Anal Kanser

21.03.2024

ANAL KANSER TANI VE TEDAVİSİ

Anal kanser anüs bölgesinde başlayan bir kanser türüdür. Bu tür kanser genellikle anüsün iç yüzeyinde veya rektumun son kısmında ortaya çıkar. Anal kanserin nedenleri arasında insan papilloma virüsü (HPV) enfeksiyonu, anal ilişki, anal hijyen alışkanlıkları, sigara içme, bağışıklık sistemi zayıflığı ve aile öyküsü gibi faktörler yer alabilir. Anal kanser erken aşamalarda teşhis edildiğinde başarıyla tedavi edilebilir. Ancak ihmal edildiğinde veya ilerlemiş bir aşamada teşhis edildiğinde tedavi daha zorlu olabilir. Erken teşhis, hastalığın yayılmasını ve komplikasyonların ortaya çıkmasını önleyebilir. Bu nedenle düzenli tıbbi kontroller ve HPV aşısı gibi önleyici önlemler almak, anal kanser riskini azaltmada önemli bir rol oynar. Anal kanserin erken teşhis ve tedavi ile önlenebilir veya kontrol altına alınabilir. Bu kanser türü, tedavi edilmediğinde ciddi komplikasyonlara ve yaşam kalitesinde önemli bir düşüşe neden olabilir. Bu nedenle risk faktörlerini anlamak, düzenli sağlık kontrollerini takip etmek ve sağlığınıza özen göstermek, anal kanser gibi ciddi bir hastalığın olasılığını azaltmada kritik öneme sahiptir.

RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

Anal kanser risk faktörleri, kişinin bu tür kansere yakalanma olasılığını artırabilecek çeşitli faktörlerden etkilenebilir. İşte anal kanser risk faktörlerinden bazıları:

HPV Enfeksiyonu: İnsan papillomavirüsü (HPV), anal kanser riskini artırabilen en önemli faktördür. HPV enfeksiyonu, özellikle anal seks yoluyla bulaşabilir ve kronik enfeksiyonlar anal kanser riskini artırabilir.

Cinsel Davranışlar: Birden fazla cinsel partneri olan veya anal seks pratiği olan bireylerde anal kanser riski daha yüksek olabilir.

Sigara İçmek: Sigara içmek, anal kanser riskini artırabilir. Sigara dumanındaki kimyasallar, anüs ve rektal bölgeye zarar verebilir.

Bağışıklık Sistemi Sorunları: Bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler, HPV enfeksiyonlarını daha zor kontrol edebilir ve bu da anal kanser riskini artırabilir. HIV gibi bağışıklık sistemi üzerinde etkisi olan hastalıklar riski artırabilir.

Anal Kondilomlar: Anal bölgedeki kondilomlar (genital siğiller), anal kanser riskini artırabilir. Kondilomlar genellikle HPV enfeksiyonu ile ilişkilidir.

Yaş: Anal kanser, genellikle 60 yaşın üzerindeki bireylerde daha sık görülür.

Genetik Faktörler: Aile geçmişi, bazı ailelerde anal kanser riskini artırabilir.

Anal Fistüller ve Çatlaklar: Kronik anal fistüller veya çatlaklar, anal kanser riskini artırabilir.

Anal Hijyen: Kötü anal hijyen uygulamaları, anal kanser riskini artırabilir.

Alkol ve Uyuşturucu Madde Kullanımı: Aşırı alkol tüketimi ve uyuşturucu madde kullanımı anal kanser riskini artırabilir.

Anal kanser risk faktörleri kişiden kişiye değişebilir ve bir kişinin birden fazla risk faktörünün bir araya gelmesi kanser riskini artırabilir. Risk faktörlerine karşı bilinçli olmak, düzenli tıbbi kontroller yapmak ve sağlıklı yaşam tarzı seçimleri yapmak, anal kanser riskini azaltmada yardımcı olabilir.

Resim 1. Anal kanser anüs (sindirim sistemi çıkış bölgesi) bölgesinde başlayan bir kanser türüdür.

NASIL OLUŞUR ?

