lenf nodlarına yayılmıştır.

Evre IV: Kanser karın boşluğunun alt kısmının dışına yayılmıştır.

Evre IVA: Kanser mesane ve/veya barsak mukozasına sıçramıştır.

Evre IV: Uzak organlara (karaciğer, akciğerler vb.) metastaz yapmıştır.

Bu evreleme, genellikle cerrahi müdahale ile alınan doku örneklerinin patolojik incelemesi, ultrason, manyetik rezonans görüntüleme (MRI), bilgisayarlı tomografi (CT) gibi görüntüleme yöntemleri ve gerekirse biyopsi ile desteklenir. Evreleme sonuçları, tedavi seçeneklerinin ve hastanın prognozunun belirlenmesinde kullanılır. Her evre, kanserin yayılmasını ve şiddetini belirten farklı özellikler gösterir ve tedavi yaklaşımları bu evrelemeye göre belirlenir.

EVRELERE GÖRE TEDAVİ NASIL YAPILIR?

Endometrium kanseri tedavisi, kanserin evresine bağlı olarak değişiklik gösterir ve her hastanın bireysel ihtiyaçlarına göre uyarlanır. Aşağıda, endometrium kanserinin evrelerine göre genel tedavi yaklaşımları özetlenmiştir:

Evre I:

Cerrahi: En yaygın tedavi yaklaşımı total abdominal histerektomi (rahmin alınması) ve bilateral salpingo-ooferektomi dir (her iki yumurtalığın ve fallop tüplerinin alınması).

Radyoterapi: Bazı durumlarda, cerrahi sonrası yerel nüksü önlemek için pelvik radyoterapi önerilebilir.

Evre II:

Cerrahi: Histerektomi ve bilateral salpingo-ooferektomi genellikle bu evrede de tercih edilir.

Radyoterapi: Cerrahi sonrası genişletilmiş pelvik radyoterapi ve brakiterapi (rahim içine yerleştirilen radyasyon tedavisi) uygulanabilir.

Kemoterapi: Bazı durumlarda özellikle yüksek riskli hastalarda, adjuvan (destekleyici) tedavi olarak kemoterapi eklenir.

Evre III:

Cerrahi: Evre III kanserlerde de cerrahi önemli bir rol oynar.

Radyoterapi: Cerrahi sonrası, genişletilmiş pelvik radyoterapi ve brakiterapi sıklıkla kullanılır.

Kemoterapi: Evre III kanserlerde adjuvan kemoterapi hastalığın tekrarlamasını önlemek veya geciktirmek için kullanılabilir.

Evre IV:

Palyatif Cerrahi ve Radyoterapi: Bu evredeki tedaviler genellikle hastanın semptomlarını hafifletmeye yöneliktir.

Kemoterapi: Sistemik kemoterapi, kanserin vücudun diğer bölgelerine yayılmasını kontrol altına almayı amaçlar.

Hedefe Yönelik Tedaviler ve İmmünoterapi: Bazı hastalar, genetik mutasyonlara veya tümörün moleküler özelliklerine bağlı olarak hedefe yönelik tedaviler veya immünoterapi alabilir.

Her evrede, tedaviye yanıt ve hastanın durumu düzenli olarak değerlendirilir. Tedavi planları, hastanın ihtiyaçlarına ve tercihlerine göre kişiselleştirilir. Ayrıca, destekleyici bakım ve palyatif bakım hizmetlerinde hastaların yaşam kalitesini artırmak ve tedavi yan etkilerini yönetmek için sunulabilir. Endometrium kanseri tedavisinde son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedilmiş olup, moleküler hedefli tedaviler ve immünoterapi gibi yeni tedavi seçenekleri araştırılmaktadır. Hastaların, tedavi seçenekleri ve olası yan etkiler hakkında doktorlarıyla detaylı görüşmeleri önemlidir.

Resim 3. Endometriyum kanseri anormal vajinal kanama, karın ağrısı ve idrar yaparken zorlanma gibi çok sayıda şikayete yol açabilir.

TEDAVİDE KULLANILAN İLAÇLAR NELERDİR?

Endometrium kanserinin tedavisinde kullanılan çeşitli kemoterapiler, hormonal ilaçlar, hedefe yönelik (akıllı) ilaç tedavileri ve immünoterapiler mevcuttur. Bu tedavi yöntemleri, kanserin evresi, türü ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişebilir. Endometrium kanserinde kullanılan bazı yaygın tedavi seçenekleri:

Kemoterapi İlaçları:

Platin Bazlı Ajanlar: Karboplatin ve sisplatin.

Taksanlar: Paklitaksel ve dosetaksel.

Antimetabolitler: 5-fluorourasil.

Antrasiklinler: Doksorubisin.

Hormonal Tedaviler:

Progesteron Tedavileri: Medroksiprogesteron asetat ve megestrol asetat.

Aromataz İnhibitörleri: Letrozol, anastrozol ve eksemestan. (Özellikle ileri evre veya rekürren hastalarda kullanılır.)

Hedefe Yönelik (Akıllı) İlaç Tedavileri:

mTOR İnhibitörleri: Örneğin, Temsirolimus.

Anjiogenez İnhibitörleri: Bevasizumab.

İmmünoterapiler:

Programlanmış Hücre Ölümü Protein 1 (PD-1) İnhibitörleri: Pembrolizumab ve Dostarlimab.

Bu tedavi seçenekleri, endometrium kanseri tedavisinde genellikle bir kombinasyon halinde veya tek başına kullanılır ve her bir tedavi yönteminin potansiyel yan etkileri ve hastanın sağlık durumu göz önünde bulundurularak seçilir. Endometrium kanseri tedavisinde yeni tedavi seçenekleri ve klinik araştırmalar sürekli olarak gelişmekte olup, hastaların tedavi seçenekleri ve olası yan etkiler hakkında doktorlarıyla detaylı görüşmeleri önemlidir.

İYİLEŞME SONRASI TAKIP NASIL YAPILMALIDIR ?

Endometrium kanserinde iyileşme sonrası takip, hastanın genel sağlık durumunu izlemek, olası nüksleri erken tespit etmek ve tedavi yan etkilerini yönetmek için hayati öneme sahiptir. Takip süreci genellikle hastanın tedaviye verdiği yanıt ve genel sağlık durumuna bağlı olarak özelleştirilir. Takip genelde cerrahi veya diğer tedavilerin tamamlanmasından sonra başlar ve ilk birkaç yıl boyunca daha sık yapılır. Bu dönemde hastalar genellikle her 3-6 ayda bir jinekolojik onkolog tarafından değerlendirilir. Bu değerlendirmeler pelvik muayene, tıbbi öykü ve semptomların gözden geçirilmesini içerir. Gerekli durumlarda, kan testleri (örneğin CA-125), radyolojik incelemeler (örneğin, pelvik ultrason, CT veya MR) ve diğer laboratuvar testleri de yapılabilir. Hastaların semptomları hakkında bilgilendirilmesi ve herhangi bir yeni semptomun (örneğin, anormal vajinal kanama, pelvik ağrı) hemen bildirilmesi teşvik edilir. Tedavi sonrası takip, aynı zamanda, tedavi yan etkilerini yönetmek ve hastaların yaşam kalitesini iyileştirmek için destekleyici bakım ve rehabilitasyon hizmetlerini de içerebilir. Endometrium kanseri tedavisinden sonra düzenli takip, erken teşhis ve uygun tedavi müdahaleleri için kritik bir rol oynar ve her hastanın bireysel ihtiyaçlarına göre ayarlanır.