Anal kanser gelişim mekanizmaları karmaşıktır ve çoğunlukla HPV (İnsan Papillomavirüs) enfeksiyonu ile ilişkilendirilir. HPV, anüs ve genital bölgede hücresel değişikliklere neden olarak, kanser gelişimine zemin hazırlar. HPV'nin neden olduğu lezyonlar, hücresel anormalliklere yol açar ve kanser öncüsü lezyonlara dönüşebilir. Zaman içinde bu lezyonlar, kanser hücrelerine dönüşebilir ve kanser gelişebilir. Ayrıca, anal kanser gelişiminde sigara içme, bağışıklık sistemi sorunları, kronik anal yaralanmalar ve diğer risk faktörleri de etkili olabilir. Ancak HPV enfeksiyonu, anal kanserin temel gelişim mekanizmasını oluşturur ve bu nedenle HPV'ye karşı koruyucu önlemler, anal kanser riskini azaltmada önemlidir.

BELİRTİLERİ NELERDİR ?

Anal kanserin belirtileri kişiden kişiye değişebilir ve aynı kişide zaman içinde değişebilir. Bu belirtiler, kanserin tipik olarak rektumun son kısmında veya anüs bölgesinde ortaya çıkmasından kaynaklanır. Anal kanserin belirtileri şunlar olabilir:

Anal Kanama: Anal kanserin en sık görülen belirtilerinden biri anal kanamadır. Kan tuvalet kağıdında veya dışkıda fark edilebilir. Bu kanama genellikle ağrısızdır, ancak sürekli olabilir.

Ağrı veya Rahatsızlık: Anal veya rektal bölgede ağrı veya rahatsızlık hissi, anal kanser belirtilerinden biri olabilir. Bu ağrı genellikle uzun süre oturmak veya bağırsak hareketleri sırasında artabilir.

Dışkı Değişiklikleri: Anal kanser bazen dışkıda değişikliklere neden olabilir. Kabızlık, ishal veya dışkının şekli ve renginde değişiklikler gözlenebilir.

Anal Kaşıntı veya Yanma: Anal veya rektal bölgede kaşıntı veya yanma hissi anal kanser belirtileri arasında yer alabilir.

Anal Akıntı: Kötü kokulu veya kanlı bir akıntı olabilir.

Anüsün Daralması: Anal kanser bazen anüsün daralmasına neden olabilir, bu da dışkılama zorluğuna yol açabilir.

Lenf Bezlerinin Şişmesi: Anal kanser, çevre lenf bezlerinin şişmesine neden olabilir.

Ateş ve Halsizlik: İlerlemiş anal kanser vakalarında, vücudun savunma mekanizması olarak ateşlenme ve halsizlik gibi belirtiler ortaya çıkabilir.

Erken teşhis ve tedavi, anal kanser tedavisinde önemlidir, bu nedenle herhangi bir şüpheli belirtiye karşı dikkatli olunmalıdır.

TANISI NASIL KONULUR ?

Anal kanser teşhisi, çeşitli tıbbi testler ve görüntüleme yöntemleri kullanılarak konur. Öncelikle hastanın semptomları ve tıbbi öyküsü göz önünde bulundurulur. Doktor, rektal muayene yaparak anüs ve çevresindeki dokuları kontrol edebilir. Bununla birlikte, tanı koymak için daha kesin bilgilere ihtiyaç vardır. Bu nedenle, sigmoidoskopi veya kolonoskopi gibi endoskopik yöntemler kullanılır. Bu prosedürler sırasında, bir ince tüp içinde bir kamera yerleştirilir ve anüs ve rektumun iç yüzeyi gözlemlenir. Ayrıca, biyopsi adı verilen bir işlemle anormal doku örnekleri alınır ve bu örnekler laboratuvar testlerine gönderilir. Anal kanser tanısının kesinleşmesi bu biyopsi sonuçlarına dayanır. Ayrıca kanserin yayılımını değerlendirmek için görüntüleme testleri (örneğin, bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans görüntüleme) de kullanılabilir. Tanı konulduğunda, tedaviye başlanır ve hastalığın yayılmasını kontrol altına almak için uygun bir tedavi planı oluşturulur.

Resim 2. Anal kanser gelişiminde HPV virüsü, sigara ve bağışıklık sistemi zayıflığı gibi çok sayıda sebep vardır.

PATOLOJİK TİPLERİ NELERDİR?

Anal kanser, histopatolojik özelliklerine göre farklı patolojik tiplere ayrılabilir. Anal kanserin en yaygın iki patolojik tipi şunlardır:

Skuamöz Hücre Karsinomu: Anal kanserlerin çoğu skuamöz hücre karsinomu olarak adlandırılan bir türden kaynaklanır. Bu kanser türü, anüsün dış yüzeyini kaplayan skuamöz hücrelerden kaynaklanır. Skuamöz hücre karsinomu, diğer skuamöz hücre karsinomları gibi çeşitli derecelerde agresif olabilir.

Adenokarsinom: Bu tip anal kanser, anüsün iç yüzeyini kaplayan glandüler hücrelerden kaynaklanır. Anal kanalın iç kısmında bulunan bezlerden türemiş olabilir. Adenokarsinom, skuamöz hücre karsinomuna göre daha nadir görülür.

Bunlar, anal kanserin en yaygın patolojik tipleridir, ancak daha nadir alt tipler ve karma kanser tipleri de mevcut olabilir. Patolojik tiplerin belirlenmesi, tedavi seçeneklerini ve prognozu etkileyebilir, bu nedenle doğru bir tanı ve patolojik inceleme önemlidir.

TÜMÖR EVRELEMESİ NASIL YAPILIR ?

Anal kanser evrelemesi, kanserin boyutunu, yayılma derecesini ve lenf düğümlerine olan yayılmasını belirlemek için kullanılan bir yöntemdir. Bu evreleme işlemi kanserin tedavi seçeneklerini ve prognozunu belirlemeye yardımcı olur. Anal kanser evrelemesi aşağıdaki adımlarla yapılır:

Evre 0 (Karsinoma in situ): Bu aşama kanserin yüzeyel tabakada sınırlı olduğu aşamadır. Tümör mukoza tabakasının en üst katmanında yer alır ve çevre dokulara yayılmamıştır.

Evre I: Bu aşamada tümör, anal kanalın iç yüzeyine sınırlıdır ve yakındaki lenf düğümlerine yayılmamıştır.

Evre II: Tümö, anal kanalın daha derin tabakalarına veya perianal cilde yayılmıştır, ancak genellikle lenf düğümlerine yayılmamıştır.

Evre III: Bu aşamada tümör, çevre dokulara veya lenf düğümlerine yayılmıştır. Lenf düğümlerine yayılma, evre III'ü daha fazla alt bölüme ayırabilir.

Evre IV: Kanser anal kanalın ötesine veya uzak organlara (örneğin karaciğer veya akciğer) yayılmıştır. Bu evre, kanserin ileri evresini temsil eder.

Evreleme işlemi, fizik muayene, endoskopik inceleme, bilgisayarlı tomografi (BT) veya manyetik rezonans görüntüleme (MRG) gibi görüntüleme testleri ve biyopsi sonuçlarına dayanarak yapılır. Evreleme sonuçları, hastanın tedavi planının belirlenmesine yardımcı olur. Erken evre anal kanserler genellikle cerrahi veya radyoterapi ile tedavi edilirken, ileri evre kanserlerde kemoterapi ve immünoterapi gibi tedavi seçenekleri daha yaygın olarak kullanılır.

EVRELERE GÖRE TEDAVİ NASIL YAPILIR?

Anal kanserin tedavisi, kanserin evresine, tümörün boyutuna ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişebilir. Genellikle cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi kombinasyonu kullanılarak tedavi edilir.

Anal kanserin evrelere göre tedavi yaklaşımları:

Evre 0 (Karsinoma in situ): Bu aşamada kanser yüzeyel tabakada sınırlıdır. Tedavi genellikle lokal eksizyon (cerrahi çıkarma) veya ablasyon (yüzeyel tümörü yok etme) ile yapılabilir.

Evre I:

Lokal eksizyon: Küçük tümörler cerrahi olarak çıkarılabilir.

Radyoterapi: Yüksek enerjili ışınlar kullanılarak kanser hücreleri öldürülebilir.

Evre II:

Kombine tedavi: Cerrahi çıkarma ve radyoterapi bir arada kullanılabilir.

Radyoterapi ve kemoterapi: Bu kombinasyon, tümörün boyutunu küçültebilir ve cerrahi sonrası tekrar riskini azaltabilir.

Evre III:

Radyoterapi ve kemoterapi: Bu tedavi kanserin yayılmasını kontrol altına alabilir ve cerrahi öncesi veya sonrası kullanılabilir.

Evre IV:

Sistemik kemoterapi: Kanserin yayılmasını kontrol altına almak ve semptomları hafifletmek için kullanılabilir.

Hedefe yönelik ilaçlar ve immünoterapi: Özel ilaçlar kanser hücrelerini hedef alabilir ve immünoterapi bağışıklık sistemini kansere karşı savaşmaya teşvik edebilir.

Tedavi planı hastanın yaşına, genel sağlık durumuna ve tıbbi geçmişine bağlı olarak belirlenir. Her hasta için tedavi yaklaşımı farklı olabilir. Tedavi ekibiniz en uygun tedavi seçeneklerini size özel olarak belirleyecektir. Tedavi sırasında destekleyici bakım ve takip de önemlidir, bu nedenle tedavi süreciniz boyunca düzenli olarak hekiminiz ile iletişimde olmalısınız.

Resim 3. Anal kanserde dışkıda kan, anüs bölgesinde kitle ve ağrı gibi şikayetler görülebilir.

TEDAVİDE KULLANILAN İLAÇLAR NELERDİR ?

Anal kanser tedavisinde kullanılan kemoterapiler, hormonal ilaçlar, akıllı ilaç tedavileri ve immünoterapiler şunlar olabilir:

Kemoterapiler:

5-Fluorouracil (5-FU): Anal kanser tedavisinde sıkça kullanılan bir kemoterapi ilacıdır. Kanser hücrelerinin büyümesini durdurarak etkisini gösterir.

Mitomisin C: Bu ilaç da kanser hücrelerinin büyümesini engelleyerek kullanılır. Genellikle radyoterapi ile birleştirilerek kullanılır.

Akıllı İlaç Tedavileri:

Akıllı ilaç tedavileri, kanser hücrelerinin belirli genetik veya moleküler özelliklerini hedef alır. Anal kanser için özel olarak tasarlanmış akıllı ilaçlar mevcut olmasa da, araştırma ve geliştirme çalışmaları devam etmektedir.

İmmünoterapiler:

Pembrolizumab: İmmünoterapi tedavisi olarak kullanılan bu ilaç, bağışıklık sistemini kanser hücrelerine karşı savaşmaya teşvik eder. Anal kanser tedavisinde bazı durumlarda kullanılabilir.

Nivolumab: Bir diğer immünoterapi ilacı olan Nivolumab, bağışıklık sistemini kansere karşı harekete geçirmek için kullanılabilir.

Bu ilaçlar hastanın tıbbi geçmişi, kanserin evresi ve diğer faktörlere bağlı olarak tedavi planına dahil edilir. Tedaviyi yönlendiren hekimler en uygun ilaç kombinasyonunu belirler ve tedavi sürecini takip eder. Her hasta için tedavi planı farklı olabilir, bu nedenle doktorunuzun önerilerine uymak önemlidir.

İYİLEŞME SONRASI TAKIP NASIL YAPILMALIDIR ?

Anal kanserinde iyileşme sonrası takip, hastanın sağlığını izlemek ve tedavinin sonuçlarını değerlendirmek amacıyla önemlidir. Takip, hastanın tedaviye yanıtını değerlendirmek ve olası nüksleri erken teşhis etmek için düzenli muayene, görüntüleme testleri ve kan testlerini içerebilir. Genellikle tedavi sonrası ilk iki yıl boyunca daha sık takip önerilir, ardından periyodik olarak azaltılabilir. Hastaların yaş, tedavi sonuçları ve hastalığın evresine bağlı olarak takip süresi ve sıklığı değişebilir. Takip sırasında doktor, hastanın genel sağlığını gözden geçirir, semptomları değerlendirir ve gerekirse ek tedavi veya destek sağlar. İyi bir takip programı, hastaların sağlıklı bir yaşam sürdürmelerine yardımcı olabilir ve olası komplikasyonları erken teşhis etme şansını artırabilir. Bu nedenle, tedavi sonrası takip önerilerine uymak önemlidir.